"Sermayenin siyasetten, siyasetin sermayeden beslenmesi dengesini değiştirecek, gerçek demokrasiyi sağlayacak tek güç işçi sınıfının birliğindedir” diyen Selma Gürkan şunları söyledi:

Burada verilen mücadele sadece Flormar işçisinin mücadelesi değildir. Türkiye işçi sınıfının örgütlenme mücadelesinin bir parçasıdır. Sendikalarda örgütlenme işçi sınıfının anayasal hakkıdır. Bu anayasal hakkı çiğneyen Flormar patronu resmen suç işlemektedir. Bu Türkiye’de kangren olmuş bir yara. Sermaye sınıfı, patronlar bu suçu hangi güçten cesaret alarak işliyor? İşçiye yasamanın, yürütmenin, yargının sahip çıkması gerekir. Peki hükümeti oluşturan yürütme mensupları işçi sınıfına sahip çıkıyor mu? Sendikalaştıkları için işçileri işten atan patronlara karşı, yürütmenin bir parçası olan Çalışma Bakanlığının yaptırımı nedir? Yaptırımı yoktur. Bürokrasinin burada aldığı tutum patrondan yanadır.”

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun “Büyük sıkıntı yaşadığımız bir başka alan, yargı sistemiydi. Özellikle iş mahkemelerindeki davalarda, işveren yüzde 99 haksız çıkıyordu. Bunu değiştirmek üzere, zorunlu arabuluculuk sisteminin uygulamaya alınmasını sağladık” sözlerini hatırlatan Gürkan şöyle devam etti:

TOBB siyasi iktidarı arkasına alarak arabuluculuk sistemini getirdi. İşçi sınıfının mücadelesi sonucu yasaları çıkarmak zorunda kalan parlamento, aynı zamanda bu yasaların arasına patronları koruyacak düzenlemeleri de koymaktan geri durmuyor. Dolayısıyla bu parlamento işçi sınıfını koruyan pozisyonda değildir. Yargı da işçilerin lehine işlemiyor.”

KIRK KATIR DA KIRK SATIR DA İSTEMİYORUZ... 

Patronların işçilerin birliğinden korktuğunu dile getiren Gürkan, “Sermayenin siyasetten, siyasetin sermayeden beslenmesi dengesini değiştirecek tek güç burada, işçi sınıfının birliğindedir. Yarın önümüze bir sandık koyacaklar. ‘Yargının, yasamanın, yürütmenin tek elde toplandığı, işçilerin tek talimatla terörist sayıldığı bir düzen mi istiyorsunuz, yoksa eski parlamentoyu mu’ diyecekler. Yani ya eski parlamento ya da yeni tek adam rejimi. Biz diyoruz ki kırk katır da kırk satır da değil. Emekçi sınıfların örgütlenme, siyaset, devlet yönetiminde yer alması hakları güvenceye alındığında gerçek demokrasi olur. Bu gerçek demokrasiyi sağlayacak olan da işçi sınıfının kendi gücüdür. Bu denklemi değiştirmek için önümüze 24 Haziran’da konan sandığa bakacağız. Devletin bütün olanaklarını kullanarak arkası boş tek adam tek parti yönetimini onaylayan konumda mı olacağız? Yoksa başka bir siyasi seçenek mi çıkaracağız? Burada halkın demokrasi nezdinde iradesini açığa çıkaracak bir karar vereceğiz” dedi.

Direnişteki kadın işçilerle de özel olarak sohbet eden Gürkan, direniş süresince yaşadıklarını dinledi ve kadınların direnişçi işçilerle dayanışmasını güçlendireceklerini ifade etti.