Emek Partisi (EMEP) Maraş depremlerinin 6. ayına ilişkin hazırladığı ayrıntılı raporu kamuoyuyla paylaştı. EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve Yayın Kurulu Üyemiz, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, düzenlediği basın toplantısı ile deprem bölgelerinde yapılan gözlem ve buluşmalardan çıkan sonuçları sıraladı.
Raporda öne çıkan başlıklar şöyle:
BARINMA: AĞIR KOŞULLAR, BELİRSİZLİK, AYRIMCILIK
Çadır kentlerin koşullarının iyi olmadığı, sıcakların etkisi, su yokluğu, banyo tuvalet konusunda yaşanan eksiklikler yüzünden sıkıntı yaşandığına dikkat çekilen rapora göre;
■ Yurttaşlar, devletten psikososyal destek, geçimi kolaylaştıracak yeterli nakdi destek alamadı. Geçinebilmek için hamallık, taşımacılık, gündelik temizlik, açık dükkanlarda temizlik, servis gibi işler yapmak zorunda kaldı.
■ Çadır kentlerde üç öğün yemek uzun zamandır ikiye düşürülmüş ve kimi yerlerde kahvaltı varsa öğle yemeği, kimisinde de kahvaltı yok.
■ Konteyner kentlerde depremzedeler kalabalık şekilde, dar alanda yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Sıcakların giderek arttığı günlerde konteyner içinde durmak zorlaşırken; açık alanda insanların oturabileceği gölgelik bir yer bile bulunmuyor. Depremin ilk haftalarında ev kiralamak isteyenler, binanın sağlamlığını önceliklerken bu durum şimdilerde yerini, “uygun fiyatlı” ev bulmaya bıraktı. Sadece kira değil, depremden sonra nakliye, boya, tadilat, temizlik gibi birçok sektörde de fiyatlar en az üç katına çıktı.
HALK SAĞLIĞI: NEFES ALMAK ÖLÜMLE EŞ!
■ Molozlar dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgelere dökülüyor. Ortaya çıkan toz ve asbest sorunu ciddi boyutlara ulaştı. Numune alınan bütün bölgelerde en az bir adet asbestli malzeme bulundu.
■ Kesintiler nedeniyle içme suyuna erişimde halen güçlüklerin yaşandığı deprem kentlerinde arıtma cihazları çalışmıyor. Sık elektrik kesintileri nedeniyle besinler bozulabiliyor.
■ Sinek, haşere, böcek ve kemirgenlerle mücadelede zafiyet, yerel yönetimlerin de bu konudaki ciddi eksikleri nedeniyle her geçen gün büyüyor.
■ Bölgede sağlık sisteminin ciddi bir hasara uğradığı, özellikle Hatay başta olmak üzere sağlık altyapısının, aile sağlığı merkezi ve hastane binalarının çoğunun kullanılamaz durumda.
■ Depremin üstünden 6 ay geçmesine rağmen sağlık çalışanlarının barınma sorunu çözülmemiş ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin nerede ve nasıl verileceğine dair bir çalışma yapılmamış durumda. Bu da kızamık, uyuz gibi salgınlardan, ruh sağlığı sorunlarına, beslenme bozukluklarından, kronik hastalıkların alevlenmesine kadar pek çok hayati sorunun artmasına sebep oluyor.
KADIN SAĞLIĞINDA TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR!
■ Deprem bölgesindeki hastane yetersizliği, sağlık hizmetinde yaşanan aksamalar, su sıkıntısı ve hijyen sorunları nedeniyle özellikle kadın sağlığı açısından ciddi sorunlar yaşanıyor. Hatay Antakya, Samandağ, Harbiye, Defne’de doğum yapılabilecek devlete ait bir sağlık kurumu yok. Gebe kadınların ani bir doğum başlangıcında nereye gideceğiyle ilgili kaygılar büyük. Bu bölgede ayakta kalan tek özel hastanede muayene hariç sezaryen ile doğum 9 bin 750 lira. Özeldeki doğum ücretini ödeyemeyecek depremzede gebelere en yakın sağlık kurumu ise 70 km uzaklıktaki İskenderun Dörtyol’da. Ayrıca gezilen illerin tamamında kadınlar tuvalete daha az gitmek için az su içmeyi, az yemeyi “tercih ettiklerini” anlatıyor. Sağlık çalışanları, deprem bölgesindeki kadınlarda kabızlık ve sistit görüldüğünü, kötü hijyen koşulları nedeniyle yaygın mantar enfeksiyonları, akıntı ve kaşıntı yaşandığını aktardı. Ayrıca psikolojik durumlara bağlı regl düzensizliği de sık karşılaşılan durumlardan.
■ Sağlık Bakanlığı verileri konteyner kentlerde kaç gebe kadın olduğuna dair bir rakam ortaya koymuyor. Sağlık emekçilerinin meslek birliği ve sendika temsilcileri de böyle bir istatistiğin tutulmadığını ifade ettiler.
■ Deprem bölgesinde cinsel şiddet de ciddi ama bir o kadar da “konuşulamayan” bir konu. Kadınlar özellikle eşleri tarafından cinsel birlikteliğe zorlanıyor, cinsel şiddete maruz kalıyor.
■ Kadınlar doğum kontrol araçlarına erişimde güçlük çekiyor. İlk ay, ulaşabildikleri sağlık birimlerinden, gönüllülerin kurduğu sağlık kabinlerinden ya da mobil sağlık araçlarından ücretsiz olarak doğum kontrol hapı ve kondom alabilirken, konteyner kentte kurulu sağlık kabinlerinden bu ürünleri alamıyorlar. Eczanelerden parayla satın alabilmek mümkün ancak ekonomik güçleri yetmiyor.
■ Özellikle kadınlar açısından artan iş yükü, kaygılar, yaşlı ve çocuk bakımı gibi sorumluluklar eskiye göre ciddi bir artış göstermiş durumda ve kadınlar herhangi bir düzenli psikososyal destek alamadıkları için ciddi fiziksel ve psikolojik sağlık sorunları yaşıyor. Küçük alanlarda, artan iş yüküyle, çok nüfusa, az olanakla yetişme kaygısı, aile içi ilişkilerin gerilmesi, kuşaklar arası çatışmaların artması şiddet riskini arttırıyor. Depremzede kadınlar tüm bu zorlu koşullar içinde bir de psikolojik sıkıntılar yaşayan aile bireylerinin bozulan psikolojisini toparlama “göreviyle” de baş başa kalıyor.
■ Yaşanan şiddet, eşitsizlik, yoksulluk, cinsel istismar vakaları da kadınları ve çocukları daha güvenliksiz, çaresiz ve umutsuz bırakıyor. Bu sorunların tespitini yapma konusunda yetkililer yetersiz. Bunca şeye rağmen psikososyal destek de yok. Kimi STK’ların çocuklarla yürüttüğü çalışmalar dışında herhangi somut bir destek söz konusu değil. Kadınlar psikososyal desteğin en az su, gıda kadar ihtiyaç olduğunu söylüyor.
2 MİLYON 400 BİN ÖĞRENCİ EĞİTİM ALAMADI
■ Yaklaşık 4,1 milyon öğrenci bulunan deprem bölgesindeki Hatay’da, yıkılmamış olan bazı okullar valilik, kaymakamlık, ilçe emniyet müdürlüğü gibi kamu binalarına dönüştürülmüş durumda. Bu okullarda okuyan öğrencilere ne olacağı konusu halen meçhul.
■ Olağanüstü durumlarda görev yapan öğretmenlere ise bir düzenleme yapılmadı.
■ 11 ilde her 100 öğrenciden ancak 20-25’i çadırlardaki eğitime katılabildi. Bu verilere göre 2 milyon 400 bin civarında öğrencinin eğitim alamadığı ortaya çıkıyor.
■ Bu yıl 8. sınıf öğrencisi olan 280 bini aşkın çocuk hiçbir okula yerleşmedi. 230 bini aşkın çocuk ise yerleştirme başvurusu dahi yapmadı. Sınava başvuru yapmayan 189 bin öğrencinin nerede olduğunun cevabı ise yok.
KÖYLÜLERİN ARAZİLERİ ELİNDEN ALINIYOR
■ Deprem sonrası arama kurtarma ekipleri, çadır, hijyen malzemeleri ve gıda gibi acil ihtiyaçlar en son köylere ulaştı. Köyler haftalarca susuz ve elektriksiz kaldı.
■ Yurttaşlar, yıkılan ahırlar, açıkta kalan hayvanların korunması ve bakımının ciddi bir sorun olduğunu, bu sorunun çözümü için başvurdukları kamu kurumlarından olumlu yanıt alamadıklarını anlatıyor.
■ Sulama kanallarının hasarı hâlâ onarılmadığı için köylüler ciddi sorunlarla karşı karşıya.
■ Hatay il merkezinde yeniden inşa adı altında yürütülen çalışmalarda kimi köylerde tarım ve yaşam alanları acele kamulaştırma kararı ile istimlak ediliyor. Yapılan uygulama AKP’li yöneticilerin villa ve arazilerini teğet geçerken köylülerin arazilerini elinden alıyor.
DAVA SÜREÇLERİ: TEK BİR KAMU GÖREVLİSİ YARGILANMADI
■ İhaleler Kamu İhale Kanunu’nun 21 b maddesi kapsamında, sadece TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının davet ettiği şirketler arasında yapıldı.
■ İnşaatta tekelleşmenin önü açılarak, en uygun fiyatla inşaatın yapılması engellenmiş ve kamu zarara uğratıldı. Toplam 24 milyar 143 milyon TL’yi bulan 6 ayrı deprem konutu ihalesini alan şirketler, AKP’ye yakınlığı ile bilinen şirketler oldu.
■ Yıkılan evlere ilişkin kamu görevlilerinin sorumluluklarına dair hukuki bir süreç başlatılmazken, yaşanan depremlerin ardından felaketlerin ve can kayıplarının sorumluluğu yalnızca teknik uzmanlık alanlarında görev alan meslek mensuplarına yüklenmiş; yapı inşasında müelliflik, şantiye şefliği, denetçilik ve müteahhitlik gibi farklı görevler üstlenen mimar ve mühendisler hakkında soruşturma ve yargı süreci başlatılmış durumda.
İŞÇİLERİN DURUMU: SÖMÜRÜ VE HAK GASPLARI KATMERLENDİ
■ İşçilerin büyük çoğunluğunun deprem sürecinde işe gidemedikleri süre boyunca hiçbir ücret alamadı. İşçiler kısa çalışma ödeneğinden yararlanamadı, pek çoğu tazminatsız işten atıldı.
■ Malatya’da depremden sonra barınacak yeri olmayan binlerce Organize Sanayi Bölgesi işçisi başka illere göç etmek zorunda kaldı. . Özellikle pek çok kadın işçi aileleri olmadan kalmaları mümkün olmadığı için işe gidemedi.
■ Maraş’ta fabrikaların çalışmadığı ve işçilerin işe gidemediği sürelerin bir kısmı işçilerin senelik izin haklarından kesildi. Kalan süreyi ise büyük oranda ücret almadan geçirdi.
■ Depremden etkilenen illerde, depremden sonra on binlerce işçi işe gidemediği süreler boyunca ücretsiz izine ve resmen açlığa mahkum edildi.
■ Deprem nedeniyle hâlâ işe gidemeyen on binlerce işçi iş yerlerinden de devletten de hiçbir ücret veya ödenek alamıyor.
■ Depremden sonra hükümetin sadece üç aylık OHAL süresi için yürürlüğe soktuğu kısa çalışma ödeneği uygulaması için getirilen koşullar bu uygulamadan işçilerin büyük çoğunluğunun yararlanmasına engel oluyor.
MÜLTECİLER YAŞAMA TUTUNMA ÇABASINDA
■ Deprem bölgesinde evleri yıkılan mültecilerin barınma ve yardımlara erişim sorunu halen devam ediyor. Mülteciler destek isteme, barınma koşulları, gıda, hijyen malzemeleri için talepte bulunma konusunda çekingen. Ağırlıklı olarak kendi olanaklarıyla yaşama tutunma çabası içindeler. Temiz su, banyo ve tuvaletin bulunmadığı çadırlarda, erkekler para kazanmak için kent merkezine geçici işlere giderken, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler 45 dereceyi aşan sıcaklarda korunmasız çadırlarda günlük yaşam sürdürmeye çalışıyorlardı
■ Gaziantep Nurdağı’nda göçmenlerin yaşadığı Aslanlı konteyner kenti, Göç İdaresi eliyle konteyner kente dönüştürülmüş. Daha önce çadırda kalan mülteci depremzedeler 10 metrekarelik tek göz odalı içinde hiçbir şey bulunmayan konteynerlarda yaşıyor. Konteyner alanında adına “STK” denilen İlim Yayma Cemiyetinin çalışmaları dikkat çekici. Alandaki kadın ve çocuklarla ilgili eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarının ağırlıklı olarak bu dernek ve Özgür Suriye Doktorları adını taşıyan kuruluşça yürütülüyor. Ziyaret sırasında eğitim çadırı olarak kurulan büyük çadırda çocuklara ve kadınlara Kur’an kursu verildiğini görüldü.
ADIM ADIM YAPILMASI GEREKENLER
■ Hem geçici barınma alanlarındaki sorunlar hem de orta ve uzun vadede değişecek ihtiyaçlar giderilmeli.
■ Kentlerin yeniden inşasına bir an evvel başlanmalı. Tüm kentlerde kira zamları durdurulmalı, kiralar emekçilerin gelir düzeyine uygun olarak sınırlandırılmalı.
■ Kalıcı deprem konutları inşa edilirken iş yerlerine ulaşım, eğitim, sağlık, dinlenme, alışveriş, sosyal aktivite gibi onlarca parametrenin dikkate alınmalı.
■ Kentin tarihsel ve kültürel dokusu yok edilmemeli.
■ İnşaat ve yıkıntı atıkları standartlara uygun lokasyonlarda ve sızdırmaz zeminlerde depolanmalı.
■ Tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, elektronik atıklar, yıkıntı atıkları ve organik atıklar her biri farklı yöntemler ile bertaraf edilmeli.
■ Sudan kaynaklanabilecek halk sağlığı risklerin önlenmesi için sürekli numune alınarak, TS 266-Türk standartları ve Dünya Sağlık Örgütü içme suyu standartlarında belirtilen parametrelere göre ölçümler yapılarak önlemler alınmalı bu bilgiler paylaşılmalı.
■ 2000 nüfusa en az bir hekim ve iki hemşire olacak şekilde planlama yapılmalı.
■ Deprem bölgesinin ihtiyaçlarına göre sağlık çalışanı (psikolog, sosyal hizmet uzmanı, diş hekimi, fizyoterapist, çevre sağlığı teknisyeni) desteği sağlanmalı.
■ Yapılan sağlık merkezleri, müstakil, az katlı, doğal afetlere karşı korunaklı, olmalı.
■ Depremde ortaya çıkan uzuv kayıplarının yarattığı engellerin rehabilitasyonu ve SGK geri ödeme sistemi ile ilgili sorunlar çözülmeli.
■ Gebe, bebek, yaşlı ve kronik hastaların takibi ile aşı takipleri aksatılmadan yürütülmeli.
■ Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi için psikososyal destek birimleri artmalı, kadın danışma merkezleri oluşturulmalı.
■ Bölgedeki öğretmen açığı giderilmeli, okul öncesi eğitimin vakıf maskesi takmış tarikatlar tarafından doldurulması engellenmeli.
■ Ailelere eğitim ödeneği verilmeli. Öğrencilerin okullarda beslenmesi için ücretsiz, sağlıklı yemek sağlanmalı.
■ Evini, ahırını, traktör ve ekipmanını kaybeden köylülerin bu ihtiyaçları bedelsiz olmalı ve devlet tarafından karşılanmalı.
■ Yeniden inşa adı altında imara açılan tarım alanlarının tahribatı engellenmeli.
■ Tarımı teşvik için köylülerin SGK primleri devlet tarafından karşılanmalı.
■ Depremde evi hasar gördüğü için işe gidemeyen ve fiilen işsiz kalan bütün işçilere geriye dönük hakları, işe başlayana kadar en az asgari ücret tutarında işsizlik ödeneği verilmeli.
■ Çalışma izni ve şartı patronların insafından çıkarılmalı. Mülteci depremzedeler kayıt dışı çalıştırılmamalı. ■ Tüm mülteciler kendi isteği ve başvurusuyla çalışma izni alabilmeli.
■ Depremzede göçmenlere yönelik kayıtlı olduğu kent dışında ikamet sınırlaması kaldırılmalı.
■ Toplanan deprem vergisinin amacına uygun kullanılmamasından sorumlu tüm siyasi-bürokratik kişi ve kurumlardan hesap sorularak mallarına el konulmalı.
Fotoğraflar: Evrensel
İlgili haberler
Depremin 6. ayı| Depremzedelerin yaraları sarılmış...
Geçen 6 aya rağmen depremzedelerin yaraları hâlâ sarılmadı. Depremzedeler yaşam savaşı veriyor.
Konteynerde yaşayan Hatun: 'Şampuanı, suyu, her şe...
Konteyner kentte yaşayan Hatun ne beslenme ne de hijyen ihtiyaçlarının karşılanmadığını, ailesinin 1...
6 aydır ne su ne güvenlik ne barınma!| 21 m²’de ku...
Sevdiklerini kaybetmekten, su bile bulamamaya kadar her türlü sorunu yaşayan kadınlar 21 metre karel...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.