Konteynerde yaşayan Hatun: 'Şampuanı, suyu, her şeyi idareli kullanıyoruz'
Konteyner kentte yaşayan Hatun ne beslenme ne de hijyen ihtiyaçlarının karşılanmadığını, ailesinin 10 litre su, bir paket makarna ile yaşamak zorunda bırakıldığını anlatıyor.

Depremin 6. ayını geride bıraktık… İlk günlerde yaşanan dondurucu soğuklar yerini kavurucu sıcağa bıraktı. 6. ayın geride kalmış olmasına rağmen Adıyaman’da yıkımlar ve enkaz kaldırmalar devam ediyor. Güneşin en kavurucu saatlerinde merkezde bulunan bir cemevine gidiyorum. Daha önceden tanıştığım birkaç kadın oldukça sıcak bir şekilde beni içeri davet ediyor. Mutfağa geçiyoruz, küçük mutfak tüpünün üzerine kahve koyulurken sohbete başlıyoruz.


Hatun giriyor söze. 40 yaşında, 15 yaşında bir kızı var. Eşi yevmiye işçisi. Hatun da depremden sonra toplum yararına proje ile 6 aylığına cemevinde işe başlamış. Kirada oturduğu evi ağır hasar aldığı için evindeki tüm eşyaları çıkaramamış. Deprem sürecinin kendisi ve ailesi için çok zor geçtiğini söyleyen Hatun, başlangıçta AFAD yetkililerinden aldıkları brandayı çadır haline getirerek kullandıklarını ancak soğuk ve çadırın su geçirmesi gibi sorunlarla karşılaştıklarını anlatıyor. Sonraki süreçte bir süre çadırkentte kalmışlar, şimdiyse konteyner kentteler.

Deprem sonrası ağır hasarlı evinden zor bela eşyalarını çıkarmış Hatun, ama sonrasında da birçok sorunla karşı karşıya kalmış. Eşyalarını evden çıkarttıktan sonra kendi köylerine götürdüklerini ancak aynı zamanda heyelan bölgesi olan bu köyde de yıkımın büyük olduğunu ifade ediyor: “Eşyaları köydeki eve koyduk, oradan da hırsız çaldı. Eşyaları depremden kurtarmasaydık iyiydi”.

EŞYALAR DEPREMZEDELERE ZİMMETLİ

Tüm bu zorlu yolculuklardan sonra konteynere geçince biraz rahatlarım dese de durum öyle olmamış. Konteyner kente yerleştikten sonra konteynerin tüm işlerinin üzerlerine yıkıldığını ifade ediyor.

Konteynerdeki beyaz eşyaların üzerlerine zimmetli olduğunu söyledikten sonra, “Konteyner de bizim olmayacak geri alacaklar. Beyaz eşyalar bozulursa kağıt imzaladığım için tüm masrafı bize ait. Hangi parayla yaptırayım?” diye soruyor. Hatun’un eşi geçmişte yevmiye işlerine giderken şimdi çalışmıyor, kendi işinin de süresinin dolacağını belirtip, “Düzenli bir gelirimiz yok. Onların yapması gerekiyor. Bizim elimizde avucumuzda bir şey yok ki” diyor.

‘BİR PAKET MAKARNA NEYE YETSİN?’

Konteyner kentlerde de sorunların devam ettiğini söyleyen Hatun, temel ihtiyaçlarına bile erişemediğini söylüyor. Ayda bir kuru gıda paketi dışında yemek dağıtımı yapılmamış, bu paketin içinde de bir kilo bulgur, bir kilo pirinç iki paket makarna bulunuyor. Bunun üzerine Hatun, “Bir paket makarna tek öğün yapıyorum bitiyor, neye yetsin? Kalan günler biz ne yiyip ne içelim? Bir aile bu paketle nasıl idare edebilir bunu düşünmüyorlar” diyerek sitem ediyor.

Hijyen malzemelerine erişmenin de oldukça zor olduğunu söyleyen Hatun, bir buçuk ayda şampuan ve bulaşık deterjanının yalnızca bir kere verildiğini belirtiyor. “Şampuanın üzerindeki etiket yabancı, şampuan olduğunu anca kokusundan anladık. Yaz günü sık sık duş alman gerekiyor ama bir paket şampuan verdiler sadece. Biz de mecburen idareli kullanmaya çalışıyoruz. Günde 10 litre su veriyorlar, ama kişi başı değil. Biz üç kişiyiz konteynerde. 10 litre neye yetsin?” diyerek suyu da idareli kullanmaya çalıştıklarını anlatıyor.

Sıcaklarla birlikte konteynerlerde yaşamak zorlaşsa da artan kira fiyatlarından dolayı kiraya çıkamayanlardan Hatun. Konteyner kentte daha ne kadar kalabileceklerini bilmediğini söyleyen Hatun, “Gidecek başka yerimiz de yok” diyerek tepki gösteriyor.

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Depremzede kadınların -4 derecede yaşam kurma sava...

Elazığ depreminin ardından çadırlarda, çamurlu mahalle aralarında yaşam savaşı devam ediyor. Donduru...

Van’daki depremzedeler: Ekmeğe muhtaç durumdayız

Van’daki depremde evleri hasar gören çok sayıda aile, kendi imkanlarıyla kurdukları brandalarda kalı...

Depremzede Zehra Kurt: Ev arıyoruz ama ev yok, ola...

Depremden dolayı evi kullanılamaz halde olan Zehra Kurt, ‘Benim 1800 lira gelirim var. Ev arıyoruz a...