'Dünyayı, ülkemizi yıkıma uğratan savaşa karşı hayat!'
Demokrasi İçin Birlik tarafından düzenlenen konferansın ardından savaşa karşı hayatı savunmak için deklarasyon açıklandı.

Demokrasi İçin Birlik (DİB) tarafından bugün Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde “Savaşa Karşı Hayat Konferansı” düzendi.

Demokrasi İçin Birlik’in çağrısıyla 20 Eylül'de bir araya gelen ve 70 kurumdan oluşan Konferans Hazırlık Komisyonu'nda, kadın, LGBTİ+, insan hakları ve meslek örgütlerinin yanı sıra sendikalar ve siyasi partiler de yer aldı.

Konferansın ardından Ekmek ve Gül olarak da imzacısı olduğumuz "Dünyayı, ülkemizi yıkıma uğratan savaşa karşı hayat!" deklarasyonu açıklandı.

Deklarasyonun tam metni şöyle:

Dünyayı ve ülkemizi saran savaş ve operasyonlar yıkıcı sonuçlar yaratıyor. Emperyalistler dünyanın egemenleri, bütün canlılara ait olan kaynakları ellerinde tutmak, yeniden paylaşmak amacıyla işgal operasyonlarından tatbikatlara, silahlanmaya, NATO ve karşısındaki ittifakları büyütmeye, yeni savaşların hazırlıklarına, dünyayı yeni bir büyük savaşa taşımaya ara vermeden devam ediyorlar. Küresel güçler arasında yaşanan güç kaymaları sonrasında daha da yükselen gerilimler, emekçiler ve ezilen halklar savaş karşıtı bir inisiyatif alamadığı sürece dünya üzerinde yaşamı yok edecek seviyede yıkıcı sonuçlar üretme potansiyeline sahip.

Erkek egemen bakış açısına sahip sermaye iktidarları bombaya, savaşa, operasyona harcamak için ekmeğimizden, hayatımızdan çalıyorlar. Savaşlar dünyaya ve ülkemize  yoksulluk, şiddet, göç ve ölüm getiriyor.

Güdülen yeni Osmanlıcı yayılmacı politikaların sonucunda ülkemizin Suriye, Libya, Akdeniz ve Afganistan’da savaş politikalarının parçası ve uygulayıcısı haline gelmesinin yıkıcı sonuçlarını yaşıyoruz.

Yoksulluğun önlenmesi, halkın ulaşamadığı eğitim, sağlık, barınma gibi kamusal hizmetlerin sağlanması en yakıcı toplumsal ihtiyaçken, kaynaklarımız, bombaya, mermiye, sınır ötesi operasyonlara, işgallere harcanıyor. Çocuklarını okula aç göndermek zorunda kalan insanlara mermi ve roket fiyatlarından dem vuruluyor pişkince.

Savaş, ekolojik yıkım, çocuklara, kadınlara, LGBTİ+ lara yönelik şiddet demek. Ayrımcılık, militarizmin, milliyetçiliğin, ırkçılığın yükselerek toplumu zehirlemesi, milyonlarca insanın yerinden yurdundan olması demek. Engelsiz yaşamı kurmak kamusal-toplumsal görevken engellileri artırmak demek.

Savaş demokratik hak ve özgürlüklerin tümden yok edilmesi, faşizmin kurumsallaşmasına meşruiyet sağlanması, demokratikleşme olanaklarının boğulması, halkın ve muhalefetin sesinin yok edilmesi, grevlerin yasaklanması, işçilerin hak arama yollarının tıkanması demek.

İktidar ayakta kalabilmek için ülkemizi yıkıma sürüklüyor. Halkın değişim ve dönüşüm umudu, savaş politikalarının altında ezilmek isteniyor.

BİZLER SAVAŞA KARŞI HAYAT DİYENLER

Kaynaklarımızı tüketen, barışçıl ve demokratik çözüm yollarını tıkayan bu savaş politikalarına karşı çıkmayı demokrasinin gereği ve insanlık görevi olarak görüyoruz.

Savaştan beslenenlerin dillerine doladığı “ulusal çıkar”, “milli dava” gibi söylemlerin ardında tekellerin, sermayenin çıkarları olduğunu biliyoruz.

Savaşa karşı hayat derken, eşit yurttaşlığın, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, emekçi haklarının, doğanın haklarının sağlandığı kaynakların adil bölüşüldüğü, halkın yönetimde söz ve karar sahibi olduğu ve denetleyebildiği, barış içinde bir hayattan söz ediyoruz.

HAYATIMIZI GELECEĞİMİZİ, BÜTÜN CANLILARA AİT OLAN DÜNYAYI SAVUNUYORUZ

Sınır ötesi operasyonlara acilen son verilmelidir.

Türkiye askeri varlığını başka ülkelerden çekmeli, dışarda ve içerde barış birlikte yaşama ve uyum politikaları hayata geçirilmelidir.

Savaş ve güvenlik harcamalarına, otoriterleşmeye ayrılan bütçe, halkın eğitim, sağlık, barınma, beslenme gibi acil ihtiyaçlarına aktarılmadır.

Kürt sorununun; yerel demokrasi, anadilinde yaşam, eşit yurttaşlık gibi evrensel hakların hayata geçirilmesiyle barışçıl ve demokratik bir çözüme ulaştırılmasını talep ediyoruz.

18 Aralık Uluslararası Göçmenler günü vesilesiyle ilan ediyoruz ki, herkes zulüm karşısında başka ülkelerden sığınma talebinde bulunma ve sığınma olanağından yararlanma, yani iltica hakkına sahiptir. Mültecilerin üçüncü ülkeye geçmelerinde güvenli yollar açılmalı; AB ile Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilmelidir. AB’nin mültecileri sınırları dışında tutma ve Türkiye’yi kiralık bir “mülteci depo”su olarak görme yaklaşımı değişmelidir.

Bir halkın özgürlüğünün diğerlerine karşı tehdit değil ortak özgürlüğümüzün inşasının güvencesi olarak görüleceği bir bölge, bir dünya için yola çıkıyoruz.
Ukrayna, Suriye, Irak başta olmak üzere bütün savaş ve çatışmaların bir an önce sona erdirilmesini talep ediyoruz.

Ermenistan’dan Yunanistan’a, Suriye’ye, Irak’a bütün komşu halklara barış ve dayanışma mesajlarımızı gönderiyoruz. Halkların uluslararası dayanışmasının savaş seçeneği karşısında yaşamın en büyük gücü olduğuna inanıyoruz.
İran halkının özgürlük mücadelesini destekliyoruz, idamların bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz.

Ege bir barış denizi olmalıdır.

İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü baskı zulüm ve işgal politikalarına son verilmelidir.

Bütün dünyadaki savaş karşıtı güçlerle birlikte olduğumuzu beyan ediyoruz.

Bütün demokrasi güçlerini, iktidarın faşizmi kurumlaştırma sürecini savaş politikalarını derinleştirerek ilerletmesi, demokrasi güçlerini savaş aracıyla parçalaması ve etkisizleştirmesi politikasını boşa çıkarmak için savaşa karşı uyanık olmaya ve güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
Kadınlar savaşa karşı ‘Barış’ sesini yükseltiyor

Dünyanın pek çok yerinde ‘savaşa hayır’ diyerek sokağa çıkılırken kadınlar da sosyal medyada yaptıkl...

'Baskı, şiddet ve savaşa karşı talepler yasaklarla...

Diyarbakır, Van ve Bitlis gibi bölge illerinde valiliklerin eylem ve etkinlik yasaklarına tepki göst...

GÜNÜN FİLMİ: Peki şimdi nereye?

Savaşın acılarına kadınların gözünden bakan bir film olan 'Peki şimdi nereye?' tüm engellemelere ra...