Maraş’ta 6 Şubat meydana gelen iki büyük deprem 10 ilde yaklaşık 13.5 milyon kişiyi etkiledi. Depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 24 bini geçerken, resmi rakamlara göre 80 bin kişi de yaralandı. Türkiye ve dünyanın dört bir yanından depremzedelere yardımlar da devam ediyor.

İzmir Deprem Koordinasyon Kuruluyla birlikte belediyelerin çağrı yaptığı merkezlerde gönüllü vatandaşların, öğrencilerin, işçilerin yardım ve dayanışması sürüyor. Yardım toplama merkezleri arasında yer alan Çiğli Atatürk Spor Salonu ve Tepekule Kongre Merkezinde gönüllü olarak çalışanlarla konuştuk.

‘HALK BİRBİRİNİN YARASINI SARIYOR’

Çiğli Belediyesi Çalışanı Dünya Bingöl Akdemir de çok üzgün olduklarını dile getirerek, “Kelimeler yetmiyor bu durumu ifade etmek için” diye konuştu.

OHAL kararına ilişkin ise Akdemir, “Enkaz altındakilerin yardım sesini engellemektir. Aslında sesini duyurmak isteyenin sesi de kısılmış oluyor. Bu doğru değil. Seferberlik anlamında, halk birbirinin yarasını sarıyor. 11 yaşındaki çocuk da burada, 7 yaşındaki çocuk da kumbarasındaki paraları gönderiyor. Seferberlik hali içindeyiz hepimiz” diyerek, dayanışmanın önemine dikkat çekti.

İlk günden beri dayanışma içinde olan Elvan Çoban, “Biz de onlarla birlikte yıkıldık, her nefeste bizim nefesimiz daraldı, keşke nefes olabilsek, can olabilsek” diye konuşurken, OHAL kararına ilişkin ise bölge için gerekli olduğunu düşündüğünü söyledi.

‘MİLLET DEĞİL, DEVLET YAPMALIYDI’

Belgin Özdemir ise “Çok hızlı bir şekilde çadır kentlerin, konteyner evlerin kurulması lazım. Çünkü kıyafetten, yiyecekten de ziyade soğukla da mücadele ediyoruz” dedi.

Dayanışma ruhuyla yardımlara katıldığını söyleyen Selen de “Topluluk olarak, millet olarak yapmamız gerekenden fazlasını yaptık. Bunları yapması gereken millet değil devletti diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

‘DEPREM BÖLGELERİ SAHİPSİZ, BU KADER OLAMAZ’

İşyerinden ekiple gittiğini belirten bir işçi, “Elbistan’a gittik, bu sabah döndüm. İnsanların cesetleri askıda. Engel var. Yardım etmek istiyorsun ama enkaz bölgesine bırakmıyorlar, uzak tutuyorlar” diye konuştu. Köylerdeki durumun içler acısı olduğunu söyleyen işçi, “Orada insanlar kefensiz gömülüyor” diye ekledi.

İşçi son olarak şunları kaydetti: “Bu kader değil, insanın kaderi kendi elinde. Bunu kadere bağlayamazsın. Bir telefonla insanları sokağa dökebiliyorsa bir telefonla insanları oraya da dökebilirdi; ölü sayısı bu kadar olmazdı. Deprem bölgeleri sahipsiz. Kürt, Türk, Alevi, Sünni ayırmadan birlik ve beraberlik günü. Ancak bazıları hâlâ rant peşinde.”

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Ekmek ve Gül