Batıkent Kardelen Mahallesi Petrol İş Sitesi’ndeki Ekmek ve Gül okuru kadınlar olarak buluşmalarımıza devam ediyoruz. Bu seferki toplantımızda önümüzdeki haftalarda İkinci Yargı Paketi ile Meclis’e gelmesi gündemde olan “çocuk istismarına evlilik yoluyla af yasasını” Ankara Barosu avukatlarından İlke Işık ile konuştuk. Ben de toplantıda konuştuklarımızı ve planlarımızı Ekmek ve Gül okurlarıyla paylaşmak istedim. 

ÇOCUKLARIN HAYATLARINI NASIL KARARTMAYA ÇALIŞTILAR?

Önümüze getirilmek istenen yasa tasarısı, çocuk yaşta evlilikleri meşrulaştırmayı, istismar ettiği çocukla evlenen kişiye verilen cezayı affetmeyi hedefliyor. Cinsel istismar suçu işleyen erkeğin, istismar ettiği kız çocuğu ile evlenerek cezadan kurtulması için düzenlenen bu yasa, yetmezmiş gibi bir de kendi içinde şunu tartışıyor: Tecavüzcüye ceza verilmemesi için çocukla arasında 10 yaş mı olsun 15 mi! Üstelik bu yasa tasarısı gündeme ilk kez gelmiyor… 2016 yılında AKP hükümetinin hazırlayıp Meclis’e sunduğu ve oylanıp yasa haline gelmek üzereyken kamuoyu tepkisiyle Genel Kurul’dan geri çekmek zorunda kalınan yasa, AKP’nin 18 yıllık iktidarında Genel Kurul’a getirip vazgeçmek zorunda kaldığı tek yasa durumunda! O dönem ülkenin her yerinde ciddi bir kadın dayanışması örneği sergilenmiş, Meclis kapılarında yatılmış, eylemler yapılmış; hatta AKP’ye MHP’ye oy veren kadınlar da seslerini çıkararak tepkilerini dile getirmişlerdi.

Bu yasa 13- 14 yaşındaki kız çocuklarının kendilerinden yaşça büyük olan erkeklerle evlendirilerek anne olmasını, evlenmesini normalleştirmeyi amaçlıyor. Tecavüzcünün işlediği suçu da aslında suç olmaktan çıkararak adeta erkeğe işlediği korkunç bir olay karşısında ödül sunuluyor. Verilere göre ise, evlilikle sonuçlanan çocuk istismarı sayısı bu af yasasının ilk gündeme geldiği 2016’dan 2019’a kadar 7 bin kişi arttı. “Nasıl olsa af gelecek” düşüncesinin çocukların hayatını nasıl kararttığını buradan bile görebiliriz. 

KADIN VE KIZ ÇOCUKLARININ YAŞAMI HİÇE SAYILIYOR

Kürtajın yasaklanmak istemesinde de gördüğümüz gibi iktidar kadınları ve kız çocuklarını birer kuluçka makinesi gibi görmeye devam ediyor. Toplantıya katılan bir emekli hemşire komşumuzun aktardığına göre kadınlarda 25 yaşta doğurganlık oranı yüzde 100, bu oran sonraki yaşlarda giderek düşüyor. İktidar bu yaşa kadar kadınların evlenmesini, dahası “en az 3 çocuk” doğurmasını istiyor. Evlilik yaşının geriye çekilmesi için elinden geleni yapıyor. İşsizlik, yoksulluk, şiddet giderek artarken kadınların ve kız çocuklarının yaşamları hiçe sayılıyor. 

YAPABİLECEKLERİMİZ VAR!

Ancak tüm bunların karşısında yapabileceklerimiz var. Bunun için çalışmalara çoktan başladık bile. Sitemizde şimdiye kadar 100 kadar imza topladık, “Daha çok insana nasıl ulaşabiliriz?” diyerek kafa kafaya verdik. Sitede kapı kapı dolaşırken kimi komşularımızın yasadan haberi olmadığını ancak çoğunluğun yasaya büyük tepki gösterdiğini gördük. Özellikle kadın komşularımız gerek iktidarın bu konuya ilişkin geçmiş sözlerini gerek Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki profesör örneğinde olduğu gibi çocuk evliliklerini savunanları unutmadıklarını gösterdiler. Yasanın engellenmesi için elinden geleni yapabileceğini söyleyen, az çok demeden çevresinden imza toplayabileceğini söyleyen komşularımız oldu.

Kadınların öfkesi ve çabası, bu yasayı nasıl daha önce iki kez geri çektirdiysek bu sefer de başarabileceğimize olan inancımızı güçlendirdi. Kadınların boyun eğmeyen direnişiyle birçok konuda iktidara geri adım attırdık, bu sefer de “çocuk istismarı suçtur” diyerek tasarının bir daha gündeme getirilmemek üzere geri çekilmesi adına elimizdeki bütün gücü kullanacağız. Kapı komşumuzdan başlayarak apartmanlarımızda, sitelerde hep birlikte tartışacağız. “Çocuk istismarının affı olmaz” denilerek başlatılan imza kampanyası için kapı kapı dolaşacak, pazar yerlerinde, iş yerlerimizde, çocuklarımızın okullarında bu kampanyayı öreceğiz. Bu ayın sonuna kadar toplayacağımız imzalarla çocuk istismarını meşrulaştırmak isteyenlere cevabımızı binlerce imzayla vereceğimize, o yasayı iptal ettireceğimize eminiz.