Cinsel taciz dosyasında takipsizlik gerekçesi: ‘MHP’ye zarar vermek’
Patronunun ofisinde cinsel tacize maruz kalan kadın avukat E.B.'nin dosyası cinsel suçlarda takipsizlik kararının ne kadar keyfi olduğunun bir kanıtı...

Patronunun tacizine sessiz kalmayan ve suç duyurusunda bulunan kadın avukat E.B.’nin dosyasına, üç savcı değiştirildikten sonra “MHP’ye zarar vermek”, iş yerinde gerçekleşen eyleme ilişkin ise “şüpheliyi mahrem alana sokmak” gibi gerekçelerle takipsizlik kararı verildi.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararına rağmen suçu başka şekilde kanıtlama imkanı olmayan hallerde geçerli sayılan ses kaydı delili de “yasak delil” olduğu iddiasıyla değerlendirilmedi.

Çalıştığı avukatlık bürosunda patronunun tacizine uğrayan kadın avukat E.B.’nin dosyasında üç savcı değiştirildikten sonra takipsizlik kararı verilmesi üstüne E.B, “şüpheliyi mahrem alana soktu” diye suçlandı. Oysa ki suç patron avukatın çalışanı avukatı çağırdığı iş yerindeki odasında gerçekleşmişti.  Kendisini taciz eden T.T.’yi şikayet etmesi sonrası şikayeti çekmesi karşılığında üzerine İncek’ten daire teklif edilen E.B., tacize sessiz kalmayınca ses kayıtlarında tacizin ardından defalarca özür dileyen şüpheli T.T. tarafından partisine ve kendisine zarar vermekle suçlandı.

ŞAHSİ YORUMLARLA TAKİPSİZLİK KARARLARI VERİLİYOR


Av. Ceren Kalay Eken | Fotoğraf: Ekmek ve Gül

E.B.’nin avukatı Ceren Kalay Eken yargının adaletin terazisini düzeltmek adına bir şey yapmadığını ifade ederek “Çok fazla kadına yönelik şiddet vakasında, kadının özel hayatına müdahale anlamındaki durumlarda ya da çocuğun yaralanmasına ilişkin dosyalarda TCK kapsamındaki suç tanımlarına bakmadan şahsi yorumlarla takipsizlik kararları veriliyor. Bu durumu öyle bir genişlettiler ki kadınların, çocukların adalete erişimine dair güvenlik alanı kalmadı” diye konuştu.

‘ONU HAKİMLİĞE BEN ALDIRMIŞTIM’

Soruşturma konusu olan dosyaya göre, tacize uğrayan müvekkili E.B’nin yaşadıklarını Ceren Kalay Eken şöyle anlattı: “Genç bir avukat olan E.B., avukat T.T’nin ofisinde işçi avukat olarak çalışmaya başlıyor. Kültür Bakanlığının işini yapan T.T., bu iş için E.B.’yi işe alıyor. Bir süre sonra E.B., T.T.’nin ‘Seni kızım gibi seviyorum’ bahanesi ile fazlaca sarılma şeklinde dokunmasından rahatsız oluyor ancak işyerindeki diğer çalışanlar E.B.’nin yanlış anladığını, T.T.’nin kadın çalışanları kızı gibi sevdiğini iddia ederek ikna ediyor. Daha sonra E.B.’ye bir duruşma çıkışı davaya bakan hakim ‘T.T. başkana selam söyle’ diyor. Selamı ileten E.B.’ye T.T., ‘Ha onu hakimliğe ben aldırmıştım’ diyor. Gerçekten de hakim ve savcı tayin dönemlerinde bu ofisin dolup taştığına şahit oluyor.”

‘İŞİ RİSKE ATAMAYIZ’

TT’nin üzerinde silah taşıdığı bilgisine de yine ofiste bulunması nedeniyle şahit olan E.B. işten ayrılmak istese de korkuyor. Eken, şöyle devam ediyor: “T.T.’nin ‘Bu ofisten benim rızam dışında ayrılırsanız Ankara’da iş bulamazsınız ona göre’ gibi söylemleri de var. E.B. bu tavırlardan çekiniyor ve işten ayrılmak için yerine birisini bulmaya çalışıyor, bu sürede ise endişesini ve yaşadıklarını bir arkadaşıyla paylaşıyor. Ardından arkadaşının da uyarısı ile daha temkinli davranmaya karar veriyor. Birkaç gün sonra patron T.T., E.B’yi görüşmek için odasına çağırıyor, E.B. kendini korumak istiyor ancak T.T’nin silah taşıdığını bildiğinden çekinerek telefonunun ses kaydını açıyor. T.T. ilk 7 dakika, ilgili bir patron gibi davranıyor, hal hatır soruyor ve ardından bir çarpma sesi geliyor ve E.B.nin ‘Bu ne cüret’ diyerek karşı çıktığı duyuluyor.  Çünkü bu esnada odadan çıkmak üzere olan E.B.’yi T.T. zorla tutup dudağından öpüyor. Bunun üzerine T.T., ‘Çok özür dilerim. Tamam otur sakin ol’ diyor. E.B., ofisin diğer ortağına seslenerek odaya çağırıyor.  T.T. sonradan bir şey yapmadığını savunuyor ama ortada her şeyi kanıtlayan bir ses kaydı var.  Bütün bunların ardından T.T. ‘Tamam kız haklı, benim gitmem gerekiyor’ diyerek çıkıyor. Ardından diğer ortak T.T. adına E.B’den özür diliyor ve ‘Sen birkaç gün git sonra gelirsin’ diyor. Bu yaşananların ardından ofis ortak bir kararla, bakanlıktan aldığı dosyalar ve işlerini riske atmamak için E.B.’ye, ‘Tamam T.T.’nin yaptığı çok çirkin, bunu yaptığı tek kişi de sen değilmişsin ama biz işi riske atamayız, ortaklığa devam etme kararı aldık’ diyor. Bunun üzerine E.B. bir daha ofise gitmiyor.”

ŞANTAJLA BİRLİKTE İNCEK’TEN DAİRE TEKLİFİ

E.B.’nin yaşadıklarının duyulması üzerine ofistekilerin “Sen kimsin hakkımızda nasıl böyle konuşursun” şeklinde hesap sorması üzerine E.B.’nin şikayet etme kararı aldığını ifade eden Eken, daha sonra müvekkiline araya giren başka avukatlar tarafından “Bunlar pislik adamlar. Senin hakkında uydurma suçtan suç duyurusunda bulunacaklarmış. Ama şikayetini geri çekersen de İncek’ten bir daire verecekler” teklifinde bulunulduğunu söyledi. Bu nedenle şantajdan da suç duyurusunda bulunuldu.

DOSYADA ÜÇ SAVCI DEĞİŞTİ

Dosyada üç tane savcı değiştirildiğine dikkat çeken Eken, bir savcının ise E.B.’yi cesaretinden dolayı tebrik ettiğini belirtti. Yargının güç ilişkilerinde aldığı pozisyonun altını çizen Eken, “Sonra bir baktık dosya cinsel suçlardan özel suçlara oradan da genel suçlara gönderildi ve nihayetinde takipsizlik geldi. Takipsizliğin içeriği de rıza kavramını tartışıyor ve suç tanımlaması kısmında da ‘bir siyasi partinin çalışmasına engel olmak’ ifadesi yer alıyor. T.T., ‘Ben MHP’de etkiliyim. Partime ve bana zarar vermek için yapıldı’ gibi şeyler yazmış ve burası ciddiye alınıp, suç kısmına yazılmış. Yıllardır çalışan bir hukukçu olarak artık kararlara, kararlardaki ciddiyetsizliklere şaşırmaktan yoruldum” diye konuştu.

T.T.’nin işlediği suçun ses kayıtlarıyla da sabit olduğuna değinen Eken, “Ayrıca kararda, şüpheli tarafından sunulan bir aile terapistinin raporuna atıf yapılmış ve ‘E.B.’nin sesinin bir alçalıp bir yükseldiği, bu nedenle uygun mesaj verilmediği ve E.B’nin şüpheliyi mahrem alanına soktuğu’ belirtilerek mağdurun suçlanmış olduğunu da görüyoruz. Olayın bir hukuk bürosunda yani işyerinde üstelik patronun odasında olduğu ve işçi avukatın işveren tarafından odasına çağırıldığı göz ardı edilmiş. Bu gerekçelerle de takipsizlik kararı verilmiş” dedi.

‘KADINLARIN GÜVENLİK ALANI KALMADI’
Yaşanan hukuki süreci değerlendiren Eken, TCK anlamında tanımlanan bütün suçların şartları oluşmasına rağmen hem kişiye hem de suç türüne göre son dönemde çok fazla takipsizlik kararı verilmeye başlandığını söyledi. Eken, “Zaten adaletin terazisinin şaştığının hepimiz farkındayız ama yargı camiası bunu düzeltmek adına neredeyse hiçbir şey yapmıyor. Çok fazla kadına yönelik şiddet vakasında, kadının özel hayatına müdahale anlamındaki durumlarda ya da çocuğun yaralanmasına ilişkin dosyalarda TCK kapsamına bakmadan toplumda yaygın olduğu düşünülen inanış ve uygulayıcının şahsi düşüncelerine göre hareket edip, kararlar verdiğini endişe ile görüyoruz. Bu durum öyle bir aşamaya geldi ki kadınların güvenlik alanı, hukuki güvenliği kalmadı. Yani kadınların bireysel yaşam alanları tehdit altına girmiş oluyor” diye konuştu.
‘ŞÜPHELİNİN İFADESİ DAHİ ALINMADI’

Eken, kendi dosyalarında ise T.T.’nin maalesef siyaseten yargıda etkili olduğu bildirilmesine rağmen ne savcı ne de hakim önünde ifadesinin de alınmadığına dikkat çekti ve “Kişiye özel bir muameleye tabii tutuluyor ve sanki alacak-verecek davasıymış gibi dilekçe sunmuş. Dosyada ifadesi alınmış değil. Yazılı beyan üzerine inceleme yapılmaz. Yasaları, CMK’yı her şeyi, Anayasa’daki eşitlik ilkesini yok sayan bir karar verildi. Cinsel saldırı suçlarına dair hiçbir uzmanlığı olmayan bir aile terapistinden tamamen dedikodu niteliğinde şahsi yorumlarını içeren bir rapor alınmış ve bu rapora dayanılmış. Diğer yandan da tarafımızdan hiç böyle bir iddia yokken bir siyasi partinin faaliyetlerine engel olunması gibi bir suçun kararda yazılmış olması da kabul edilemez. Ayrıca iki tarafın da avukat olduğu bir cinsel saldırı davasında, farklı barolar arasındaki bir sorun gibi lanse edilmiş şüpheli tarafından” dedi.

Birçok kadının adalete güvenmediği için yaşadığı taciz olaylarında yargıya başvurmadığı başvurduğunda ise böyle takipsizlik kararlarının verilmesinin şikayet etme potansiyelini düşürdüğünü söyleyen Eken, “Avukat E.B.’nin SSK’lı çalıştığı patronunun odasına çağrıldığı sahnede yaşanan bir durumdan bahsediyoruz ve patronun odasına çağrılan bir kadının şüpheliyi ‘mahrem alana sokmak’ suçlaması akıl alacak gibi değil. Tüm bunların sonucunda müvekkilim avukatlık yapmak istemiyor, kendini artık güvende hissetmiyor. Bu kararla birlikte mağdur edilen kadına yaşatılan travmanın da haddi hesabı yok” diye tepki gösterdi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Yunanistan’da binlerce kadın cinsel saldırıya karş...

Yunanistan’da binlerce kişi, cinsel saldırıya uğrayan genç bir kadına destek vermek ve adaletin sağl...

Kadına yönelik suçlarda adeta kadınlar yargılanıy...

Kadına yönelik şiddet,cinsel saldırı davalarında faillerden çok kadınların yaşamları, davranışları s...

Failler cinayetleri sosyal medyada paylaşıyor | Eş...

Faillerin kadınları katlettikten sonra sosyal medyada "namusumu temizledim" ifadeleriyle paylaşmalar...