‘Bakanın sözleri Medeni Kanundaki haklarımıza saldırıdır’
Adalet Bakanı'nın aile hukukuna arabuluculuk getirileceğini söylemesine dair TÜBAKKOM'dan Av.Eylem Sarıoğlu, "Arabuluculuk kadınların medeni hukuktaki haklarını yontmaya yönelik bir girişimdir" dedi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı televizyon programında, aile hukukuna ilişkin geniş çalışmaları olduğunu söyledi. Bakan Tunç, "Aile hukukunu sil baştan ele alacağız. Aile hukukunda arabuluculuğu getirmek lazım. Aslında birçok ülkede aile hukuku alanında arabuluculuk uygulaması iyi gidiyor. Türkiye'de de söz konusu olursa boşanma, tazminat, nafaka sorunları ile ilgili arabuluculuk olabilir. Vatandaşların mağduriyetini gidermemiz lazım. Her iki tarafı da dikkate alarak bir çözüm bulunmalı" ifadelerini kullandı.

Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu’ndan (TÜBAKKOM) Avukat Eylem Sarıoğlu Adalet Bakanının söylemlerini değerlendirdi. Sarıoğlu, “Bu açıklama medeni hukuktaki kadın haklarına saldırıdır. Arabuluculuk düzenlemesi kadınların medeni hukuktaki haklarını yontmaya yönelik bir girişimdir” dedi.

‘AİLE HUKUKUNU YENİDEN YAZILMASI ANLAMI TAŞIYOR’

Arabuluculuk meselesinin Türkiye’de yürürlüğe girdiği 2017 yılından itibaren tartışma konusu olduğunu hatırlatan Sarıoğlu, “Aile hukuku bakımından da uygulanmasına yönelik çalışmaların ve görüşmelerin olduğunu biliyoruz. peyderpey önümüze getirilen, ‘Boşanma davaları çok uzun sürüyor, davaları hızlandırmak lazım’ gibi açıklamalar her dönem yapıldı ve buna ilişkin ciddi tartışmalar da döndürüldü” diyerek gündeme getirildiğini hatırlattı.

Bakanın aile hukukuna arabuluculuk getirilmesi konusunda kapsamlı bir değerlendirme yaptığına dikkat çeken Sarıoğlu, “Değerlendirmede nafaka, boşanma, maddi ve manevi tazminata ilişkin hatta toplamına ilişkin bir arabuluculuk vurgusu yapılıyor. Bakan burada süresiz nafaka meselesine dair ‘bu sorunu ortadan kaldıracağız’ diyor. Ama Bakanın cümlelerinde asıl önemli olan ‘Aile hukukunu sil baştan ele alacağız’ cümlesi. Bu aile hukukunun yeniden yazılması anlamı taşıyor. Bu tam anlamıyla Medeni Kanundaki haklarımıza saldırıdır” şeklinde konuştu.

‘HEM FİİLEN HEM DE YASAL OLARAK SALDIRI ALTINDAYIZ’

Ardından daha önce HÜDA PAR Genel Başkanının çok eşlilik ile ilgili açıklamalarını hatırlatan Sarıoğlu, “Bu açıklamalar ve bu arabuluculuk kararı birbirinden bağımsız değil. Toplumu bir şey hazırlanmaya çalışılıyor. Hem fiilen hem de yasal olarak saldırı ile karşı karşıyayız. Buna karşı da tüm baroların, kadın örgütlerinin hatta tüm siyasi partilerin ortak bir duruş sergilemekten başka şansları yok” ifadelerini kullandı.

‘KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ARABULUCU NASIL DENETLEYECEK?’

Bakanın sözlerinin şiddetin olduğu evliliklerde de arabulucuya gidilip gidilmemesi hususunda nerede durduğunu sorduğumuzda ise Sarıoğlu, “Şiddet iddiası olan boşanma davalarında arabuluculuğun söz konusu olmaması gerekir. İstanbul Sözleşmesinde bunu yasaklayan hükümler vardı. Şiddet içeren evliliklerin de arabulucuya gideceğine yönelik net bir açıklama yok ancak bir süre sonra gündeme alabilirler. Asıl önemli soru, ilişkide kadına yönelik şiddet varsa arabulucu bunu nasıl denetlenecek ve önleme konusunda nasıl çalışma yürütecek? Arabulucuya ‘elinizdeki dosyayı bitirin’ deniliyor. Böylece arabulucu o insanları ya uzlaştırıp gönderecek ya da ‘şiddet iddiası var ama gelin bir bakalım’ minvalinde görüşmeler yapacak. Hiçbir denetleme olmadan da dosyalar kapatılacak” dedi.

‘ARABULUCUDA KADIN HAK GASPINA UĞRAYACAK’

Boşanma davası aşamasında kadının nafaka, maddi manevi tazminat, velayete ilişkin huşular gibi belirli hakları olduğuna dikkat çeken Sarıoğlu, “Arabuluculuk sırasında kadın bu hakları bakımından hak gaspına uğrayacak. Boşanma davaları pratiğimizde gördüğümüze göre kadın ‘Ben boşanayım da o nafaka vermezse vermesin. Zaten 3 kuruş nafaka veriyor onu da alamıyorum’ ya da ‘canımı kurtarayım da tazminat istemiyorum’ diyebiliyor. Bunlar söz konusuyken bir de arabuluculuk sırasında bunlarla karşılaştığımızı düşünün. Boşanmayı gerçekleştirmek için kadın maddi tazminat, manevi tazminat, nafaka haklarından vazgeçecek” dedi.

‘EŞİTLER ARASINDA OLMAYAN BİR ARABULUCULUK KABUL EDİLEMEZ’

 Aynı zamanda kadınların arabulucu aşamasında nasıl bir psikolojik baskıyla karşı karşıya kalacaklarının da bilinmediğini söyleyen Sarıoğlu, “Arabuluculuk görüşmelerinde kadınlarla erkeklerin tekrar yüz yüze gelmesi, şiddete uğrama tehlikesinin olması, baskı altında tutulması haklarından mahrum bırakılmasının çok kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyoruz. Eşitler arasında olmayan bir arabuluculuk ilişkisinde, daha güçlü olanın mağduru istediği noktaya çekebilmek için nasıl bir baskı altına aldığını görüyoruz. Tazminat hakkında yarısına razı eden arabuluculuk tutanakları var. Kadınlar açısından da benzer bir tablo ile karşılaşmak çok olası. Arabuluculuk aşamasında kadın tazminat ve nafaka haklarını elde edemeyeceğini anladığı durumda ‘en iyisi evime döneyim, nerede yaşayacağım’ kaygısıyla boşanmadan vazgeçebilir. Bu tabloyu çizecekler çünkü kadına kötüyü göstererek bir tık iyisine mahkum edecekler” dedikten sonra Anlaşmalı Boşanma Kurumu olduğunu hatırlatarak, eşler anlaşmak istiyorsa buralara başvurabileceğini söyledi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Boşanmalarda arabuluculuk yine gündem: ‘Hızlı’ ve...

Boşanmalara arabuluculuk uygulamasının beyannamelerde yer alma biçimi ise bu uygulamanın kadınları n...

AKP'nin Çocuk Hakları Strateji Belgesi'ne boşanmal...

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın duyurduğu Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve E...

Nafaka ve ‘aile’ arabuluculuğu

Nafaka düzenlemesi ve ‘aile’ arabuluculuğu tartışmaları DİH’ten Av. Elif Yetigin sordu, Kayseri Baro...