Ankara Kadın Platformu: OHAL’e ve savaşa karşı 8 Mart’a
Ankara Kadın Platformu 8 Mart programını açıkladı. ‘Dayanışmayla Güçleniyoruz Hayatı Örgütlüyoruz’ diyerek alanlara çıkacak kadınlar, 4 Mart Pazar günü Çankaya Belediyesi önünde olacak.

8 Mart’a az bir zaman kaldı. Pek çok ilde önümüzdeki hafta sonu gerçekleştirilecek 8 Mart eylemlerine çağrılar yapılıyor. Ankara Kadın Platformu da 4 Mart’ta yapacağı 8 Mart miting programını basın toplantısıyla açıkladı. Mülkiyeliler Birliğinde yapılan toplantıda Platform üyesi kadınlar, tüm kadınları 4 Mart’ta alanda olmaya çağırdı.

8 Mart’ın eşitlik, özgürlük ve insanca bir yaşam için mücadele eden, direnen kadınların hikayesi olduğunu vurgulayan Platform üyesi kadınlar, “Bu yıl da dünyanın dört bir yanında milyonlarca kadınla birlikte yine alanlardayız. Dayanışmayla büyüttüğümüz mücadelemizde birbirimize güç katıyor, hayatı örgütlemeye devam ediyoruz”dedi. Ankara Kadın Platformunun açıklaması şöyle:

OHAL düzeniyle, baskılarla kadın ve LGBTİ+ bireylere yönelik saldırıların artarak devam ettiği bir süreçteyiz. Kadın mücadelesinin sesini kısmak için derneklerimiz, yayınlarımız kapatılıyor, OHAL döneminde 11 kadın derneği, 1 çocuk hakları derneği kapatıldı. KHK’lar ile işten atılıyoruz; seçilmiş kadın belediye başkanları, milletvekilleri tutuklanıyor; mücadele eden kadınlar gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, kadınlar bebekleriyle cezaevine giriyor, kadınları baskı ile yıldırmaya çalışıyorlar. Uydurma gerekçelerle LGBTİ+ etkinlikleri, onur yürüyüşleri yasaklanıyor. Bu yasaklar LGBTİ+’lere yönelik ayrımcılığı meşrulaştırıp temel hak ve özgürlükleri kısıtlayarak LGBTİ+ örgütlerini çalışamaz hale getiriyor. Bu saldırılara elbette şaşırmıyoruz ama kabul de etmiyoruz! Çünkü mücadele ile kazandığımız haklarımıza ve hayatlarımıza dönük saldırılar karşısında şimdiye kadar susmadık, susmayacağız.
Bizler susamayız; çünkü karşımızda tecavüzcüleri aklamak için yasa çıkarmaya çalışan, 9 yaşında çocuk evlenebilir’ diyen, çocuk yaşta doğum yapanları gizleyen, Ensar’ı aklayan, tecavüzcülere, katillere iyi hal indirimleri uygulayan çürümüş erkek egemen bir sistem var. Gittikçe artan çocuk istismarına tepkilerin çoğaldığı bir dönemde, cinsel suçlarla mücadeleye dair etkili politika geliştirilmesi talebimizi görmezden gelerek suçluları hadım etmekten, idam etmekten bahsediyorlar. Cinsel suçları tedavi edilecek hastalıklar gibi göstermek faillerin cezai sorumluluğunu, devletin de cinsel saldırıyı önleme yükümlülüğünü ortadan kaldırmak demektir. Utanmadan çocuk istismarı ile zina kavramını birlikte değerlendiriyorlar. İstismar ile rızaya dayalı cinsel ilişkiyi “zina” kavramı üzerinden tartışmak cinsel suçları normalleştirme ve görmezden gelmek demektir! Rızaya dayalı cinsel ilişkiyi suç/günah olarak topluma sunmak, çocuk istismarını kullanarak zina fikrini ve dini kuralları topluma dayatmak için fırsatçılık yapmaktır! Hadım cezası, zina tartışması şerri hukuk demektir, yargının ancak dini referans alarak adil olacağı fikrinin topluma dayatılmasıdır. İdam cezasının çocuk istismarını bahane ederek tartışılmasını da kabul etmiyoruz. Çocuk istismarı bir hastalık değil bir cinsel şiddet türü ve bir iktidar kurma biçimidir. İdam cezası ise devlet eliyle gerçekleştirilen bir cinayettir, bir yaşam hakkı ihlalidir. Cinsel şiddet devlet şiddetiyle çözülemez. Buradan devlete hatırlatırız ki yaşam hakkı devletin öncelikle savunması gereken temel bir haktır. Biz kadınlar yaşamı savunuyoruz ve bizlere dayatılmak istenen eril iktidarı kabul etmiyoruz!
Bizler hayatı örgütlemek durumundayız, çünkü yaşamlarımıza ve haklarımıza yönelik saldırılar, taciz, tecavüz, kadın ve LGBTİ+ cinayetleri durmak bilmiyor. Kadın cinayetleri sayısı bir önceki yıla göre %25 artarak 409 oldu. Diyanetin kadın düşmanı fetvaları, 6284 sayılı yasanın uygulanmaması, OHAL bahanesiyle bir gecede geçen yasalar, yargıda kadın düşmanı kararlar eliyle şiddet failleri cesaretlendiriliyor.
Baskı ve şiddet ortamını arttıran savaş politikaları, savaşın yarattığı travmanın en ağır sonuçlarını yine kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Savaş kadın ve çocuklar için açlık, yoksulluk, taciz, tecavüz ve ölüm demektir, kadınlar savaş karşıtı olmaktan, barış talep etmekten vazgeçmeyecek.
Kadın istihdamının artırılması ile ilgili kâğıt üzerinde verilen sözlere rağmen kadınlar iş yaşamından uzaklaştırılıyor, çalışan kadınlar güvencesizleştiriliyor, kadınların aldığı ücretler giderek düşüyor ve çalışma koşulları esnekleşiyor. Kadının aile içindeki konumunu pekiştiren ve emeğini değersizleştiren büyük bir baskı ile karşı karşıyayız.
Her şeye ve her türlü baskıya, kadın düşmanı yasalara ve genelgelere rağmen eşitlik ve özgürlük için yaşayan, üreten, itaat etmeyen ve mücadele eden kadınlar ve LGBTİ+ bireyler var. Ve bu korkunç tabloyu değiştirebilecek umut ve direnç var. Bizler bu kararlılıkla mücadelemizi yükseltiyoruz. 4 Mart Pazar günü saat 15.00’te Ziya Gökalp Caddesi, Çankaya Belediyesi önünde buluşuyoruz.

KADIN MÜCADELSİNİ BASKILARLA SUSTURAMAZSINIZ
Geçtiğimiz hafta gözaltına alınan Platform üyesi Halkevci kadınların da yanlarında olduklarını söyleyen Erol, “Kadın mücadelesini baskı ve gözaltılarla susturamazsınız. Uydurma gerekçelerle gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın”dedi. Erol, tüm kadınları “Dilşat’a, Gülşah’a, Necla’ya, Meziyet’e ve Eylem’e özgürlük demek için mahkemeye çıkarıldıkları gün Ankara Adliyesi önünde olmaya çağırıyoruz” dedi.

İlgili haberler
Haydi kadınlar 8 Mart’a, dayanışmaya

Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Evinden kadınların çağrısı var. Dayanışmanın, birlikte mücadelenin,...

Adanalı kadınlardan 8 Mart etkinliği

Adanalı kadınlar sinevizyon, kadın korosu ve şiir dinletisi eşliğinde 8 Mart’ı kutluyor.

Mamaklı kadınlar 8 Mart’ı şenlikle karşılıyor

“Her gün 8 Mart, her gün mücadele” şiarı ile şenliklerine tüm kadınları çağıran Mamaklı kadınlar, da...