Bu yıl 26.’sı düzenlenen Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı sone erdi. Kurultay, 128 kadın ve LGBTİ örgütünden, belediyelerden, kamu kurumlarından ve barolardan 300’e yakın kadının katılımıyla gerçekleşti. “Kadına yönelik erkek şiddetini önleme” temasıyla düzenlenen kurultayda, katılımcılar kendi deneyimleri üzerinden tartışmalar yürütülerek kadına yönelik şiddet ve önlenmesi konusunda Türkiye’de yaşanan sorunları ve geliştirdikleri çözüm önerilerini tartıştı. Bunun yanı sıra düzenlenen atölyelerde çocuklarla çalışırken, hukuk alanında ve yerel yönetimlerle çalışırken karşılaşılan zorluklar ve deneyimler de paylaşıldı. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Gönüllüsü Selime Büyükgöze, kurultaya dair Ekmek ve Gül’e konuştu.

ŞİDDETİN BİTMESİ CİNSİYET EŞİTLİĞİ İLE MÜMKÜN

Kurultay, Belçika’da çalışma yürüten Garance örgütünden Irene Zeilinger’ ın konuşması ile başladığını ifade eden Büyükgöze, Zeilinger’ın şiddetin ortadan kaldırılması için önleme faaliyetlerinin önemine dair konuştuğunu söyledi. Kurultayda, şiddete yönelik önlemler İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun’un uygulanması bağlamında da tartışılırken, şiddetin tamamen engellenmesinin toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla mümkün olduğu söylendi. Kurultay’da söz alan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Selime Büyükgöze, İstanbul Sözleşmesi tartışması yürüterek önleme faaliyetlerinin toplumsal cinsiyet perspektifiyle yapısal dönüşümler sağlandığında sonuç alınabileceğini ifade etti.

EŞİK üyesi Gökçeçiçek Ayata, Türkiye’de kadın haklarına yöneltilen saldırıların altını çizerek Türkiye’nin imzası olan diğer sözleşmeler bağlamında sorumluluklarını hatırlattı. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Açelya Uçan ise önleyici çalışmayı konuşurken akut şiddet öncesi, şiddeti durdurup adını koyabilmenin yolları üzerine sunum yaptı. Kurultay’ın ikinci oturumda ise afet ve kriz dönemlerinde önleyici çalışmalar ve cinsel sağlık hizmet ve haklarına erişim konuları tartışıldı.

SIĞINAKLAR VE DANIŞMA MERKEZLERİ YETERSİZ

Türkiye’de sığınma ve danışma merkezlerinin ihtiyacın çok altında olduğunu söyleyen Büyükgöze, bu merkezlerin yalnızca nicel olarak değil aynı zamanda nitel anlamda da yetersiz olduğunu belirtti. Büyükgöze, başta ŞÖNİM’ler olmak üzere, bu tür kurumların şiddete karşı kadını korumak ve güçlendirmekten ziyade aileyi koruma odaklı çalıştığını söyledi. Bu yaklaşım da kadınların güçlenmesi ve şiddetten uzaklaşması önünde büyük engeller oluşturuyor. Hemen hemen her ilde ŞÖNİM olmasına rağmen, bunların işlevlerini yerine getirmekten çok uzak olduğunu ifade eden Büyükgöze, “Kadınların kendi evlerinde, şiddeti uygulayanı evden uzaklaştırarak ve ihtiyaç duydukları sosyal, psikolojik ve hukuki desteklere erişerek hayatlarını kurmalarını sağlayacak merkezlerin” yaygınlaştırılmasının önemini vurguladı.

BİRBİRİMİZİN DENEYİMLERİNDEN ÖĞRENİYORUZ

“Kurultayların sonuç bildirgelerine genel olarak dönüp bakmak, Türkiye’de kadına yönelik şiddetle ilgili gündem ve taleplerin son 25 yılını anlamaya yardımcı oluyor.” diyen Büyükgöze, yıllar içinde kadınların dile getirdiği sorunlar ve taleplerin pek çok kanunun kadınların lehine değişmesine, kadınların görece daha nitelikli hizmetler alabilmesine sebep olduğunu vurguladı. Kurultayın, kamuda, belediyelerde ve kadın örgütlerinde çalışan kadınların birbirlerinin deneyimlerinden öğrendiği ve dayanışabildiği bir alan olduğunu söyleyen Büyükgöze, Kurultay’ın sonuç bildirgesinin aynı zamanda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile paylaşıldığını, kurultayın bileşenlerinin kendi illerinde de bu bildirgeyi yol haritası olarak ele alarak çalışmalar yaptığını belirtti. Büyükgöze’nin “Yıl boyunca bizim için de yol haritası oluyor.” diyerek ifade ettiği kurultayın sonuç bildirgesi ise 25 Kasım günü açıklanacak.

Fotoğraflar: Selime Büyükgöze