Asgari ücretin ortalama ücret halini aldığı, birçok iş yerinde yapılan zamların asgari ücret zam oranı takip edilerek yapıldığı, kadınların yoğunluklu olarak çalıştığı kayıt dışı istihdamda asgari ücretin tavan ücret işlevi gördüğü bir süreçte 2025 asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Asgari ücret belirlendiğinden bu yana birçok işçi ve emekçi kadın şaşkınlıkla ve kızgınlıkla tepkilerini “Sıkıysa bu ücretle kendileri geçinsin” diyerek ortaya koyuyor.
Ücretlerin düşmesiyle birlikte işçi ve emekçi kadınlar açısından çalışma biçimlerinde de bu yoksulluğu perçinleyecek programlar ortaya konuluyor. Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünden Doç. Dr. Miriş Meryem Kurtulmuş ise bu programları ve asgari ücreti işçi kadınlar cephesinden değerlendiriyor.
Özellikle kayıt dışı istihdamda tavan ücret gibi ele alınan, Türkiye’deki ortalama ücretlerin de hızla yaklaştığı asgari ücretin, 2025 yılında kadınlar açısından sonuçları neler olabilir?
Kadınlar genel olarak erkeklerden daha düşük ücret alıyor ve yoğun olarak kayıt dışı istihdam ediliyorlar. Asgari ücret kayıt dışı istihdam açısından bir tavan ücret işlevi gördüğünden kadınların önemli bir bölümü asgari ücretin de altında ücretler alarak çalışıyor. Bunun yanı sıra, kayıtlı çalışan kadınların da yarısından fazlası ya asgari ücret ya da asgari ücrete çok yakın bir ücretle çalışıyor. Bu durum, asgari ücretin gittikçe yaygınlaştığını ve ortalama bir ücret halini almaya başladığını da gösteriyor.
Kadınların büyük çoğunluğu asgari ücret ile geçinmeye çalışırken 2025 yılı için belirlenen asgari ücretin kadınlar açısından sonuçlarına gelelim. İşçi ve emekçilerin tek geçim kaynağı olarak asgari ücret ya da onun altında alınan bir ücret aldığı bir düzen; kişilerin sağlıklı, yeterince beslenebilen, çocuklarını okula gönderebilen, sağlık hizmetlerine erişebilen bir durumda olmamaları anlamına geliyor. Bir yandan da asgari ücretle geçinemedikleri için geçinebilmenin başka bir yolunu, -örneğin fazla mesai yapmak gibi,- aramak zorunda kalıyorlar. Bir diğer yandan da kadınlar iş yerinde çalıştıkları gibi ev içinde de ev işi ve bakım yükünü sırtlanıyorlar ve ücretlerinin düşmesiyle birlikte dışarıdan alabilecekleri hizmetler kısıtlanıyor. Bu durum kadınların yükünün daha da atmasıyla sonuçlanıyor.
ESNEKLİK: HEM UCUZ HEM GÜVENCESİZ
Esnek çalışmanın orta vadeli plan ve 12. kalkınma planı ile hızla yaygınlaştırılmaya başlanması, özel olarak da kadın istihdamı açısından “aile ve iş yaşantısı uyumu” adı altında ele alınması gibi bir durum söz konusu. Yeni asgari ücreti düşündüğünüzde iktidarın kadın istihdamına yönelik tutumunu nasıl değerlendirirsiniz?
Asgari ücreti tek başına değerlendirmemek gerekiyor. Orta vadeli programda “iş dünyasının ihtiyaçları” ve “iş-özel yaşam dengesi” yani aile ve iş yaşamı dengesi gözetilerek çeşitli düzenlemeler yapılacaktır deniliyor. Bu düzenlemelerle kısmi çalışma, uzaktan çalışma, kısa süreli çalışma gibi esnek çalışma modelleri kastediliyor. Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde iş gücü piyasasının kadın emeğine ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. Ancak piyasanın güvencesiz, düşük ücrete çalışacak kadın emeğine ihtiyacı var. Bunun için bir istihdam politikası uygulanıyor. Halihazırda kadınların sırtında olan bakım yükü, üstlerinden alınmak da istenmiyor. Böyle bir durumda da kadınlar hem bakım yükünü üstlenmeye devam etsin hem de iş gücü piyasasında yarı zamanlı, geçici işlerde, işverenin ihtiyacı olduğunda çalışsın isteniyor. Esnek çalışma aslında bu ikisinin de gerçekleşmesinin bir yöntemi.
Esnek çalışmadan etkilenecek olanlar sadece kadınlar da değil. Örneğin geçen sene emekliler yılıydı, bu sene de aile yılı ilan edildi. Emekli aylıklarının emeklilerin hayatlarını devam ettirebilmesi için yeterli olmaması onları yine iş gücü piyasasına itiyor; esnek çalışma ile de emekliler düşük ücretlerle ve güvencesiz bir şekilde çalışmaya devam etsin isteniyor. Dolayısıyla bu süreci bütünlüklü ele almakta fayda var.
DEVLETİN BAKIM YÜKÜNÜ AZALTIP KADINA YIKAN MODEL
Kadınlara dönecek olursak, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapıldı aile yılına dair. Çocuk doğuran kadınlara birtakım teşvikler ve evlenmek isteyen gençler için devletin vereceği bir kredi açıklandı. Bunun yanı sıra bakım sorunu üzerine önümüzdeki günlerde, aile bakanının açıkladığı yeni bir uygulamayla da karşılaşacağız: Komşu annelik modeli. AB ülkelerinde 1980’lerden sonra refah devleti çözülmeye başladığında devletin üzerindeki bakım yükünün azaltılması yollarından biri olarak bu görevin mahallelerdeki kadınlara yüklendiği bir model. Yani yakın mesafede oturanlar arasında bir kadın komşu anne olacak. Kendi işini kurmuş gibi 4-5 çocuğa bakacak. Devlet de burada bakılan çocuklar için teşvik verecek. Böyle bir sistem getirilmesi planlanıyor. Bunun pek çok sakıncası olduğunu düşünüyorum ama önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bir yandan kadınlar bakım yükünü üstlensin isteniyor, bir yandan kurumsal çözümler yerine böyle denetlenmesi zor olan bir sistem getirilmek isteniyor. Bir diğer yandan da kadınlar istihdama özendiriliyor. Bunlar çelişkili gibi gelebilir ama aslında değil. Temel olarak istenen şey, bir taraftan bakım yükü devam etsin; bir taraftan da kadınlar istihdama geçici olarak, kısmi sürelerle katılsın. Bunun kadınlar için çok olumsuz sonuçları var. Şimdi “esnek güvence” getireceklerini söylüyorlar. Ama “esnek güvence”, güvence değildir. Yarı zamanlı çalışmak, yarı ücret almak, bazı zamanlarda sigortasız kalmak, belli dönemlerde işsiz kalmak demek. Dolayısıyla yaşlılıkta daha düşük emekli maaşı almak ya da hiç almamak demek.
Kısacası esneklik uygulamaları işverenin ihtiyacı olduğu kadar, ihtiyacı olduğu zaman işçilerin çalışması anlamına geliyor. Bununla birlikte çalışmaya hazır işsizlerden ve yarı işsizlerden bir yedek işçi havuzu oluşuyor. Bu durum, kadın erkek fark etmeksizin tam zamanlı çalışan işçilerin daha yüksek ücret ve iyi çalışma koşullarına sahip olma taleplerini de baskılamak için kullanılıyor. Dolayısıyla esnek çalışma biçimleri kadınları daha çok etkiliyor ama bunu, bütün işçi sınıfı için bir tehdit olarak görmek gerekiyor.
ESNEK ÇALIŞMA AKP İLE YASALAŞTI
Esnek çalışma, gündemimize yeni giren bir kavram değil. Özellikle kadınlar açısından “aile ve iş yaşamı uyumu” gerekçe gösterilerek yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ifade ettiniz. Peki, geçmişte esnek çalışmaya dair özellikle “aile ve iş yaşamı uyumu” çerçevesinde devlet nasıl politikalar geliştirdi?
Esnek çalışma biçimleri 1990larda yaygınlaşmaya başladı. Ama o süreç açısından esnek çalışma biçimleri yasa dışı bir biçimde işletiliyordu. AKP ile birlikte fiilen uygulanan ancak yasa dışı olan esnek çalışma, taşeron gibi uygulamalar yasal hale getirildi. Özellikle 2003 yılı esnek çalışma biçimlerinin yasal hale gelmesi açısından önemli bir dönüm noktası.
AB ülkelerinde ve Türkiye’de de 2000’li yılların başından itibaren aile ve iş yaşantısının uyumlaştırılması üzerinden bir söylem var. Türkiye’de kadının, sadece ailenin bir parçası olarak değerlendirilmesi; ataerkil toplumsal yapıya dayalı iş bölümünde kadınların öncelikli işinin bakım ve ev işleri olduğu vurgusu daha baskındır. Ama zaman içinde şöyle bir değişiklik oldu: Kadının evdeki rolüne daha çok vurgu yapılmakla birlikte ucuz iş gücüne ihtiyaçtan dolayı kadın istihdamı da özendirilmeye başlandı Ama nasıl istihdamı? Esnek ve “Evdeki sorumluklarını aksatmadan”. Son 10 yılda öne çıkan, “Aile ve iş yaşamının uyumlaştırılması” demek bu zaten. Avrupa Birliği ülkelerinde de böyle.
ASGARİ ÜCRETİN DÜŞÜKLÜĞÜ TÜM ÜCRETLERİ ETKİLİYOR
Asgari ücrete yönelik tartışmalar sürerken bir yandan da güvenceli, sendikalı görünen iş yerlerinden toplu işten atmalar gerçekleşmeye başladı. İşten atmalar ister istemez kadınlar açısından bir endişe de yarattı. İşten atmaların etkisinin ücret ve güvenceli iş mücadelesi açısından nereye oturduğunu düşünüyorsunuz?
Asgari ücret, asgari ücretin üzerinde ücret alan, sendikalı işçileri de etkiliyor. Örgütsüz olan iş yerlerinde özellikle hizmet sektöründe, finansta ve bankacılıkta bireysel sözleşmeler yapılıyor. Buradaki zam oranlarını belirlerken de işverenin gözü, asgari ücrete yapılan zam oranında oluyor. Örgütlü iş yerlerinde de benzer bir durum var. Örgütlü iş yerlerinde de toplu pazarlıklarda asgari ücrete yapılan zamma göre bir rakam söylüyor işveren. Peki burada işverenin amacı ne? “Asgari ücrete bile bu kadar zam yapıldı. Ekonomi kötü. Biz bu kadardan fazlasını veremeyiz, verirsek işten çıkartmak zorunda kalırız” deniyor işçilere. Aslında işçileri düşük bir zamma ikna etmeye çabalıyorlar.
Geçen sene bireysel sözleşmelerde asgari ücret artış oranı kadar bir zam verildi ama örgütlü iş yerlerinde daha fazla kazanım elde edildi. Bugün de böyle oluyor. Şu anda Birleşik Metal-İş’in sözleşme dönemi, önemli ölçüde iyi toplu sözleşmeler imzalandı.
İşten atmalara gelecek olursak, işverenlerin en büyük korkusu işçilerin bir araya gelmesi. Polonez işçilerini düşünelim. Onlar bir kazanım elde etti ancak aylarca direndiler, mücadele ettiler. İşten çıkartılmalarının sebebi örgütlenmek istemeleriydi. İşverenlerin asıl amacı işçilerin örgütlenmelerini engellemek. Çünkü işçiler örgütlenirlerse, mücadele ederlerse yüksek ücret artışlarıyla iyi toplu sözleşmeler imzalayabilirler.
YAPILMASI GEREKEN TÜM ENGELLERE KARŞI ÖRGÜTLENMEK
Sendikalara düşen görev ve sorumluluklar ne olmalı?
Asgari ücret bir komisyonla belirleniyor gibi görünüyor ama nihayetinde asgari ücret işverenler ve devlet tarafından belirleniyor. Türk-İş bile asgari ücret görüşmelerinin son toplantısına katılmadı. İşçi sendikaları sadece asgari ücret toplantısına katılarak bu sorunu çözemezler. Daha geniş bir çalışma yürütmek gerekiyor. Örneğin sendikalarla yıllık toplantılar alınması, yıl boyunca asgari ücrete dair bir çalışma yürütülmesi gerekiyor. Aksi takdirde asgari ücreti işveren tek taraflı belirliyor.
Şunu hatırlatmak isterim: Cumhurbaşkanı asgari ücrete dair, “Belirlediğimiz ücret en düşük ücret, bunun üzerinde vermek isteyen varsa versin” dedi. Aslında doğru söylüyor. Ama asgari ücretin ortalama bir ücret şeklinde kalabilmesi için de engeller çıkartılıyor. Daha yüksek ücret almak için grev kararı alındığında grevi yasaklarsan, sendikalaşan işçilerin işten atılmasına karşı hiçbir şey yapmazsan asgari ücret, nasıl asgari bir düzeyde kalacak? Sendikaların da asıl yapması gereken tüm bu engellere rağmen örgütlenmek. Burada mesele asgari ücret değil, bunun ötesinde daha yüksek ücretler için örgütlenmek gerekiyor. Örgütlü işçilerin; sendikaları, konfederasyonları mücadele etmeye zorlaması önemli bir şey.
KADIN İŞÇİLERİN TALEPLERİ TÜM SINIFIN TALEBİ
Kadınlar açısından ise sendikalar kadınların taleplerini kendi ajandalarına almak zorundalar. Örneğin kreş hakkı; 150’den fazla kadın işçi çalıştıran yerlerde kreş açılması gerekiyor ancak işverenler çoğunlukla bunu uygulamıyor. Sendikalar bütün toplu sözleşmelere, pazarlık süreçlerine kreş talebini dahil etmek zorunda. Kadınların bakım yükünün azaltılması kadınların talebi ama bu bütün işçi sınıfını ilgilendiren bir mesele. Eğer bir yerlerde, güvencesiz, düşük ücretlerle çalışmaya hazır bir rezerv havuz varsa siz var olduğunu düşündüğünüz güvencenizden emin olamazsınız. İşveren “Sen daha fazla ücret istiyorsun ama senin bugün aldığın ücretin altında çalışacak göçmenler, kadınlar, gençler var” der. Bu yüzden kadınların talepleri sadece kadınlara ait gibi görünebilir ama bunların tüm işçi sınıfının talepleri haline gelmesi gerekiyor, bunu yapacak olanlar sendikalar aslında.
Son yıllarda bütün direnişlerde kadın işçiler hep en önde. Daha fazla kadın, sendikaların içinde daha etkin olmalı. Kadınların talepleri daha coşkuyla dile getirilmeli, genel talepler içinde yer almalı. Kadınların ihtiyaçlarını gözeterek onlara yönelik taleplerde bulunmak ve eşitsiz, ayrımcı durumları ortadan kaldırmaya yönelik çalışma yürütmek sendikaların görevi olmalı. Bu noktada sendikal eğitimlerde toplumsal cinsiyet konusunu işlemek önemli. Bu eğitimlerin yalnızca kadınlara değil, tüm üyelere verilmesi gerekir. Yani işçi sınıfının kendi arasında ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara karşı işçi sınıfının bir araya gelmesini sağlayacak eğitimlerin verilmesi gerekiyor. Ama en nihayetinde işçi sınıfını kendi içinde bölen, yedek bir sanayi ordusu yaratan sermayenin karşısında yapılabilecek en önemli şey birlik olmak.
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Şehir hastanesindeki işçi kadınlar tartışıyor: Bir...
Etlik Şehir Hastanesi'ndeki kadın işçiler, açıklanan asgari ücreti geçim için yetersiz buluyor.
‘Asgari ücreti duyunca iyi ki sendikalaştık dedik’
Günlerdir grevde olan Temel Conta işçisi kadınların gündeminde asgari ücret var. Belirlenen ücreti d...
Yeni asgari ücret makus bir talih mi?
'Bize reva görülen ücretlere karşı net tavır almadıkça, beraber olmadıkça, mücadeleyle bu düzene dur...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.