Tekstil işçilerinin kimliği delik deşik elleri | ‘Normalleşen’ iş kazaları #3
Tekstil atölyelerinden kadın işçiler, parmaklarını kaybetmelerine, ellerini eskisi gibi kullanamamalarına sebep olacak; bir yandan da iş için göze alınmış olan iş kazalarını anlatıyorlar...

Gün ışığı görmeden, havasız, boğuk, rutubetli bodrum katında saatlerce aynı işi tekrar etmek bir yana yanındakine iş yetiştirme derdi tekstil işçilerini amansız bir döngüye sokuyor. Tekstil sektöründe çalışan işçilerin önemli bir bölümünü kadın işçiler oluşturuyor. Çalışma koşulları nedeniyle kronikleşen meslek hastalıkları yüzünden kadın işçiler hayatlarının geri kalanını belirli fiziksel fonksiyonları yerine getiremeden sürdürüyorlar. Gözlerin görmesinin azalması, el titremesi, odaklanma problemi gibi çalışırken edindikleri birçok fiziksel problem işçilere iş kazası olarak geri dönüyor.

Tekstil sektöründe en çok değinilmeyen meselelerinden biri de iş kazaları. Tekstilde yaşanan iş kazaları “ufak tefek” olarak nitelendiriliyor ama işçilerin yaşadıklarını gözlemleyince kazaların boyutları hiç de ufak tefek değil.

İstanbul’un İkitelli mahallesi tekstil atölyelerinin en yoğun olduğu mahallelerden biri. İrili ufaklı atölyelerin yer aldığı mahallede, bodrum katında bulunan atölyelere iniyoruz. Görüştüğümüz kadın işçiler çocuk yaşlarından beri tekstilde çalışıyorlar.

ELE İĞNE GİRMESİ EN YAYGIN KAZA

Nilgün 38 yaşında ve 12 yaşından bu yana tekstilde çalışıyor. Çok uzun saatler makine başında hareket etmeden çalışıyor. Yıllardır farklı atölyelerde aynı işi yapan Nilgün, sürekli iş yetiştirmeye çalıştığı için yorgunluktan odaklanmakta zorlanıyor. Acele etmek zorunda kalmak, sürekli önündeki dikiş makinesinin iğnesine bakıp gözlerin yorulması en sık yaşanan kazalardan birinin makineye el kaptırmak ve ellerine iğne girmesi olmasına sebep oluyor. “Bazen 11-12 saate varan uzun saatler makineyle çalıştıktan sonra eve gidip yemekle, temizlikle, çocuk derdiyle uğraşıyoruz dolayısıyla yorgunluktan odaklanma problemi yaşamamız kaçınılmaz” diye açıklıyor Nilgün yaşadıkları dikkat dağınıklığının sebebini.

“Bu kazalar çok olağan bir şey gibi algılanıyor. Sanki bu iş kazası değil de zaten mesleğimizin gereği yaşadığımız bir şey. İğnenin ele girmesi birçok zaman artık elini aynı şekilde kullanmaman demek ama biz bunu defalarca yaşıyoruz.”

İğnenin parmağa girmesinin işçileri nasıl etkilediği genelde iğnenin kalınlığına göre ve yaranın derinliğine göre değişiyor. Bazen birkaç günlük dinlenme işçinin çalışmaya devam etmesine yetiyorken bazen parmakta defalarca ameliyat gerektirecek yaralar oluşuyor. Ama işçiler yaranın ameliyatsız iyileşebilir durumda olduğunu düşünüyorsa çalışmaya devam etmekten yana oluyorlar.

‘OVERLOKTA ETİNİ KAPTIRIRSIN, KESİMHANEDE PARMAĞIN KOPAR’

Simli pembe pantolon modelini dikerek harıl harıl çalışıyorlar atölyede. O yüzden Fatma’yla konuşmak için 15 dakikalık çay molasını beklemek zorundayız. Fatma 29 yıldır tekstilde çalışıyor ve 11 yaşında çalışmaya başlamış. Fatma hem büyük tekstil fabrikasında hem tekstil atölyesinde çalışmış bir işçi. Büyük fabrikalarda işçilerin iş kazasına uğramasının daha olağan olduğuna dair bir gözlemi var. Fatma, büyük fabrikada kesimhane bölümünde işçilerin parmaklarının kesilmesi ve parmaklarını kaybetme tehlikesi yaşandığını “Overlokta çalışırken de bıçağa elini kaptırabiliyorsun ancak kesimhanedeki kaptırmak parmaklarının kopması demek” diye anlatıyor. Fabrikalarda kesimhane ürünlerin kesilip baskıya, nakışa veya dikime hazırlandığı birimler ve dolayısıyla işçiler kesici aletlerle çalışıyorlar. Kesimhanede çalışan birçok işçinin başına bu geliyor ve bu, işçi için bir daha çalışmasının neredeyse imkansız olduğu anlamına geliyor.

‘EVDE ÇOCUĞU KORUMAK İÇİN KESKİN ALETLERİ TOPLARIZ, TEKSTİLDE MAKASLA ÇALIŞIYORLAR’

Tekstil atölyeleri, görüştüğümüz kadın içiler gibi çocukların çok küçük yaştan itibaren çalıştığı bir sektör. Çocuklar “ortada” ve işlerin dikilmesi üzere dağıtarak veya temizleme bölümünde çalışıyorlar. Çocuklar keskin kumaş makasları ile çalışıyorlar ve bir iki sene içerisinde makine başında çalışır duruma geliyorlar. “O dönem hem çocuksun ve hem iş bilmiyorsun dolayısıyla iş kazasına maruz kalman çok olağan oluyor ama yine bunu da tecrübesizliğe bağlayarak ifade ediyorlar” diye duyuyoruz konuştuğumuz işçilerden.

“Tekstilde gördüğüm en korkunç iş kazası atölyede küçük bir alanda çalışırken bir küçük çocuk işçinin diğer çocuk işçinin gözüne makas batırması ve o olay sonucu çocuk işçinin gözünü kaybetmesiydi. Defalarca ameliyat oldu ancak gözü geri gelmedi. O yaşlarda çocuklar makasa, bıçağa dokunmasın diye evden toplarız ama o makas bir çocuğun çalıştığı araca dönüşmüş durumda” diye anlatıyor Fatma.

PATRON MAKİNENİN KORUYUCUSUNU ÇIKARIYOR

Tekstilde özellikle küçük atölyelerde patronlar sigortasız işçi çalıştırdıkları için yaşanan iş kazalarının ücretini karşılıyor çünkü sigortasız işçi çalıştırdığının üstünü örtmek istiyor ama örneğin göçmen kadınların yaşadığı iş kazalarında benzer bir korku genelde yaşanmıyor. Göçmen kadınlar genelde çalışma izni olmadan, sigortasız çalıştıkları için olası bir iş kazasında tedavi ücretleri bile karşılanmıyor.

Başka bir atölyede çalışan Sevda da 12 yaşında işe başlamış ve 22 senedir tekstilde çalışıyor. Sevda da büyük küçük işletmeleri deneyimlemiş bir işçi. Uzun saatler aynı yere odaklanmak ve iş yetiştirme dersi ve stresiyle odak kaybı yaşamak kazaları artırıyor. İş yetiştirme stresinin ise sebebi patronların kâr hırsı olduğunu Sevda şu örnekle görünür kılıyor: “Patronlar makine korumalığını işi daha iyi görebilmemiz ve daha hızlı çalışabilmemiz için çıkarıyorlar. Sonra o iğne fırlayıp göze gelebiliyor ve gözünü kaybedebiliyorsun. Ben böyle gözünü kaybeden veya gözü hasar gören işçilere şahit oldum maalesef.”

KOTTA, DERİDE RİSK ARTIYOR
Sohbetimizin minvali testilin başka alanlarına da yöneliyor. Kot üretiminde çalışan veya deride çalışan işçilerin yaşayabileceği kazaları konuşuyoruz.
“Kot taşlamada kimyasalla çalışmak çeşitli tehlikeli hastalıkları barındırıyor ancak iş kazası olarak belirtmem gerekirse kotta makinelerin daha ağır ve büyük olması nedeniyle zımbalama kısmında zımbanın parmağını delmesi veya makinede çalışınca iğnenin eline girmesi muhtemel ama kot iğnesi çok daha büyük olduğu için parmak kaybı daha olası” diye anlatıyor Sevda. Konuştuğumuzda deride de benzer riskler söz konusu olduğunu anlıyoruz.
NE OLMALI?

“Bunlar nasıl düzelir?” sorusuna verilen cevap ise çoğunlukla ortaklaşıyor. Çalışma saatlerinin azalması, daha konforlu çalışma koşullarının yaratılması, çalışılan makinelerin düzenli bakımının yapılması, hırs ve kâr uğruna makinelerin korumalıklarının çıkarılmaması, hatta kazaları önlemek için bu korumalıkların artırılması, aydınlatma sistemlerinin iyileştirilmesi, çalışmak için yeterli ışığın sağlanması gibi önlemler ile iş kazalarının önüne geçilmesi muhtemel.

Tekstilde de birçok iş kolu gibi patronların hırsı ve ihmalleri yüzünden iş kazaları yaşanıyor. Bu görüşmeler sırasında işçilerin kabullendikleri bir risk, iş için göze alınabilir olarak gördükleri iş kazaları hiç de o kadar ufak tefek değil. Normalleştirilmeye çalışılan “Bu meslekte de bunlar yaşanıyor” cümlesini derinlemesine tartışmak için dosyamızı takip etmeye devam edin…

Dosyanın tamamına ulaşmak için TIKLAYINIZ

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Her metal işçisinin vücudunda morluklar ve kesikle...

Metal iş kolundan fabrikalarda işçilerin 'çalışmasına engel olmayan' ve en sık yaşadıkları iş kazası...

İş kazasını bildirsen dert bildirmesen dert | ‘Nor...

İş güvenliği önlemleri işverenlerin 'başının ağrımaması' için uygulanınca, bildirilen iş kazalarına...

Tekstil işçisi Oya günde 12 saat makine pedalına b...

Tekstil işçilerinin şikayetlerinin başında bel, boyun ve bacak ağrıları geliyor. Uzun saatler oturar...