Kamu kadın sağlığına kayıtsız: SGK kadın sağlığında birçok ilacı karşılamıyor
Kadın sağlığına yönelik birçok ilaç ve aşı kamu tarafından ücretsiz sağlanmazken, üreme ve cinsel sağlık hizmetlerine erişim de alarm veriyor.

Kadın sağlığında ve istenmeyen gebeliklerde kullanılan birçok ilaç Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmıyor. Bu ilaçların başında rahim ağzı kanserini önleyen HPV aşısı, kadınların hem gebe kalmak hem de gebeliği önlemek için kullandığı kadın doğum hapları geliyor. SGK tarafından karşılanmayan bu ilaçların fiyatı döviz kuru nedeniyle her geçen gün artıyor. Doğum kontrol ilaçlarının fiyatları 2021’de 50-60 lira iken bu yıl 93-140 lira arasında değişiyor.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Sağlığı Kadın Hekimliği Kolunda Aile Planlaması çalışmalarında yer alan Dr. Neşe Yılmaz, kadın sağlığında kullanılan birçok ilacın SGK tarafından karşılanmadığını belirterek “Bu, kadına yönelik sağlık hakkının ihlalidir” dedi.

‘KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİNİ KAMU KARŞILAMIYOR’

Son dört yıldır aile planlamasında kullanılan prepatlarla ilgili sorun yaşandığını dile getiren Dr. Neşe Yılmaz, “Araya pandemi girdi ve bu dönemde planlamalarda aksaklık oldu ama artık devlet eliyle bir alım yapılmadığını görüyoruz” dedi. Sağlıkçıların uzun zamandır hormonal prepatların ve kondomları temin edemediğine dikkati çeken Yılmaz, “Bu ilaçlar istenmeyen gebelikleri önlemek, anne çocuk sağlığını korumak için önemli. Birinci basamak sağlık hizmetleri için en temel koruyucu sağlık hizmetlerinden birinin kamu tarafından karşılanmıyor olması kadına yönelik bir sağlık ihmalini ortaya çıkardı” diye konuştu.

‘AŞIYLA ÖNLENEBİLİR BİR KANSER’

Yılmaz, tüm bunların yanı sıra HPV aşısının da devlet tarafından temin edilmediğini belirterek, “Bir virüs var. Yüzde 99 kanser nedeni. Ne mutlu ki bu virüsü ortadan kaldırarak bu kanseri engelleyecek bir aşı var. Aşısı bulunmuş bir kanserin aşılanmaması günümüzde kabul edilebilir değil. HPV aşısının çocukluk aşı programına alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı. HPV virüsüyle oluşan rahim ağzı kanseri verilerine ulaşmakta da güçlük çektiklerini belirten Yılmaz, “Ülkede tarama programı var ama 30-65 yaş aralığını kapsıyor. Yani nüfusun ne kadarını kapsadığını bilmiyoruz. Çocukluk yaş grubundan aşılanmaya başlamalıyız, bunu ancak devletler yapabilir. Maddi duruma bakılmamalı, HPV aşısı ulusal aşılanma programına alınmalı” dedi.

‘AİLE PLANLAMASI HİZMETİ ÜCRETSİZ OLMALI’

Yaşananların sağlıkta dönüşümün bir sonucu olduğunu ve daha önce aile planlaması hizmetlerinin sağlık ocakları tarafından ücretsiz karşılandığını hatırlatan Yılmaz “Sağlık çalışanları istenmeyen gebelik yaşayan kadınların acılarına şahit oluyor. Ülkede kamu kurumlarında kürtaja ulaşmak mümkün değil. Bu, kadınların sağlığını bozan durumlar ve anne bebek ölümleri olarak karşımıza çıkıyor ama bu verilere de ulaşamıyoruz. Çok kötü yansıdığını tahmin ediyoruz ama bilemiyoruz. Aile planlaması hizmetleri kamu tarafından ücretsiz olarak verilmesi bizim hakkımız ve sorumluluğu devlettedir. Devletin bu hizmeti ücretsiz olarak herkese sağlaması gerekir. Toplumdaki herkesin bu talepleri yükseltmesi gerekiyor” diye konuştu.

‘ÜREME SAĞLIĞI HİZMETİNE ERİŞİM ALARM VERİYOR’
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), kadın ve çocuk sağlığı açısından önemli olan doğurganlığın düzenlenmesi hizmetlerinde son yıllarda kamu sağlık kurumlarında hizmetin sunumu ve malzeme temininde sıkıntılar yaşandığına dikkat çekti. Açıklamada, pandemide bu hizmetlerin tamamen durduğuna işaret edilerek “Ülkemizde cinsel sağlık/üreme sağlığı (CSÜS) hizmetleri birinci basamak sağlık kurumlarında kondom ve hap dağıtımıyla sınırlanmış, malzeme temininde sorunlar yaşanmaktadır. Rahim İçi Araç (RİA) uygulamasının neredeyse ortadan kalktığını göstermektedir” denildi.  Karşılanmayan aile planlaması gereksiniminin alarm verdiğine vurgu yapılan açıklamada, “Ülkemizde her on evli kadından birinin karşılanmamış aile planlaması gereksinimi vardır. Yani her on kadından biri gebelikten korunmak istediği halde doğurganlığın düzenlenmesi ile ilgili hizmetlere ulaşamamaktadır. Bu durum 2013-2018 yılları arasında yaklaşık iki kat artmış ve yüzde 12’ye ulaşmıştır. 1998 yıllarındaki yüzde 14’e, yani 20 yıl öncesine dönmüştür” ifadelerine yer verilerek doğurganlığın düzenlenmesi hizmetlerine ulaşmanın kadınların temel hakkı olduğuna dikkat çekildi.
MODERN YÖNTEM KULLANIMI ORANI DÜŞTÜ

Kamu tarafından sağlık hizmeti karşılanmayınca gebelikten korunmada modern yöntem kullanım oranı düştü. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları (TNSA) verilerine göre 2008’de modern yöntem kullananların yüzde 61’i kullandıkları yöntemi kamu sektöründen, yüzde 35’i özel sektörden ve kalan yüzde 4’ü ise diğer kaynaklardan temin ederken, 2013’te yüzde 56’sı kullandıkları yöntemi kamu sektöründen, yüzde 37’si özel sektörden ve kalan yüzde 7’si ise diğer kaynaklardan temin etmiş. 2018’de ise kamu sektöründen yöntem temini yüzde 52’ye düştü. 2003-2018 dönemi TNSA sonuçlarına göre yüksek etkili doğum kontrol yöntemi RİA (spiral) kullanımı yüzde 20,2’den yüzde 13,7’ye düştü.

Kaynak: MA

Fotoğraf: Unsplash

İlgili haberler
Fransa: Genç kadınlara ücretsiz doğum kontrol hapı

Fransa’da 25 yaşın altındaki kadınlar için hormonal korunma maliyetinin sağlık sigortası tarafından...

Doğum sonrası ücretsiz izin hakkı ileri bir tarihe...

Analık izni sona eren kadın işçi, isterse, analık izninin sona erdiği tarihten itibaren 6 aya kadar...

Israrlı takip hepimizin derdi!

Geçtiğimiz hafta Aleyna Tilki, Ceylan Ertem, Serenay Sarıkaya, Ezgi Mola tacize ve ısrarlı takibe uğ...