BÜKAK: Haklıyız, mücadelemiz sürecek
Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü: İlerleyen süreçte BÜ kulüplerinin karşı karşıya kalacaklarından endişe duyuyoruz. Ancak, tüm baskılara rağmen mücadelemiz devam edecek.

Farklı üniversitelerden Kadın Çalışmaları ve LGBTİ Topluluklarının üniversite öğrencileri için önemine dikkat çeken tartışmaları yürüttüğü dosyamızın bu bölümünde Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü var. Cumhurbaşkanlığı kararıyla bir buçuk ay önce Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanan Melih Bulu’ya karşı başlayan protestoların ardından asılsız iddialarla Kadın Araştırmaları ve LGBTİ+ kulüplerinin ortak kullandığı odanın kapısına kilit vuruldu. BÜLGBTİ+ Kulübü kapatıldı.

Üniversitelerinde yaptıkları çalışmalara, topluluğun varlığının öğrencilerin yaşamına etkisine ve protestoların odağı olan kayyum Rektör Melih Bulu’nun kulüplerine yönelik müdahalesine dair sorularımızı yanıtlayan BÜKAK, protestolar açısından haklı olduklarını söylerken, ilerleyen süreçte kulüpler açısından nelerle karşılaşacakları açısından endişe duyuyor. Tüm baskılara rağmen mücadeleye devam edeceklerini söyleyen BÜKAK aynı zamanda bir dayanışma çağrısı da yapıyor.

Üniversitede Kadın Araştırmaları Kulübünün varlığı öğrenciler açısından neleri değiştiriyor? Nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Okullarda kulüplerin varlığını oldukça önemsiyoruz. Liseden yeni gelmiş bir öğrencinin sosyalleştiği, dersler dışında ilgi alanına göre kendini yetiştirebildiği ve kolektif hareket etmeyi öğrendiği alanlar kulüpler. En azından bizim okulumuzda bu şekilde gözlemliyorum. BÜKAK özelinde de öğrencilerin toplumsal cinsiyet çalışmalarıyla, feminizmle tanıştığı bir alan olduğunu söyleyebiliriz. Çalışmalarımızdan biraz bahsettiğimde daha net anlaşılacaktır kurduğumuz ortam. İlk dönem kulübümüzün yeni üyeleriyle birlikte Temel Feminizm Okumaları yapıyoruz. Bu okumalar, toplumsal cinsiyet ilişkilerini eğitim, çalışma yaşamı, aile, sanat gibi farklı alanlar üzerinden analiz edebilmemize olanak sağlıyor ve kendi deneyimlerimizi paylaştığımız güvenli bir alan oluşuyor. Çalışmalarımızı kurma şeklimizden dolayı tartışmayı yaptığımız insanlarla bir nevi bilinç yükseltme grupları kurduğumuz söylenebilir. Sonrasında bu okumalardan ve elbette sohbetlerimizden edindiğimiz feminist bakış açısıyla ikinci dönem çalışmamızı kurguluyoruz. İkinci dönem belli bir tema etrafında yoğunlaşarak ya da ilk dönem tartışamadığımız birçok temaya odaklanarak bir dosya çalışması yapıyoruz. Ülke gündeminden, feminist hareketin gündeminden, kulüp üyelerinin ihtiyaçlarından hareketle belirlediğimiz tema etrafında bir okuma programı oluşturuyoruz ya da bir kitap belirliyoruz ve tıpkı Temel Feminizm Okumaları gibi her hafta bir araya gelerek tartışıyoruz. Yaptığımız okuma-tartışma çalışmalarından hareketle yazılar kaleme alıyoruz, çeviriler, söyleşiler yapıyoruz ve bu materyalleri yılda iki kere -25 Kasım ve 8 Mart haftalarına denk gelecek şekilde- BÜ’de Kadın Gündemi adlı bültenimizde basıyoruz. Ayrıca sene boyunca tartışmalarımızı yansıtan veya kamu ile paylaşmak istediğimiz/açmak istediğimiz tartışmalara değinen etkinlikler yapıyoruz. 25 Kasım ve 8 Mart haftalarında yoğunlaşıyor ve çeşitleniyor etkinliklerimiz. Tiyatro, belgesel, film gösterimleri, paneller, edebiyat söyleşileri, sergiler, konserler, yürüyüşler…

'BÜTÇE KISITLAMALARI ÇALIŞMALARIMIZI ZORLAŞTIRIYOR'

Çalışmalarınızı yürütürken ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz? Bu engelleri nasıl aşmaya çalışıyorsunuz ya da bu engeller nasıl aşılır?

Çalışmalarımızı yürütürken şimdiye kadar BÜKAK olarak büyük bir engelle karşılaştığımızı söyleyemem. Aklıma bütün kulüplerin karşılaştığı birkaç problem geldi. Uzun yıllardır istediğimiz sayıda afiş ya da bülten bastırmak mümkün olmuyor, sayılar benim okula ilk girdiğim seneden bu yana çok düştü. Bütçe kısıtlamaları çalışmalarımızı zorlaştıran meselelerden biriydi sanırım ama bunun yanında toplumsal cinsiyet çalışması yapan bir kulüp olarak kendimize uyguladığımız sansürden bahsetmek mümkün. Yazdığımız yazılarda, yaptığımız etkinliklerin tanıtımlarında vs. çok dikkatli bir dil kullanmaya çalışıyoruz. Kulübün sürekliliğini sağlamak için bunu yapmamız gerekip gerekmediği aramızda sürekli bir tartışma konusu. Her sene 25 Kasım’da mahallede ve kampüste, 8 Mart’ta kampüslerde yaptığımız yürüyüşlerin rotası polis tarafından değiştirildi, mahallede yürüyüş yapmamız engellendi.

BÜLGBTİ+ da okulumuzda toplumsal cinsiyet çalışması yürüten bir kulüp. BÜLGBTİ+ şimdiye dek birçok nefret söyleminin hedefi haline geldi maalesef. Her sene yapılan Onur Yürüyüşü uzun yıllardır Güney Kampüs içine sıkıştırılmış durumda, yine emniyet baskı uyguluyor bu konuda. Slogan listesi vs. isteniyor. Etkinlik afişleri her sene yırtılıyor ve kimin yaptığı tespit edilemiyor. Şu an içinde bulunduğumuz durum daha da endişe verici elbette ama yine de ne olacağını öngörmek çok zor. Karşımıza çıkan en güncel problem kulüp odamıza erişemememiz. Belki medyadan takip edebilmişsinizdir. BÜLGBTİ+ Çalışmaları Kulübüne şu an düzenleyicisi olmadığı bir sergiden dolayı soruşturma açıldı, ortak kullandığımız odamıza polis baskını yapıldı, kilit değiştirildi. Bu yapılırken ne BÜKAK’a ne de BÜLGBTİ+’ya haber verildi. Bu yüzden odamıza erişemiyoruz, bültenlerimiz odada ama alıp kampüste dağıtamıyoruz.

Tüm bunların yanında engelleri aşmaya çalışıyoruz elbette. Örneğin kampüsler arası slogan atmamıza izin verilmeyen yürüyüşlerde sessiz danslar ederek, çok yavaş yürüyerek ya da okulun kapısına geldiğimizde bir içeri girip slogan atarak bir dışarı çıkıp susarak bu baskıya karşı durduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Ya da son süreçte BÜLGBTİ+’nın faaliyetlerine devam edebilmesi için idari zeminin oluşturulması talebiyle dilekçe verdik. Mücadelemiz sürüyor yani.

Üniversitenizde Cinsel Tacizi Önleme Birimi var mı? Varsa siz bu birimin bir parçası mısınız? Bir parçası iseniz süreç nasıl ilerliyor? Yoksa buna yönelik bir çalışmanız var mı?

Üniversitemizde Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu (CİTÖK) var. Aynı zamanda bir ofisi de mevcut. CİTÖK, BÜKAK’ın çabalarıyla kurulmuş bir komisyon. 2012 yılında kuruluyor ama arkasında 6 senelik bir hazırlık süreci mevcut. 2006 yılında BÜKAK Üniversiteli Kadın Forumu’nu düzenliyor. Birçok üniversiteden kadınlar foruma gelerek deneyimlerini paylaşıyor ve en ortaklaşılan sorunun cinsel taciz olduğu ortaya çıkıyor. Bunun üzerine BÜKAK’ta bir çalışma grubu kuruluyor ve cinsel taciz üzerine akademik okumalar yapılıyor, yurt dışı örnekleri inceleniyor, kampüste üniversitenin tüm bileşenlerine açık forumlar düzenleniyor. Tüm bu mücadelenin sonucunda 2012 yılında feminist akademisyenlerin de desteğiyle CİTÖK kuruluyor. 2016 yılında ise CİTÖK Ofisi açıldı ve düzenli çalışan bir koordinatörü var artık CİTÖK’ün. BÜKAK da bir üyesi bu komisyonun. Farkındalık çalışmaları tüm komisyon tarafından düzenleniyor. Vakalarla ilgilenen sadece tek bir kişi var, o da CİTÖK koordinatörü. Komisyonun vakalar dışında ele aldığı konular komisyonun tüm üyeleriyle birlikte tartışılıyor. Bu anlattıklarım çok önemli kazanımlar ama şu anki süreç endişe verici daha önce de söylediğim gibi. Örneğin CİTÖK’ün bir üyesi olan Öğrenci İşleri Dekanı istifa etti ve bundan sonraki süreçte ne olacağını, komisyonun, kulüplerin, Öğrenci İşleri Dekanlığının çalışmalarına nasıl bir zeminde devam edeceğini bilmek çok güç.

KULÜPLER ARASINDA DAYANIŞMANIN GÜÇLENDİĞİ BİR KURUL: KAK

Kendi üniversitenizdeki diğer kulüp ve topluluklar ile ilişkiniz nasıl? Diğer üniversitelerdeki topluluklar/kulüpler ile ortak çalışmalar yapıyor musunuz ya da bu yönde planlarınız var mı?

Okulumuzda tüm kulüplerin buluştuğu ve etkinlikleri, gündemi, kulüpleri ve öğrencileri ilgilendiren her meseleyi tartıştığı bir platform var: Kulüpler Arası Kurul (KAK). KAK önemli bir özerklik alanı sağlıyor kulüplere. Demokratik bir tartışma platformu olarak düşünebilirsiniz. Birtakım itirazların yapıldığı, sonra bunların tartışıldığı, birlikte birçok etkinlik fikrinin konuşulduğu, kulüpler arası dayanışmanın güçlendiği bir zemin aslında. Dönem içinde her hafta toplanıyoruz. Hatta son bir aydır haftada üç-dört kere toplandığımız oldu, gündeme göre karar veriyoruz diyelim. Biz de bu platforma kulüpleri ve kulüpteki üyeleri ilgilendirecek toplumsal cinsiyet odaklı tartışmalar götürebiliyoruz. Örneğin İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması gündeme geldiğinde bunun kampüs içindeki ve kulüplerdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, cinsel taciz ve şiddet vakalarını artıracağını öngörmek güç değildi. Bunu KAK’a taşıdık. Oradaki tartışmalarımızdan yola çıkarak bir bildiri yazdık. Bu bildiriye KAK’taki pek çok kulüp imza attı, tanıtımında destekçi oldu. Bunun yanı sıra BÜKAK olarak hem kendi okulumuzdaki diğer kulüplerle hem de diğer üniversitelerdeki kulüp ve topluluklarla iletişim halinde kalmayı oldukça önemsiyoruz. Bir belgesel çekmiştik 2016 yılında: Dünya Yerinden Oynar. Üniversitelerdeki cinsel taciz mücadelelerini konu alan bir belgeseldi ve sayesinde -hem çekim aşamasında hem de gösterimlerde- birçok farklı üniversitedeki topluluk ve kulüplerle tanışma, birlikte etkinlik yapma fırsatımız oldu. Ayrıca birçok topluluk ya da kulüp de iletişim ağları kurmak konusunda adımlar atıyor, onların da çok güzel sonuçlar vereceğini düşünüyorum.


'KULÜPLERİMİZİN KAPISINA KİLİT VURULMASINI KABUL ETMİYORUZ'
Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü kapatıldı, sizin kulübünüzün kulüp odasının kapıları kitlendi. Kulüpler hedef gösterildi. Valilik tarafından operasyon düzenlendi. Bu müdahaleleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
BÜLGBTİ+ ile aynı odayı paylaşıyoruz. İki kulübün de çalışma alanını kısıtlamış oldular. Ancak sonrasında hukuksuz bir biçimde BÜLGBTİ+’nın kapatılması kararı ile karşı karşıya kaldık. Bunlar kabul edilemez elbette. Kulüp odasında yapılan arama da kulüp odasının kilidinin değiştirilmesi de BÜLGBTİ+’nın kapatılması da alenen hukuksuz ve elbette bunların karşısında duracağız. Rektörlüğe ve fakülte dekanlıklarına kulübün kapatılmasıyla ilgili bir dilekçe sunuldu KAK Yürütme Kurulu ve BÜLGBTİ+ tarafından. Sonucunu bekliyoruz, takipçisi olacağız bu meselenin ve bu kararı kabul etmediğimizi her fırsatta yineleyeceğiz. Okulumuzun işleyişine baktığımızda ilgili kurulları -Kulüpler Arası Kurul (KAK), Öğrenci Faaliyetleri Koordinasyon Kurulu (ÖFKK), Öğrenci İşleri Dekanlığı (ÖİD), Üniversite Yönetim Kurulu (ÜYK)- işletmeden tek kişinin alabileceği kararlar değil bunlar ve YÖK mevzuatına göre de rektörün böyle bir yetkisi yok, yetki üniversitelerin oluşturduğu senatolara ait. Dolayısıyla verilmiş bu karar yetki aşımı yapılarak verilmiş bir karar.
Öğrencilerin topluluklarda yan yana gelmiş olmasının rektörlük seçimi yapılması ve demokratik üniversite talebini sahiplenmek açısından nasıl bir etkisi oldu? Ya da oldu mu?
Çok büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Kulüpler üniversite yaşamımızda çok önemli bir yer kaplıyor çünkü. En çok tartışma yaptığımız platformlar aslında kulüpler, birçok kulüp politik bilincimizin oluşmasına/gelişmesine katkı sağlıyor. Ayrıca kulüp pratiklerimiz kolektif hareket etmeyi de gerektiriyor ve eylemlerde çok önemli bir nokta bu. Eylemlerdeki kültürel, sanatsal altyapı büyük oranda Boğaziçi’ndeki kulüp kültüründen besleniyor bana kalırsa.

DAYANIŞMA GÜÇLENDİRİYOR

Kadınların haklarına yönelik saldırılar artıyor, LGBTİ’ler hedefe konuyor. Bu süreçte Kadın Araştırmaları Kulüplerinin, Toplumsal Cinsiyet Topluluklarının, LGBTİ Topluluklarının birlikte mücadele etmesi için ne yapmak gerekiyor, neler yapılabilir?

En temelde birbirimizin taleplerini duymak ve sahiplenmek gerekiyor sanırım. Kendi yaşam alanlarımızda mücadelelerimizi büyütmek, birbirimizle ilişki içinde olarak ortaklıklarımızı, yaşadığımız benzer sorunları görmek ve kendi dinamiklerimizi de göz önünde bulundurarak belki de ortak bir hareket planı inşa etmemiz gerekiyor. Yapılan deneyim paylaşımları, ortak etkinlikler, forumlar çok önemli bence bu noktada.

İçinde bulunduğumuz süreç bir yandan çok zor çünkü birçok arkadaşımız tutuklu, ev hapsinde. Ayrıca devlet yetkilileri tarafından, medya ve sosyal medya tarafından sürekli hedef gösteriliyoruz. Ancak aynı zamanda en çok dayanışmayı hissettiğimiz günler de bu günler. Çok enteresan bir tezatlık ama durum böyle gerçekten. Direnişimize birçok destek geliyor, aynı zamanda öğrenciler arasındaki dayanışma da giderek güçleniyor gibi. Haklı olduğumuzu düşünüyoruz ve bu yüzden de içimiz çok rahat.

Instagram: @bukak.boun
Twitter: @bukak_boun
Facebook: BÜKAK

Fotoğraflar: BÜKAK arşivi

İlgili haberler
Üniversitelerde kadın ve LGBTİ mücadelesinin göste...

Ekmek ve Gül’ün ‘Üniversitelerdeki Kadın ve LGBTİ Toplulukları tartışıyor’ dosyasından çıkan sonuçla...

Üniversitelerdeki Kadın ve LGBTİ Toplulukları tart...

Dosyamızda farklı üniversitelerdeki toplulukların çalışmalarına, öğrencilerinin yaşamındaki etkisine...

LGBTİ ve kadınlara dönük özel saldırıların gösterd...

Kadınların ve LGBTİ'lerin eşitsizliğe uğramadığı, karar süreçlerinde söz sahibi olduğu, şiddete karş...