Ne kadar zordur bir şeyleri saklamak. Hiç açılmamışcasına kapatılan bir sandık gibi... Bir gün içindekilerin meydana saçılacağını ve bir daha toparlanamayacağını bilerek saklamak. Nasıl bir acı verir insana, tarifi imkansız.
Biz kadınlar hayatımız boyunca hep bir şeylere tanık olup sonrasında sustuk. Çünkü birilerinin bilmesi bütün olayı çözüyor gibiydi. Oysa ki susmanın çözmekten çok insanın yüreğini düğümlediğini, hayat boyu acısıyla yaşamanın, ağırlığını taşımanın zorluğunu yüklendik hep.
Kendimizce bize zarar veren insana bağırıp çağırmak, ağzımıza gelen her şeyi söylemek bu meseleyi çözüyor mu yoksa sadece bizi mi rahatlatıyor? Peki, ya sonra? Yaptığı yanına kâr mı kalacak, hukuki olarak bir karşılığı olmayacak mı? Tüm bunlar nereye kadar devam edecek? Ya da biz kadınlar artık susmamayı ne zaman öğreneceğiz? Şiddete, tacize, tecavüze uğradığımızda erkek egemenliğinin bizi zorladığı “Kadın suçludur” düşüncesini ne zaman tersine çevirip hakkımızı aramaya başlayacağız?
Artık saklamayalım, en azından başka insanlara zarar vermesini engellemiş oluruz. Cesaretli olmakta ve yargıya başvurmakta cesur davranmalıyız. Yargı erkekleri her ne kadar iyi hal indirimleri, haksız tahrik indirimleriyle korusa da biz mücadele etmekten vazgeçmemeliyiz.
İlgili haberler
‘İki satırlık adamları musallat etmeyelim ömrümüze...
“İki satırlık adamları ömrümüze musallat etmemek” için satırlarca yazdığımız direnç hikayelerimize v...
Ne yoksulluk, ne sömürü, ne şiddet...
Bugün kadınların kendi hayatları üzerinde her türlü şiddetten azade olarak karar verebilme mücadeles...
Kadın dayanışmasına güvenin
Daha önce birkaç kez Ekmek ve Gül’e yazdı Nazlı kendini bulma hikayesini. Ailesinin tüm baskılara in...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.