Sevgili hazirun,
Bazı para babalarının çekirdek çitler gibi insan “çitlediği” paralel evrenden çıkıp da mutfağa girdiğimizde çitleyecek çekirdeğimiz varsa kendimizi şanslı saymamız gerekiyor. Hamd etmek bizim genetik kodlarımızda olan da bir şey nihayetinde, edemiyorsak da sokak röportajlarında bunu itiraf etmeyelim derim. Çünkü siz yok dediğinizde “nassı yok ulen” diye linç edilmeniz işten bile değil. Hadi paran yok, kredi kartın da mı yok?
Ben bugün size günümüz terminolojisindeki “kredi kartı” uygulamasını başlatan ilk insandan bahsetmek istiyorum. Bu ilk insan lokantada yediği yemeği ödemek için cebine davranan ve fakat utançla orada parasının olmadığını fark eden bir avukat. Allah ondan razı olsun; sayesinde bizler ancak kredi kartımızda yeterli limit olmadığında rezil oluyoruz.
Avukatımız, 1950 yılında müşterisini yemeğe götüren Frank McNamara, cebinden para çıkmayınca kartvizitini imzalayıp bırakmış kasaya (Bir kartvizitim bile yoook, anlıyor musun). Sonra bu utançla daha fazla yaşayamayacağını anlayınca yiyenler ve ödemeyenler kulübünü kurmuş. Şakaaa. Diners Club Kredi Kartı’nı kurmuş. Efsane bir de slogan bulmuş: “Dine and Sign.” Ye ve İmzala.
Bir zamanlar TRT’nin kamu spotu vardı; yıkıyorum, çıkıyorum, ben bunu hep yapıyorum diye, onu hatırladım. Frank kardeşimiz girişimci bir ruha sahipmiş anlayacağınız, biz olsak bulaşıkları yıkayıp çıkarız ayol. Ki ayni ödemelerin en masumudur. Kim bilir nelerini verip çıkanlar vardır? Benim içim pis, biliyorum, bakın slogan buldum:
1-Ödüyorum Çıkıyorum / Öpüyorum Çıkıyorum.
2-Ye ve Çık. (Kahverengi saçlarımdan genlerim, hayal gücünüzden siz suçlusunuz.)
Tamam, ciddi oluyorum.
Aslına bakarsanız para ödemeden mal ve hizmet alma işi teee 19.yüzyılda başlamış, yine Amerika’da. 1854 yılında turizm amaçlı Hotel Credit Letter Company, ardından 1914 yılında bir petrol şirketi seçkin müşterileri için bazı ayrıcalık kartları basmış. Bu ne demek? Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, heh heh ben size güveniyorum demek bi yerde. Zaten “kredi” kelimesi de “inanmak” demek. Credere fiilinden geliyor. İnanmak, iman etmek. Hatta Hristiyanlığın amentüsü gibi bi şey: Credo.
Bunları doğuştan bilmiyorum ben, kelimeler ilgimi çekiyor. Geçenlerde bir arkadaşım insanlığın artık paraya iman ettiğini, yeni ibadethanelerin de bankalar olduğunu yazmıştı. Önümüze düşen videoları izledikçe ben bizim imanımızın gayet makul şeylere yönelik olduğunu düşündüm. Kimseyi ensesinden tek kurşunla infaz edecek kadar güçlü bir ilişkim yok parayla henüz. Yine de sizde nasıl bilmiyorum ama yanımda kredi kartım olmayınca kendimi neredeyse “yoksul” hissediyorum ben. Sanal olarak da harcama limitimiz kadar zenginiz oradan bakarsanız. Bir süre daha oradan bakın zaten.
Görsel: Freepik
İlgili haberler
‘Çalışan bir anne olarak ücretsiz, nitelikli kreşl...
Özel sektörde çalışan ve çocuğuna bakacak kimseyi bulamayan pek çok kadın işten ayrılmaya mecbur bır...
Söyleyişiyle var olan kadın: Dengbêj Gazin
Van’ın ilk kadın dengbêji olarak bilinen Gazin’in de dediği gibi ‘Kadınlar söylemiş erkeklere mahal...
Turizm işçisinin sorunlarına pandemi tuz biber old...
Pandemi başlayınca da ücretsiz izin beklerken işten çıkarıldım. Tüm lokanta ve oteller kapalıydı ve...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.