Sadece bir stand değil güçlenme mekânı
İzmir Bayraklı’da belediyenin, ilçenin çeşitli yerlerine kurduğu ve kadınların dönüşümlü olarak el emeği ürünlerini pazarladığı stantlar, kadınlar için evden çıkma, sosyalleşme işlevi görüyor.

Bayraklı Belediyesi Kültür Müdürlüğü, kadınlara destek amacıyla ilçenin çeşitli yerlerinde kurduğu standları ücretsiz olarak kadınlara tahsis ediyor. Her hafta dönüşümlü olarak kullandıkları standlarda kadınlar örgü, nakış, takı gibi el emeği ürünlerini pazarlıyorlar.
Manavkuyu’da bulunan stantlarda kadınlar el emeği ürünlerini sergiliyor; satılırsa ne âlâ. Ne âlâ çünkü kadınlar için stantlar, ekonomik kazancın ötesinde bir anlam taşıyor. Kazansalar da kazanamasalarda evden dışarı çıkıyor olmak ve sosyalleşme işlevi görüyor. Figan, Kıymet ve ismini vermek istemeyen bir kadın daha; biz diyelim Ayşe... Stantlarda çalışmalarının nedenlerini, kazançlarını, kazandırdıklarını, ekonomik krizden, kadına şiddete kadar birçok konuyu konuşuyoruz.

EVDE KALINCA BOŞLUĞA DÜŞTÜM

Figan, 49 yaşında, iki çocuğu var. Üç yıl önce eşinden boşanma kararı alınca Eskişehir’den İzmir’e taşınmış. Delfi Otomotiv’in Bursa, İstanbul ve İzmir fabrikalarında toplam 25 yıl çalışmış. 2010’da meme kanserine yakalanınca işi bırakmış. İzmir’e taşındığında ise bir fabrikada 6 ay daha çalışarak emekli olmuş. “25 yıl çalış, evde kalınca boşluğa düştüm” diyor Figan, devam ediyor: “Arugami bebek yapıyorum; tığ ile yapılan oyuncak demek Japonca’da. Belediyeye başvurdum burada yer verdi, iki buçuk yıldır oyuncak yapıp çocukları sevindiriyorum. Pazar param çıkıyor en azından. Evde tıkılı kalmıyorum, haftada 50 lira kazansam da yetinmeye çalışıyorum.”
“Yetiyor mu peki” diye sorunca şu cevabı alıyoruz: “2 bin 200 lira emekli aylığım var, yetmesi mümkün mü? Küçük oğlum lisede okuyor, büyüğü daha bir ay önce akademisyen oldu. Bin lira sabit giderler, faturalar falan... Kalan 1200 lirayla her şeyi yapmaya çalışıyorum; oğlumun okul masrafı, mutfak masrafı, ufak tefek bir şeyler alınması gerekiyorsa onu alıyorum... Daha önce 100 lira ödediğim fatura bu ay 150 geldi. Farkında olmadan içeri giriyoruz. Harcama aynı, aldığın aynı, ama gider artıyor. Emekli maaşına yüzde 3, elektriğe yüzde 35-40 zam geldi. Boğazdan kısıyoruz, başka yer yok kısacak.”
Standtta da satışlar özellikle son bir yıldır gerilemiş: “2019’a kadar, haftalık 250-300 lirayı buluyordu satışım. Yılbaşından beri 100 lirayı geçmiyor, o da en iyi zamanlarda. Bugün cumartesi, hafta başından beri siftah yapmamış arkadaşlarım var. O kadar kötü ki durum, insanlar dönüp bakmıyor bile.

NEFES ALMAK İÇİN!
“Kazanamıyorsanız neden açıyorsunuz?” diye soruyorum; bir yandan tığ işi oyuncağını yapıyor diğer yandan cevaplıyor: “2016’da boşanma davası açtım, karşı taraf istemiyor diye boşanamıyoruz. Niye boşanmak istediğimi anlamamış. Şiddet yoktu ama her şeyimi bitirdi, 25 yıllık emeğimi bitirdi. Evim, arabam vardı. Hepsi gitti, en son borçları ödeyemeyince evi satışa çıkardı, onu da dolandırıcıya kaptırdı, beş kuruşsuzuz kaldık. Dedim İzmir’e gidelim babadan kalma ev var, yeniden başlayalım, ‘iç güveysi gelmem’ dedi. Sen bilirsin dedim, topladım eşyamı geldim. Emekli olduktan sonra çok bunaldım evde, çevrenin yönlendirmesiyle buraya geldim. Şimdi nefes alıyorum.


DAYANIŞMANIN VERDİĞİ GÜÇ

Boşanma davasının üç yıldır sürüyor olması psikolojik olarak çok etkilemiş Figan’ı, “Hakim de boşayacaksa boşasın artık canıma yetti” diyor. Bu sırada gördüğü psikolojik şiddet ve baskının da dozu artmış. “Yaşamayan bilmez, o korku insanı yerle bir ediyor. Telefonla taciz ediyordu. Sürekli tehdit vardı. Kendi kendimi dinliyordum ya kapıya dayanırsa, çocuklara zarar verirse diye...” diye anlatıyor.
Figan’ı güçlendiren buradaki dayanışma olmuş: “Yol parası vermeyim diye yürüyerek gidip geliyordum. Bir gün geldi burada tehdit etti beni. Arkadaşlarım vardı, polis çağırırım dedim. ‘Cebimden bıçağın çıktığını görürsün sadece’ dedi. Kızlar tepki gösterdi, kovdular. Sonra koruma kararı çıkarttım, otobüsle gidip gelmeye başladım. ‘Yanındakilere mi güveniyorsun? Seni yolda da mı koruyacaklar’ diye tehdit etti. O gün arkamda olmaları bana yetti. Şimdi kendimi daha güçlü hissediyorum. İyi ki buradayım. Başka türlü baş edemezdim. En azından konuşup anlatacağım birileri var. Kadınlara tavsiyem; konuşsunlar, yaşadıklarını anlatsınlar, susmasınlar...”

HEM ÇALIŞIYORUZ, HEM SOSYALLEŞİYORUZ
Kıymet’in bir çocuğu var. Gençken bir kaç kez işe girmiş ama ailesi karşı çıkmış, bir daha da çalışmamış. Sonra evlenmiş, çocuk olmuş, “Şimdi hem ekonomik zorluk, hem içine düştüğüm boşluk beni çalışmaya itti. Hiçbir şey kazanamasak bile sosyalleşiyoruz en azından” diyor.
Ekonomiyi de konuşuyoruz; “Eşim memur emeklisi. 2004’te emekli oldu. O zaman üniversitede çocuk da okutuyordum o emekli aylığıyla, orta halli götürüyorduk. Ama son senelerde maaş yetmiyor. Ben de burada yaptığım ürünleri satıyorum, ne kazanırsam eve götürüyorum. İki kişiyiz yine de yetmiyor. 100 lira ile pazara gitsem iki kişilik mutfak masrafını karşılayamıyorum. Mesela ayakkabı eksiğin mi var, eskiyle idare ediyoruz. Durumlar vahim.”
Artan kadın cinayetlerini, şiddeti soruyorum “Burası bize iyi geliyor, kadınlar arasında bir dayanışma oluştu” diyor ve ekliyor; “Kadınlar çalışsa, ekonomik özgürlüğü olsa şiddete karşı da güçlenir. Bir de cinsiyetçi eğitimden vazgeçmek lazım hem evde hem okulda. ‘Sen kadınsın, yarın evlenirsin, çocuğuna bakarsın, kocana bakarsın’... hep bunlar aşılandı bize. Ama kadınlar böyle olmak istemiyor. İş istiyoruz, okul istiyoruz, sosyalleşeceğimiz alanlar istiyoruz.”
KAZANAMASALAR DA VAZGEÇMİYORLAR

Ayşe 56 yaşında, üç çocuk annesi. Beş yıldır takı yapıp satıyor. “Bizim zamanımızda ortaokul mezunları bile polis oluyordu. Ben de polis olarak bir yıl çalıştım, sonra da hiç çalışmadım. Üç çocuğumu da okuttum, evlendirdim. Üç düğün zorladı bizi, buraya geldim bir şeyler kazanır mıyım diye. Kazanıyor muyuz dersen, çok da sayılmaz, ama sosyalleşiyoruz işte” diyor. Ayşe, kadına yönelik şiddetle ilgili düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Şurada birisi karısına vursun, onu paramparça ederim. Ben susmam, kadına el kalkmaz. Benim gelinim iyi de olabilir kötü de, kimse dört dörtlük değil ama oğlum kaldırsın bir elini de görsün!”

İlgili haberler
Sekreter deskinde kadın olmak- 2 | Sorunların da t...

Geçen ay ‘Sekreter Deskinde Kadın Olmak’ yazısını okuyan tıbbi sekreter kadınlar yazılanlara hak ver...

Kayyumlar kadınların dayanışma ağlarını hedef aldı

2016’dan bu yana bölgede 43 kadın dayanışma merkezi kapatıldı. Belediyelerde çalışan çok sayıda kadı...

Bir kayyum hikayesi: İşimden oldum, direncimden as...

Van’da kayyumla işinden olan belediye işçisi bir kadın anlatıyor: Sinmedim, hakkımı aramaktan vazgeç...