Bir kayyum hikayesi: İşimden oldum, direncimden asla!
Van’da kayyumla işinden olan belediye işçisi bir kadın anlatıyor: Sinmedim, hakkımı aramaktan vazgeçmedim, bugünlerin biteceğine inancımı yitirmedim!

Merhaba;
Adımla birlikte kendimi tanıtabilmeyi gerçekten isterdim. Ne var ki ülkenin trajikomik vukuat ve kararlarından birinin içerisine düşmek istemedim. Ancak size Van’dan yazdığımı bilmenizi isterim. Benim hikâyem bu ülkedeki birçok kadın ve erkeğin muzdarip olduğu kayyumlarla ilgili. Haliyle eski bir belediye çalışanı olduğumu anlamışsınızdır.
Bu mektubu size yazıyor olmamın birçok nedeni var. Emek ve hak gaspına uğrayan bir kadın olarak Ekmek ve Gül’e yazmak hem olayın yarattığı sonuçların birinci ağızdan anlatımı hem de dayanışmanın kadın hali için oldukça anlamlı olacak diye düşündüm. Bu ülkenin Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde bulunan illerinde de kayyum politikaları uygulanmış olsaydı belki de böyle bir iletişim kurmamıza gerek kalmayacaktı. Ancak kayyum politikası sadece Kürtler için icat edilerek sadece Kürt illerinde uygulandığı ve öncelikle kadın çalışmaları, kadın müdürlükleri ve kadın çalışanlar hedef alındığı için konuşulması gerektiği inancındayım.

GELENEKSEL TAVRIMIZ HEP DİRENİŞ

Bu süreç elbette zor ve sancılı oldu. Herkeste olduğu gibi bende de öyle. Ancak bunun kesinlikle benimle ilgili olmadığını biliyordum. Ne eğitim durumum, ne çalışma disiplinim, ne yeterliliğim ne de iş ahlakımla alakalı olmadığından emindim. Bu nedenle - gerçekçi olmak her zaman daha anlamlıdır- emeklerimin sudan sebeplerle hiçleştirilmesi ve iktidarın siyasi kararıyla işimden edilmem elbette ki sarsıcı oldu. Ancak yanıp yıkılmak yerine hem bununla başa çıkmaya hem de üzüntümü de gayet yaşayıp aynı zamanda iş arayışlarıma devam ettim. Çünkü ırkçı, cinsiyetçi, faşist ve hukuksuz bu tarz yaklaşımlara karşı geleneksel bir tavrımız oldu hep: Direniş :)
Bir önceki kayyum döneminde kapatılan kadın kurumları ve durdurulan kadın çalışmaları ile büyük boşluk oluşmuştu. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin kazanılması ile birlikte yeniden bir umut yaratılmıştı. Ancak ikinci kayyum dalgası başlatılarak yine antidemokratik ve hukuksuz uygulamalara girişildi. Bu da aslında kayyumların, kadınların yerel yönetimlerde bunca yıldır binbir emekle elde ettikleri kazanımların kökünü kazımaya çalıştıklarını gösteriyor. Dertleri ve istekleri; kadının ikinci sınıf olmaya devam etmesi, kendisi ve diğerlerinin hakları için mücadele etmemesi, görünür olmayanı görünür kılmaya dair dayanışmada bulunmaması, domestik alana hapsolup çocuk bakması ve sesini çıkarmadan ucuz iş gücü olmaya devam etmesidir. İstediklerini kısmen de olsa gerçekleştirdiler. İşimden oldum ama evde kalmadım, sinmedim, hakkımı aramaktan vazgeçmedim. Çokça yorulduğum da oldu, üzüldüğüm de. Yine de bugünlerin biteceğine dair inancımı yitirmemek için hunharca çabaladım:) Ve tabi ki bu süreçte desteklerini esirgemeyen, dayanışma içinde olduğumuz dostlarımın katkısını da ihmal edemem.

İNANIYORUM, DÖNECEĞİZ...

Ve hep aklımın bir kenarında; er ya da geç ama bir gün mutlaka hakkım olanı alacağım, düşüncesi ve inancı oldu. Yani ben o kuruma geri döneceğim! Bu yüzden bu mektubu bir şekilde böyle bir ortamın etkilerine maruz kalan kadın arkadaşlarla paylaşma ve dayanışma maksadıyla yazmış bulunuyorum. Zor, yıpratıcı ve sarsıcı olduğunun farkındayım. Kimileri için belki daha büyük, sevimsiz sonuçları olmuş olabilir. Ancak bu şekilde devam edemez. Buna siz de inanın! Baskının böylesine yoğun olduğu bu dönem bana 12 Eylül’ü hatırlatıyor. Ve tarihsel süreçler bize büyük baskı dönemlerinden sonra aydınlık dönemlerin başladığını göstermiştir. Nitekim 12 Eylül sonrası ilk kıvılcımların kadınlar tarafından başlatılmış olması da tesadüf değil diye düşünüyorum. Çünkü baskı ve ötekileştirmeyi en yoğun kadınlar yaşadığından özgürlük, gülmek ve eğlenmeyi de en çok kadınlar tadına vara vara yaşar; kendileri ve diğer kadınlar için. Bu bağlamda bu baskıcı ortamı da yine kadınlar kıracak. İnanıyorum. Bu inançla hepinizi sevgiyle selamlıyor ve kucaklıyorum.


ÇOCUK BAKICILIĞI MACERAM:
‘Size o kadarcık para veremem, valla utanırım’

Yaptığım çalışmaların toplumsal karşılığını görebilme, takip etme imkânına sahip olduğum düzenli işimden edildikten sonrası birçok sektörde çalışma deneyimim oldu. Yani ucuz iş gücü olarak serüvene katıldım. Yaptığım birçok iş görüşmesi hep çok olumlu ilerledi. Görüşmeler sonrası yeterliliğime inanan kuruluşlar benimle çalışmak istediklerini iletiyorlardı. Onlarla maaş, ulaşım, sosyal haklar, barınma ve işe başlamak için yola çıkacağım tarihi bile konuştuktan sonra, hazırlıklarıma başlamak üzereyken yeniden bana ulaşıyorlar ve nasıl olmuşsa ya proje iptal oluyor ya da açıkça cv’mde belirttiğim basit bir özellik gözlerinden kaçmış oluyordu.
Çocuk bakıcılığı yapmak istedim mesela, ki karşılaştığım en duygusal durumlardan biriydi diyebilirim. Ancak ebeveynler üniversite mezunu ve o an işsiz olduğumu öğrenince; “Çok üzgünüm, ben asgari ücret ödeyemem ve bu iş için verebileceğim miktarı size vermekten hicap duyarım. Vicdanım elvermez. Valla utanırım. Elimden gelene içim elvermez...” gibi çok ılımlı şeyler söylediler.
Sonrasında çağrı merkezi deneyimim oldu. İşte orası oldukça vahimdi benim için. İnsanların mecbur kaldıklarında mobbingin en korkunç şekilde yaşandığı yerlerde yıllarca çalışmak zorunda kalışına tanıklık ettim. Ben üç ay dayanabildim ve mobbing, sağlıksız çalışma koşulları gibi nedenleri aktarıp biraz da yöneticilerle çatışarak istifamı verdim.
Ürettiklerimi ve pişirdiklerimi sattığım da oldu. Böylece bir süre kendimi idare edebildim. Neyse ki sonradan yine emeklerimin tam karşılığını alamasam da değer gördüğüm ve yaptığım işin takdir edildiği, başarılarımın göz ardı edilmediği başka bir sektörde işe başladım.
İlgili haberler
Kadınlardan kayyum atamalarına tepki: Kayyum değil...

Van, Diyarbakır ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atamalarına tepki gösteren kadınlar hem i...

Kadın kurumlarının kapısına tuğla ören, kadın kita...

Kapatılan kadın kurumlarının kapısına yalnızca “mühür” vurmakla yetinmeyip bir de tuğladan duvar öre...

Kayyumlar kadınların dayanışma ağlarını hedef aldı

2016’dan bu yana bölgede 43 kadın dayanışma merkezi kapatıldı. Belediyelerde çalışan çok sayıda kadı...