Her yıl sonunda büyüme rakamları açıklanıyor. Bu yıl da pandemiyi fırsata çeviren patronların servetinin nasıl ikiye katlandığı rakamlarla ortada. Pandemi boyunca büyük markalar üretime hiç ara vermeden, işçilerin sağlığını tehlikeye atarak çalışmaya, işsizlik fonundan aldıkları teşviklerle işçileri 2 kat daha fazla sömürüp kârlarına kâr katarak büyümeye devam ettiler. Günde 8 saat çalışarak dünyaca ünlü markalara üretim yapan asgari ücretin biraz üzerinde maaşla geçinmeye çalışan işçi kadınların yaşamına ise bu büyüme bir yarar sağlamıyor.
‘1 GÜN KENDİMİZE, 29 GÜN PATRONA ÇALIŞIYORUZ’
Adidas, Nike, Columbia gibi markalara tişört üreten bir fabrikada bant usulü çalışan kadın işçi “Ürünler piyasada çok yüksek fiyatlara satılıyor. Ürettiğimiz bu ürünleri alamıyoruz. Yılda bir kere etiketsiz, markasız kalite ürünler işçilere verildiğinde alabiliyoruz ama fabrika içinde giymemiz yasak. Bir günde çıkan ürün fabrikada çalışan bütün işçilerin maaşını karşılıyor, geri kalan 29 gün patrona çalışıyoruz. Ben maaşımı alabilmek için daha fazla çalışıp daha fazla üretmek zorunda kalıyorum. Pandemi öncesi günde mesailerle birlikte 1000 ürün çıkartırken şimdi 900 ürünü mesaisiz çıkartıyoruz. Bu da pandemiyle birlikte patronların kârlarında bir eksilme olmadığını gösteriyor” diyor.
‘ÇIKARTTIĞIMIZ ÜRÜNLERİN TANESİ BİR AYLIK MAAŞIMIZA DENK’
Çin’e mal ihraç eden bir fabrikada çalışan kadın işçi pandemi döneminde ihracatın durduğunu ama iç piyasada bir eksiklik olmadığını anlatıyor. “Pandemiyle birlikte fabrikadaki işleyişte bir değişiklik olmadı, aynı çalışma temposuyla ürünleri çıkarttık. Şu an Çin’e mal yetiştiremiyoruz. Buna rağmen patronlar bu yıl zarar ettiklerini söylüyor ve işçileri işyerini kapatmakla tehdit ediyorlar. Oysa ki çıkarttığımız ürünlerin bir tanesi bir aylık maaşımıza denk düşüyor. O kadar saat çalışmamız sadece ürettiğimiz bir ürüne denk geliyor, geri kalan çalışma zamanımız patronun sermayesine sermaye katıyor. Bu nasıl zarar? Biz işçiler de işimizi kaybetmemek için razı olduk ama aldığımız maaş ay bitmeden erimeye başlıyor. Performans işin içine girince daha hızlı olan prim alıyor, daha dikkatli yapmaya çalıştığında prim alamıyorsun. Eşim de çalışmasa 3000 bin lira ile geçinmek imkansız. İki maaş giriyor eve ama yine de çok açılamıyoruz, kısıtlı yaşıyoruz.”
‘BİZE YANSIMAYAN BÜYÜMEYİ BEN NE YAPAYIM?’
Çoğunlukla kadınların üretimde yer aldığı bir metal fabrikasında çalışan Aysun “İşimiz oldukça incelik istiyor. Bu nedenle kadınları tercih ediyorlar. Asgari ücretle çalışıyoruz. Pandemi öncesinde işlerde bir durgunluk başlamıştı. Pandemide de devam etti. Patron bir ortaklık yaptı. Bu sayede üretim devam etti. Çok zengin patronumuz. Pandemide 10 kadını kendi bünyesindeki başka bir fabrikaya gönderdi. İşçiler, göndermek istediği fabrika vardiyalı olduğu için gitmek istemeyince ücretsiz izne çıkarıldı. Patronlar büyüdüklerini söylüyor kârlarını açıklıyor. Üretim devam etsin, büyüsünler, insanlar işsiz kalmasın tabii ama bu işçiye de yansımalı. Yani bize yansımayan büyümeyi ben ne yapayım? Örneğin benim eşim uzun süre işsizdi, bir sürü borçlarımız birikti. Şimdi iki kişi çalışıyoruz ama yetişemiyoruz. Açığı kapatamıyoruz. Onlar zenginleşirken biz daha da yoksullaşıyoruz” diyor.
‘BİZDE BÜYÜYEN TEK ŞEY BORÇLAR’
Derya, Arçelik’e küçük ev aletleri parçaları yapan bir fabrikada çalışıyor. Pandemi sürecinde de yoğun çalışmışlar. “İnsanlar daha çok evde kalınca küçük ev aletlerine daha çok ihtiyaç duydu. O nedenle biz de çok yoğun çalıştık. Maske kullanımı, mesafeli çalışma gibi tedbirler var ama yeterli değil. Ben de tam kapanmadan yanayım ama bu defa nasıl geçineceğiz? Arçelik dünya markası, neredeyse her evde var bunlar, tabii ki büyür. Bir de Arçelik için üretim yapan işçilerin evlerinde büyüme var mı diye baksınlar. Benim bir çocuğum var. Eşim araba parçaları yapan bir fabrikada çalışıyor. Pandemide tam altı ay ücretsiz izne gönderildi. Evde iki kişi çalışıyoruz hiçbir şeye yetişemiyoruz, buzdolabının içi boş. Bizde tek büyüyen şey borçlar, ödenemeyen taksitler” diyor.
FABRİKA BÜYÜDÜKÇE İŞÇİNİN SORUNLARI DA BÜYÜYOR
Audi, Porsche, Wolswagen gibi büyük markalara çalışan, pandemide büyüyen ve daha da büyümeye devam eden başka bir metal fabrikasında çalışan Dilara “Binmeyi bile hayal edemeyeceğim bu arabaların parçalarını ben üretiyorum. Pandemide birçok yerde gerileme oldu, bizde aksine işçi alımı bile oldu. Fabrika giderek büyüyor. Fabrika büyüdükçe üretimdeki işçinin sorunları da büyüyor. İşçilere sürekli tutanak tutuluyor, üzerimizdeki baskı da giderek artıyor. İzin almak çok büyük sıkıntı. Vardiya amirleri iki kişiyi yan yana görünce hemen baskı uygulamaya başlıyor. İşten atılma korkusundan insanlar çok sesini çıkartamıyor. Evde de işler çok farklı değil. Ev kira, bir de öğrencim var. Eşim düzenli çalışamıyor şu an, sadece benim kazandığımla geçiniyoruz. Bizim maaşlarımız asgari ücretin üzerinde. Mesailerle birlikte elimize geçen para asgari ücretin çok üstünde oluyor, biraz da işçiler bu yüzden sesini çıkartamıyor. ‘Böyle bir maaşı nerede buluruz?’ diyorlar. İş yerimizde çalışan kadınların çoğu şiddet sonucu eşinden boşanmış. Tek başına yaşarsa ancak bu para yeterli olur. Ama 4 kişinin bu maaşla geçinmesi mümkün değil” diyor.
Görsel: Joshua Newton Unsplash
İlgili haberler
‘Gelecek aya borçlu giriyoruz’
Bazen otobüs yolculuğunda, bazen durakta, bazen iş yerinde yolumuzun kesiştiği, birbirimize dokunduğ...
Esenyurt’tan işçi kadınlar: Bu yoksulluktan Cengi...
Bir tarafta ağır çalışma koşullarından, zorunlu mesailerden hali kalmayan, borç batağına saplanmış i...
Boğazına kadar borçla yaşamak: Artık nefes alamıyo...
Hükümet bütçe görüşmelerinde ülkenin açlık ve yoksulluk gerçeğini yok saysa da boğazına kadar borç,...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.