“Parasızlığın gözü kör olsun be, bunca borç olmasaydı kim bilir belki biz de geziyor, şu Tiktok’a gezdiğimiz yerlerin videosunu atıyor olurduk, imreniyorum vallahi izlediklerime… Benimki beni Sefaköy Armoni’ye zor götürüyor.”
Bu sözlerin ardından uzunca bir iç çekiyor İkitelli’den depo işçisi Zeynep. Daha 30’larında, son 10 yılını aynı fabrikada çalışarak geçirdi. İki çocuğu var, eşi de bir deri fabrikasında işçi. TikTok’ta gördüğü bir karı kocanın videolarından bahsediyor, Türkiye’nin birçok yerini gezen ailenin gittiği yerleri anlatıyor hevesle. Boynu, yalnızca biriken borçlardan değil, çalıştığı yerde edindiği boyun düzleşmesi hastalığından da büküldüğü için arada boynuna gidiyor eli. Nasıl bükülmesin; ayda 6 bin borç ödüyorlar karı koca. Eşi de bir deri fabrikasında işçi, fazla mesailerle anca ödeniyor borçlar, çocukların kreş parası, evin giderleri cabası. Ayda 8 bin beş yüz lira sabit gider. Çalıştığı yerde 5 bine yakın kişi çalışıyor ve sürekli dile getirdikleri taleplerden biri kreş olmasına rağmen bu talep karşılanmıyor, ama “Fazla mesaiye kal, çocuğun kreşini de öyle karşıla” cümlesi düşüyor Zeynep’in payına, borçlardan sıra zor geliyor kreş ödemesine...
BORÇ DEDİĞİN SİNİR STRES, EVDE HUZUR KALMADI
Her ay eline geçen maaşı borçlara yatıran yüz binlerce işçiden biri Zeynep. “Eee herkes bizim gibi mi, borç ödemiyor ki, geziyorlar haliyle. Biz bu kadar borçlanmasaydık biz de gezerdik belki bize de imrenerek bakarlardı... Kocayı da boşardım sonunda… Çoluğum çocuğum da bu halde olmazdı. Evin kredisi var, eşimin kendisinin her ne sebeple yaptığını bilmediğim borçları var, kredi kartı borçları var… Kocam bir borç yaptı parça parça kredi çekti. Ben de bu yüzden boşanmak istedim ama aile işin içine girdi, boşanmamıza engel oldu, ödemeleri yüksekti en sonunda bir kredi altında toplayalım dedik ama kocama artık bankalar kredi vermediği için ben kendi adıma kredi çekmek zorunda kaldım. Tek yere borçlandık tabii kredi kartı ve ev kredisi bunun haricinde. Faizleri söylemiyorum bile. Kıt kanaat geçiniyorduk zaten, anlaşamıyoruz da. Çocuklara da bakan yok, kreşe vermek zorunda kaldım bir de. Güvensizliğim de çok var. Bu sefer boşanacağım artık. Bütün borçlar benim üstümde, boşanmayı dönem dönem düşünüp sonra bu borçlar yüzünden ve ailemin ‘Elalem ne der’ kaygısı yüzünden boşanamıyorum. Bir de ben boşandığımda ailem bütün sorumluluğumu almaya çalışacak, daha çok baskı göreceğim. Yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmaktan korkuyorum. Çok kavga ediyoruz, çocuklardan çıkarıyorum hıncımı buna da çok üzülüyorum. Borçlar beni bunaltıyor. Her ay krediyi nasıl tamamlayacağım diye düşünüyorum. Elektrik, su, yeme içmeyi hep kredi kartından karşılıyorum. Mesailere kalıyor eşim, hafta sonu 24 saat mesaiye kalıyor. Ay sonu gelince evin kredisi eksik kalıyor hep, her şeyden kısıyoruz. Yemeden içmeden, kozmetik ürünleri satıyorum ek olarak. Çocukların kırtasiye parasını nasıl ödeyeceğim diye düşünüyorum şu ara kara kara. Gelecek ay prim yok bunlar hep sinir stres, evde huzur yok. Sürekli üzül üzül nereye kadar.”
‘HER AY O 100 LİRANIN YOLUNU GÖZLÜYORUM’
AKP’nin 18 yıllık politikalarında krediye teşvik, gelir yetersizliği, temel ihtiyaçların karşılanamaması sürekli olarak borca yönlendiriyor emekçileri. Öyle ki 739 bin 756 kişi kredi borcunu ödeyemez noktada, Türkiye genelinde 590 bin ailenin ise doğal gazı, 123 bin ailenin elektriği borçları nedeniyle kesik. Nurcan’ın da elektriği çocuğu canlı ders dinlerken kesiliyor biriken borçtan. Çevre çeperden alınan borçla elektrik açılıyor ancak gelecek ay nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyor şimdi, doğal gaz da birikti, ya onu da keserlerse kış ortası!
Nurcan, İkitelli’de bir kozmetik ilaç firmasında çalışıyordu pandemi sürecinde kadar. Eşi ise benzinlikte. Çok uzun saatler çalışan ve sürekli zorunlu mesai bırakılan Nurcan, okul çağındaki iki küçük çocuğunu ise kayınvalidesine bırakıyordu ancak pandemi patlak verince kayınvalidesi köye yerleşmek zorunda kaldı. Çocuklar ise ortada kaldı. Gece 12’ye kadar çalışan 34 yaşındaki Nurcan çocuklarını bırakacak yer bulamadığı ve okullar da kapalı olduğu için işi bırakmak zorunda kaldı. Eşi de işsiz kaldı bu süreçte. Halihazırda zaten borçları olan Nurcan ve ailesinin pandemi süresinde borçları katlanarak büyüdü. “Epeyce zaman işsiz kaldık, gelirimiz olmadı. Sonra ben günlük işler kovaladım. Gıdada günlük paketleme işinde çalışmaya başladım ama sigorta yok, günlük kazançla idare ediyorsun, ama orası da kapandı pandemiden dolayı. Eşimde bir akrabamızın işyerinde çalışmaya başladı iş bulamayınca, orası da kapanmak zorunda kaldı. Daha önce de işsiz, aşsız geçirdiğimiz dönem çok oldu. Bu yüzden hep birikti borçlar. Her işe girdiğimizde eritmeye çalıştık ama işsiz kaldığımızda hep büyüdü o borçlar yeniden. Hiçbir zaman güvencemiz olmadı. Başvurduğumuz yerler hep olumsuz sonuçlandı. Aylarca işsiz kaldık, böyle günlük işlerle idare etmeye çalıştık ama eve 2 aydır hiç gelir girmiyor. Kira, faturalar hep birikti. Geçen gün çocuk canlı dersteydi gelip elektriği kestiler, üç faturamız birikmişti, imkan yoktu ödeyemedik. Açma kapamaya da 80 lira yansıttılar. İki faturayı birinden borç alarak ödedik. Bir fatura bir de o yansıma oldu sana 180 lira toplam. Onu nasıl ödeyeceğiz, keserler mi ödeyebilene kadar bilmiyorum. Çocuğum canlı dersteydi çocuğum yalvardı kesen ağabey ‘n’olur kesme dersteyim’ diye. İnterneti de ödeyemedik, çocuk canlı derse giremedi bir süre. Elektrik kesilmeyecek pandemiden dolayı diyorlardı, yalan. Şimdi doğalgaz birikti onu da keserlerse kış ortasında ne yapacağız bilmiyorum. Daha önce de böyle çok zor dönemlerimiz oldu. Elektrikli soba ya da küçük tüpü açıp yemek yaparak doğalgaz kesikken öyle idare ediyorduk. Çocukların hiçbir ihtiyacını da karşılayamadık bu süreçte. Kıyafetleri küçük geliyor, alamadık yenilerini.Bazen diyorum ki ‘Allah’tan sokağa çıkma yasağı var da çocuklar dışarı çıkmıyor üstüne başına bir şey almamız gerekmiyor’. Genelde kuru gıda tüketiyoruz, onları da köyden ailemiz gönderdi. İBB’den 100 lira gıda yardımı alıyoruz, her ay o 100 liranın yolunu gözlüyorum. Bakkal da yazmıyor veresiye. Geçen domates, salatalık, mandalina aldık 34 lira tuttu, cepte para yok, yalvar yakar bakkala yazdırdık, İBB’den para yatınca gittik ödedik.”
ASGARİ ÜCRET BORCA DERMAN OLACAK MI?
Ayları iş aramakla geçen Nurcan, şimdi yeni bir iş buldu asgari ücrete. Görüştüğümüz günün ertesinde başlayacaktı. İlk hedefi kira ve faturaları ödemek, şimdiden hesap yapmaya başlamış. “Geçen bir iş buldum, günlük çalışma yine. Oyuncak firması büyük fabrikalara çalışıyor, sanıyorum ki asgari ücretten çalışacağım iki gün gün gittim çalışmaya. Meğerse günlüğü 50 liraymış. Ben o gün boyunca hesaplıyorum günlük en az 85 alsam şunu öderim bunu öderim… 50 lirayı duyunca başımdan aşağı kaynar sular indi. 3. gün çıkmak zorunda kaldım. Saatlerce çalışıyorsun ve günlük 50 lirayı hak görüyorlar! Şimdi bir yere daha başvurmuştum orası çağırdı bir halı paketleme yeri. Asgari ücretle başlayacağım. Hem bu borçları hem de her şeye her gün zam gelirken ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışacağız bu ücretle. İlk önce kira ve faturaları ödeyeceğim. Faturaları ödememiz lazım hiç acımadan kesiyorlar. Borçla gidip telefon aldım çocuk canlı ders görsün diye, o borç da duruyor. Devlet büyük şirketlerin borcunu sildi ama asıl bizim borçlarımızı silmeliler. Bir seferliğine de olsa borçlarımız silinse… Geçinemiyoruz, her şey habire zamlanıyor. Bu böyle devam etmemeli. Gece gündüz çalışsak anca borçları öderiz ama iş de bulamıyoruz. Batağa sürüklendik. Devlet de bir şey yapmıyor, yapmaz da, inanmıyorum, bugüne kadar da yapmadı. Hep birlikte bir dayanışma sürdürmemiz, sesimizi duyurmamız lazım.Bu nereye kadar böyle gidecek, çocuklarımıza yoksul bir gelecek bırakmak istemiyoruz, birlik olmamız lazım.”
PATATESİN HER ÇEŞİDİ DENENDİ
Bu borçluluk hali kadınların evdeki yükünü de haliyle artırıyor, kendi tasarruf yöntemlerini yaratan kadınlar türlü türlü yöntemler buluyor. Köyden kuru gıda istiyor Nurcan çocuklarına pişirmek için, iki ay önce günlük çalıştığı yerden eline geçenle bir çuval patates almış onun her türlüsünü yapıyor; kızartma, haşlama, fırında… Çocuklar yediğinden biraz zevk alsın diye patatesin her çeşidini deniyor. Yediği en iyi yemeği sorunca gelmiyor aklına bir şey. Patatesten devam ediyor anlatmaya, araya birkaç kez makarna serpiştiriyor, mısır çorbası diyor… “Bazen peynir alacağım zaman küçük alıyorum, yağı küçük alıyorum bu İBB yardım kartıyla alıyorum onları da, yettirmek çok zor, kalanı olursa da temizlik ürünleri almaya çalışıyorum.”
‘HAYAL KURMAYI BIRAKTIK’
Borçlardan devam ediyoruz… “Kredi kartı borcum 10 milyar oldu pandemiden dolayı, oraya yüklendik, iki aydır onu da ödeyemiyoruz. Bir de 5 bin bireysel kredi almıştık pandemide verilen, o borç var. Kiramız birikmişti, faturalar birikmişti o dönem onları ödedik o parayla. Bitmiyor ki borçlar. Kendimi boş verdim, çocuklarımın ihtiyacı karşılansın tek derdim o. En azından bir evim olsaydı, kira derdimiz olmasaydı bari. Ama hiç imkanım olmadı o yüzden o hayali de kurmak istemedim, ama sanırım tek hayalim kira derdi yaşamamak. Kira benim için çok önemli, ödeyemeyince strese giriyorum. Bir dönem bir hayal kurduk; nereye gitsek çalışsak hep eziliyoruz, çok çalışıyoruz ama az kazanıyoruz, dedik ki kendi işimizi kuralım. Kredi çektik bir lokanta açtık. Bir anda sebze fiyatları arttı, onları alamayınca yazdırdık, yazdırdıkça içeri girdik. 6 ay sürdü hayalimiz. Geride kalan koca bir borç yığını oldu. Onun da hâlâ ödemeleri var. İcralık olduk, yabancı numaralar arayınca açmıyor artık eşim, gece gündüz arıyorlar. Toplam tüm borçlar 50 bine yakın. Eşim şimdi işe girse tüm aldığı ona gidecek, sonra banka devreye girecek. Elde kalan bir şey olmayacak. Sürekli katlanıyor bizim borcumuz.”
‘BORÇLANMAYALIM DİYE NEFES ALAMAYACAK NOKTAYA GELİYORUZ’
İkitelli’deki tekstil atölyesinde görüştüğümüz bir işçi kadın ise her şeyden çok yorulduğunu söylüyor. En büyük hayali evde oturmak… Eşi asgari ücretle çalışıyor, aile yardımıyla ev alabilmişler, kira derdi yok ama en büyük kaygılarından birisi borçlanmak. Çünkü sigortasız, güvencesiz, günlükçü olarak çalışıyor atölyede, işini kaybederse borçla yaşamak daha da zorlaşacak biliyor. Borçlanmamak için gece gündüz çalıştığını söylüyor: “Çok koşturuyorum, evde oturmayı özlüyorum. Güvencesizim, tekstil atölyesinde günlükçü olarak çalışıyorum her gün gelip çalışmaya gayret ediyorum ki elimize geçenle geçinebilelim, borçlanmayalım. Yarın öbür gün ne olacağı belli olmaz, oldu ki işi kaybettim… Ailenin yardımıyla başımızı sokacak bir yerimiz oldu, biz hayatta bir ev alamazdık. Şimdi bile zor geçiniyoruz bir de eve tek giren asgari ücret olsaydı hiç yapamazdık bir markete gidiyorsun, üç parça bir şeye 100 lira veriyorsun, aldığın ne ki? Evim var ama masraf çok olduğu için evde oturamıyorum sürekli çalışıyorum. Sigorta yok, emeklilik hayal… Gelecek yok. Kapalı, riskli yerde pandemiye rağmen çalışmak zorunda kalıyoruz. Mecbur artık, başka çaremiz yok. Hiç nefes alamıyorum. İşe gidiyorum, eve geliyorum, yemek yapıyorum temizlik yapıyorum, bütün eğitim sorumluluğu üstümüzde, çoğu şeyi canlı derste anlamıyor çocuklar onun için zaman harcıyoruz, o bitiyor ertesi günün yemeğini yapıyorum. Çok yorucu bir hayat…
Asgari ücret çok düşük, mümkün değil geçim o yüzden de böyle güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyoruz, faturalarımız birikmesin, borçlanmayalım diye nefes alamayacak noktaya geliyoruz. Asgari ücret daha yüksek olsun isterim ama sesimizi duyan yok. Herkes kendi ayaklarının üstünde durmaya çalışıyor ama bu şartlarda nereye kadar. Herkesin durumu çok kötü, yokluk içinde ama bu iktidar tarafından görülmüyor ya da işlerine gelmiyor.”
*Yarın: Doç. Dr. Elif Karaçimen’le borçluluğun işçi sınıfı üzerindeki tahakkümü ve kadınlara bu borçluluğun nasıl yansıdığını konuştuk…
İlgili haberler
İşçi kadınlar: Acı reçetemiz borç içinde yaşamak,...
Ekonomik kriz ve salgının etkisiyle giderek yoksullaşan işçi kadınlar öfkeli: ‘Yoksulluk sınırının a...
Herkes borçlu, krediye bağımlı, yarından endişeli
Pandemi sürecindeki ücretsiz izin uygulaması fiili işsiz sayısını da arttırdı. İşsiz nüfusun büyük b...
Antalyalı esnaf kadınlar: Dükkanda bereket, tencer...
Antalya’dan esnaf kadınlar pandemi sürecinde yeterli destek görmediklerini, çektikleri kredileri dah...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.