İşçi kadınlar: Acı reçetemiz borç içinde yaşamak, düşün artık yakamızdan!
Ekonomik kriz ve salgının etkisiyle giderek yoksullaşan işçi kadınlar öfkeli: ‘Yoksulluk sınırının altında, korku ve kaygılarla yaşıyoruz. Hâlâ bize acı reçete diyorlar.

Ekonomik kriz ve salgının etkisiyle giderek yoksullaşan işçi ve emekçiler arasında yoksulluğun getirdiği çaresizliği en derin yaşayanlar kadınlar oluyor. Sofraya bir tas çorba koyma kaygısı, çocuklarının sağlıklı beslenme kaygısının bile önüne geçmiş, “yeter ki doysun” diye bakmak zorunda kalıyor… Özellikle bekar anneler için durum daha da zor. İzmir’de de konuştuğumuz kadınların tamamı faturaları ödeyemediklerini aktarıyor, ya faturaları ödeyemedikleri için gıda harcamalarını kısıyor ya da ek hesaplara borçlanıyor. Her daim işten ilk atılacaklar arasında görüldüklerinin bilinciyle hiç durmadan işten atılma kaygısı yaşıyorlar. Kısmen iş güvencesi ve sendikal örgütlülüğü olanlar için bile durum böyle… Haliyle acı reçeteyi duyduklarında ilk söyledikleri “düşün yakamızdan” oluyor.  

TİRE BELEDİYESİ İŞÇİSİ: BAKALIM ÖNÜMÜZDEKİ AY NE YAPACAĞIZ!

Pandemi nedeniyle Kısa Çalışma Ödeneği’ne başvuran Tire Belediyesi, işçileri ücretsiz izne çıkardı. Ücretsiz izne çıkarılan işçilerden biri de 37 yaşındaki bekar, üniversiteye yeni başlamış bir kız çocuğu annesi, işten çıkarılma kaygısı nedeniyle adını gizlediğimiz bir kadın işçi. Asgari ücretin üzerinde maaş aldığını söyleyen işçi, “Ev ihtiyacı için markete gidiyorsun temizlik malzemesi kuru gıdaya 300 lira verip geliyorsun, içim gidiyor. Pazara gidiyorsun yeşillik, meyve alamadan geliyorsun. Her ay elektrik kesilme noktasına geliyor. Yetmiyor borçlanarak ödüyorum. Kısa Çalışma nedeniyle evdeyim, bu ay 620 lira aldım ödenekten, 1900 lira geçmiş çalışmalarımızdan. 2 hafta ücretsiz izne çıkarıldım evde bekliyoruz. Gündelik işe gideyim diyorum salgın var, iş yok, nereye gideyim? Asıl önümüzdeki aya yansıyacak kısa çalışma ne yapacağız bilmiyorum” diyor.

‘MAĞDUR OLDUK’

Salgın yüzünden kaygılarının arttığını, işten çıkarılmaktan korktuğunu söyleyen işçi, “Salgına karşı alınan tedbirlerin hiçbir faydası yok. Ben istemiyorum evde oturmak. Çalışmak, rızkımı kazanmak istiyorum. Binlerce insan işsiz kaldı. 15-20 gün zorunlu olmayan işler için tamamen kısıtlama gelse o zaman bir nihayete kavuşur. Hasta olan olmayan ayrışır. Bizi mağdur ediyorlar, sigortamız işlemiyor belki ileride sağlığım el vermeyecek çalışamayacağım; benim için 15 gün bile çok kıymetli” diyerek tepki gösteriyor.

‘DÜŞÜN YAKAMIZDAN’

“Acı reçete bize, tatlısı patronlara… Devamlı emekçilerin yakasındalar” diyerek acı reçete tartışmalarına değinen işçi, “Elektrik, su, doğalgaz, gıda neye yetirelim. Azıcık düşün yakamızdan. Zengin daha daha zengin oldu. 10 sene önceki asgari ücreti arar olduk. Enflasyon almış başını gitmiş. Çarşı pazar ateş pahası. Patronlara vergi indirimine son versinler, ellerini işçilerin üzerinden çeksinler artık. O bakanlar milletvekilleri 3-4 ay maaş almasınlar da görelim. Ceplerine indirmesini biliyorlar. Bizim sözcümüz olarak ne yaptılar bizim için” diyor.

ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ KALDIRILMALI

İşçilerin çıkmaz sokakta olduğunu söyleyen işçi, “Asgari ücretliden vergi almak neyin nesi karın tokluğuna yaşıyoruz. Ama patronlara af getiriliyor. Niçin? Asgari ücretten vergi kaldırılmalı, insanca bir seviyeye çıkarılmalı ücretler. İnsanlar çöpten yiyecek toplar noktaya gelmiş, çaresiz. Hadi biz bir tık daha iyiyiz. Sendikalı olduktan sonra düzeldi biraz, daha da düzelecek. İşsiz olanlar n’apsın? Tok olan köpek fırına dalmaz derler. İnsanlar aç, ne yapalım hırsızlık mı yapalım” diyor. “Peki bu sorunlara karşı var mı bir çözüm öneriniz?” sorumuza ise “Emekçiler birlik olsa Türkiye’yi durdurur. Hayat durur. Zenginler bunun farkında değil, yoksullar hiç değil” diye cevap veriyor.

DIŞARI ÇIKTIĞIMIZ MI VAR?
2 çocuk annesi Güler, ev emekçisi olduğunu ama emeğinin görünmediğini söyleyerek, “Kızım 11. sınıfa gidiyor, evde derslere çalışıyor. Oğlum bir restoranda çalışıyordu salgın yüzünden işten çıkarıldı. Salgın önlemi diye evden dışarı çıkmayın diyorlar, oğlan evde oturuyor dışarı çıktığı yok, çünkü parası yok. Eşim emekli ama yine de yetmiyor inşaatlarda çalışıyordu, iş bulamıyor aylardır o da evde oturuyor. 2200 TL emekli maaşı var, krediye gidiyor. Geriye kira olarak aldığımız 1100 lira para var” diyor.
‘SOĞAN EKMEK, ÇAY EKMEK… NEREYE KADAR?’
“4 kişi nasıl geçiniyorsunuz” diye sorduğumuzda ise “Pazara gitsem 200 TL harcamam gerekir ama bunun yarısını bile alamıyorum çünkü her hafta fiyatlar artıyor. Genelde soğan ekmek, çay ekmek yiyoruz, balık, et, meyve alamıyoruz. Giyim zaten alamıyoruz kızım kaban, bot alacaktı fiyatı pahalı alamadık, eskilerle idare ediyor. Parayı ancak elektrik, su, doğalgaza veriyoruz. Her ay zam geliyor ona da. Yeterince ısınamıyoruz. Sağlıklı beslenin diyorlar bu şartlarda nasıl besleneceğiz? Biz karnımızı su, ekmek, soğanla doyuruyoruz. Aslında midemizi kandırıyoruz, ölmüyoruz sadece yaşıyoruz” diye cevap veriyor. Asgari ücreti ve acı reçete tartışmalarını sorduğumuzda ise “Asgari ücretin en az 3500 TL olması gerekir. Bu da yetmez gerçi insanlar çöplerde ve akşam geç saatlerde pazar artıklarını topluyor. Ben de param olursa geç saatte pazara gidiyorum. Hükümetin halka reva gördüğü acı reçete, zam zam zam. Yeter artık” diyor.
‘YOKSULLUK SINIRININ ALTINDAYIZ HÂLÂ ACI REÇETE DİYORLAR’

“Bundan daha fazla acı reçete var mıdır diye düşünmeden edemiyor insan. Zaten sağlıklı ve çeşitli olmasına bakmaksızın karın tokluğuna yaşıyoruz. En temel ihtiyaçlardan kısıyoruz, bizim için sokağa çıkma kısıtlamasına gerek yok ki zaten çıkacak durumda değiliz. Tek yapabildiğimiz işe gitmek o da bir işimiz varsa…” diyor Ayşe. Sekreter olarak çalışıyor bir firmada, asgari ücret alıyor. Bekar ve iki çocuk annesi… Çocuklarının babası destek olmasa yaşama şanslarının olmadığını söyleyen Ayşe, “Aldığım maaşla zorunlu ihtiyaçların dışında bir harcama yapamıyorum. Gıda fiyatları yüzde 21 zamlanmış. En ucuzunu, karın doyuranını seçiyoruz. Kredi kartıyla döndürmeye çalışıyoruz. Asgari tutarı ödeyip bir sonraki ayın hesabını yapıyorum” diyor. Her gün işten çıkarılma korkusuyla işe gittiğini söyleyen Ayşe, “Yoksulluk sınırının altında, korku ve kaygılarla yaşıyoruz. Hâlâ bize acı reçete diyorlar. Asgari ücret gerçek enflasyon oranları ve 4 kişilik bir aile baz alınarak belirlenmeli. İki çocuk, ev kira biz nasıl geçinelim. Ev kiram 1200 lira, elektrik, su, ısınma en az 300, kış geldi faturalar daha da arttı. Çocuklar ekstra bir şey isteyecek diye ödüm kopuyor” diyor.


İlgili haberler
Kadın işçilerin gündemi: Vergiler, zamlar, asgari...

Esenyurt’ta gıda, metal, depo işçisi kadınlara asgari ücreti sorduk. İşçi kadınlar geçim derdi, zaml...

Kadınlar asgari bir hayal kurmaktan bile uzak

Ekonomik kriz, pandemi, yoksulluk, acı reçeteler derken bu ay asgari ücret zammı belirlenecek. Milyo...

Asgari Ücret, Azami Sefalet

Elif Turgut soruyor, Sevda Karaca 4 Aralık'ta başlayan asgari ücret görüşmelerini ve kadınlar üzerin...