Nazan’ın gülen yüzü için…
Etrafa neşe saçan Nazan’ın yaşamı aslında hüzünle dolu. Çocuğu ve eşi için hastane koridorlarında süren mücadelesi umudunu söndürmüyor. Bizim de Nazan için yapabileceklerimiz var aslında…

Ankara Gersan Sanayi Sitesinde bir yiyecek fabrikasında tanıştık Nazan’la. Cana yakın, etrafa neşe saçan, esprili haliyle göze çarpan Nazan’ın çay ikramıyla başlıyor sohbetimiz.
Anadolu’nun küçük bir şehrinde başlayıp yedi yıl önce Ankara’ya yerleşmesiyle devam eden Nazan’ın hayatını konuşmaya koyuluyoruz. Eşinin kronik hastalığı nedeniyle sürekli bir işte çalışamadığını evin bütün yükünün de kendisinde olduğunu ve asgari ücret aldığını anlatıyor. 700 lira ev kirası, 500 lira da kreşe veriyor. Akrabalarının yardımıyla ayakta kalmaya çalıştığını anlatıyor.

‘PARAM OLSA ÖZEL HASTANEYE GÖTÜRÜRDÜM’
5 yaşındaki çocuğunu anlatırken yüzüne bir hüzün yerleşiyor, çünkü o da babasıyla aynı hastalıktan muzdarip. Nazan, omuzlarını en çok çökerten şeyin çocuğunun hastalığı olduğundan bahsediyor. Sık sık hastaneye gitmesi gerekiyor ve bu çok yıpratıcı bir süreç. Acil yapılması gereken birçok tetkik için aylarca bekletildiklerini anlatırken duygusallaşıyor. “Param olsa özel hastaneye götürürdüm, çocuğum daha az yıpranırdı” diyor.

‘HİÇBİR SEÇİM VAADİ YAŞAMIMI DEĞİŞTİRMEDİ’
Bu zor şartların değişmesi için seçimin bir umut yaratıp yaratmadığını soruyoruz. Karşılığında çok iyimser bir cevap aldığımız söylenemez. Yıllardır hiçbir seçim vaadinin hayatını kolaylaştırmadığını anlatıyor ve bu seçimin sonucuna dair de bir beklentisi olmadığını ekliyor. Hiçbir partiye inancının olmadığını söyleyen Nazan, hayatın böyle devam etmemesi için umudunu korumaya çalıştığını dile getiriyor. Onun ufak da olsa barındırdığı umudu büyütmek için birbirimize söz vererek sıcacık gülümsemesiyle vedalaşıp ayrılıyoruz.
Nazan’ın bu hali, yalnızlaştığımız ölçüde dertlerin nasıl altından kalkılamaz hale büründüğünü gösteriyor aslında. Bu konuşmadan anladığımız kendi başımıza bir tuğla olursak hayatın yükünü tek başımıza omuzlamamız gerekir ve kimsenin buna gücü yetmez, ama duvardaki bir tuğla olabilirsek derdi de yükü de dayanışarak birleşerek atlatır, daha yaşanılabilir bir hayat kurarız.

İlgili haberler
#KadınlarınSeçimi onurlu bir gelecek

Milyonlarca kadına dayatılan seçenek bu ikisi arasında; Ölüm mü, sıtma mı? Seçim manifestolarında ve...

Sincan’da metal işçisi kadınlarla seçim sohbeti...

‘İnsanca yaşamak olsa... Gece vardiyası olmasa...’ diyor seçimi konuştuğumuz metal işçisi kadınlar....

#BenimSeçimim #BenimManifestom

Halkın gerçek iradesinin her adımda kendini gösterebilmesi, bu iradenin ülkenin yönetiminin her kade...