Narin depremin de yaşamın da yaralarını kadınlarla birlikte sarıyor
Narin depremin ağır hasarlar bıraktığı Adıyaman’da 3 çocuğuyla hayata tutunmaya çalışıyor. Öyle bir kadın ki o, hangi kadın başını sokacak bir yer arasa kendini onun yanında buluyor.

“Adıyaman merkeze geldiğimde nasıl korkuyordum anlatamam. Yapabilir miyim? Kirayı ödeyebilir miyim acaba? Bu ortamda çalışabilir miyim? Ama sonra servis de yaptım, mutfakta da çalıştım, geri dönüşümde de çalıştım, mağazada da çalıştım. Garsonluk hayatta yapamayacağımı düşündüğüm bir şeydi…”

Maraş depremleri sonrası Adıyaman’da tanıştığım güçlü kadınlardan birine ait bu sözler. Memleketteki pek çok kadının hayatının özeti gibi. Daha çocukluktan itibaren vermediğimiz kararların bedelini ödemeyi, bir fanusun ardına hapsedilmeyi olağan sandığımızdan çünkü…

Hâlâ üzerinde hissettiği toplumsal baskı nedeniyle gerçek ismini veremiyoruz. Bu nedenle ona Narin diyeceğim. Narin depremin ağır hasarlar bıraktığı Adıyaman’da 3 çocuğuyla hayata tutunmaya çalışıyor. Depremle birlikte bir süre çadırda kalan Narin ve çocukları, günlük ihtiyaçlarını gidermek için eve girip çıkmışlar. Evin hasarsız çıkmasıyla birlikte şimdi evlerindeler.

‘BAŞKALARI İÇİN DAYAK YİYORDUM’

Deprem sonrası büyük oğlunu çalışması için İzmir’e göndermiş. 18’ini aşmış bir kızı ve ortaokula giden bir oğlu daha var. Kızı Adıyaman’daki dev tekstil fabrikalarından birinde çalışıyor şimdilerde. Evin geçimi şu sıralar ona bakıyor. Narin de okula giden oğlu, gündelik ev işleri dışında gününü evde sigara paketlemekle geçiyor, bir de yanında kalanlara gözlemeler yapıp kekler pişirmekle. Öyle bir kadın ki o, çevresinde hangi kadın evsiz kalsa, hangi kadın başını sokacak bir yer arasa kendini onun yanında buluyor. Kadın dayanışmasının en güzel örneği oluyor yani.

Kız kardeşliğin, dayanışmanın en güzel örneği olsa da Narin bu zamanlara kolay gelmemiş. Özellikle doğuda kadın olmanın baskısını daha çocukluğunda yaşamaya başlamış. Anne babasının ayrılmasıyla üzerinde söz sahibi olan ağabeyi nedeniyle erken yaşta akrabasıyla evlendirilmiş. Bekarken evde yaşadığı şiddetin daha fazlasını yaşamaya başlamış bu sefer koca evinde.

“Kaynım için, eltim için, kayınpederim için dayak yiyordum. Bir arada yaşıyorduk hep, sevmiyorlardı beni, değer vermiyorlardı. Bir şey söylesem batıyordu. Her şey bana şiddet olarak dönüyordu. Kocam çalışmıyordu, bir yere gitmiyordu, üstüne dayak ye. Yine de sustum. Sonra kıskançlık nedeniyle bana iftira attı. İftiralardan sonra aynı odada dahi yatmadık. Sürekli kavga ediyorduk. Öldürme derecesine kadar geldi. Halbuki evlenmek için peşimi bırakmamıştı” diyor Narin ve ekliyor: “Babamlara gittiğimde ‘Çocuklarını bırak gel’ dediler, kabul etmedim. Çocuklarımı ayıracaklardı benden. Herkes bana ‘Gurursuz musun, niye bunların yanına dönüyorsun, niye susuyorsun?’ dedi. Çocuklarım için katlandım.”

ÇOCUKLARI İÇİN KATLANMIŞ AMA…

6 yıl boyunca sürmüş eziyet. Devam ediyor: “6 yıl boyunca kapıyı kilitledim üstüme, yattım çocuklarla. Çünkü gözü dönmüştü, beni öldürebilirdi bile. Dayak da yedim her şeyi de gördüm ama yine de sustum. En son bardağı taşıran ne oldu biliyor musun? Kayınbabamlar insan değil sanki canavar, bir de benim dayım. Eltim istemiyordu biz onlarla konuşalım, onlara gidelim. O yüzden bize dedi ki, ‘Eve gizli gelin.’ Ben de ‘Neden gizli geleyim ki?’ dedim. Eltim çocuklarıma da hep hakaret ediyordu. Bir gün yaşanan bir olay sonrası kızımı bıçakladı eltim. Bu olaydan sonra da koptuk gitti. Çocuklarım psikolojisi hâlâ bozuktur.”

Hep ona yüklendiklerini, hep sus dediklerini gözyaşları içinde anlatıyor Narin. Bu olaydan sonra “Ya giderim, rezil olurum ya da yükselirim” deyip evden ayrılmış. Daha sonra ev tutup çocukları da yanına almış: “Evi tuttum para yok, bir şey yok. Bir kuruş da istemedim, ‘Yeter ki benden boşan’ dedim”. Yakınlarının, kardeşlerinin desteğiyle toparlamış, ev temizliğine gitmiş. Düzene sokmuş hayatını… Öyle de gururlu ki sürdürüyor sözlerini: “Hiçbir gün kimseye ‘Param yok ya da benim şu yiyeceğim yok’ demedim, demem de. Çok şükür o dereceye gelmedim. Allah’ın adaletine güveniyorum. Gerçekten darda koymuyor. O iş bu iş, tarla işi derken bir şekilde sürdürdüm düzenimi. Zaten 10 yaşımdan beri tarlaya gidiyorum, koca evinde de aynı şeyi yaptım, tütün işi yaptım.”

‘KORKMAYIN, SUSMAYIN, ŞİDDETE BOYUN EĞMEYİN’
Bugün her şeye rağmen çocuklarıyla birlikte bir yaşam standardı oturtmuş durumda Narin. Evde sigara paketleme işi yaparak eksiklerini gidermeye çalışıyor. Eziyetli bir iş olmasına rağmen çok getirisi de yok paketleme işinin. Her biri 20 paketten 50 kutuya 800 lira kazanıyor. Akşamüzeri ya da akşam gelen paketleri sabaha kadar bitirmek zorunda. Evde kim varsa paketlemeye yardım ediyor. Aldığı ücret de ya evin ya da çocukların bir ihtiyacına gidiyor. Narin en son kadınlara da sesleniyor: “Korkmayın, susmayın, şiddete boyun eğmeyin, çocuklarınızı mutsuz evlerde büyütmeyin. Ben yapamam diye de düşünmeyin, her zorluğun bir çıkışı, her derdin bir dermanı oluyor…”

Fotoğraf: Elif Ekin Saltık/ Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Ekmek ve Gül dergisi Şubat 2024 sayısı

Biz de yoksulluğa, ölüme, terk edilmenin öfkesiyle; insanca, eşit, şiddetsiz, rant uğruna kendi tabu...

Petrograd’dan bugüne bu düzene ‘yeter’ diyoruz!

Bugün bizler de Petrograd’daki işçiler gibi ‘Sömürüye, yoksulluğa, savaşa, şiddete ve yıkıma artık y...

Deprem ve ranta karşı kentte eşitlik için mücadele...

Yaşanabilir kentler, kentte yaşayanların ihtiyaçlarını temel alan yerel yönetimler ile mümkün olacak...