‘Evime de hayallerime de yıkım kararı çıktı’
‘Tarihi, kültür kokan sokakları, medeniyetlerin dostça yaşadığı memleketim artık gri, kanlı bir şehir.’

Depreme Hatay’da yakalandım. Altı gün çadırda, ilkel bir hayat yaşadıktan sonra medeniyetler beşiği canım memleketimden başkente geldik. İlkel hayat derken bunu gerçek anlamıyla söyledim. Barınma, beslenme, banyo gibi hiçbir ihtiyacımızı karşılayamadık. Çoğu insandan aynı şeyi duydum: “Yardımların Hatay’a ulaştırılmasına izin vermediler.”

Bu ne demek biliyor musunuz? Genç, yaşlı, bebek demeden açlığa, susuzluğa maruz bırakılmamız demek. Yıkılan evlerimizden bir çorap, bir ceket çıkarmaya fırsatımız olmadan o soğukla baş etmeye çalışmamız demek. Tulumbadan su almaya giderken enkazdan çıkarılan komşularımızın, cenazeleri için yıkandıklarını görmek demek.

6 yaşında bir yavruyu kucağımıza vermişti annesi “Yavrumu kurtarın” diye haykırarak. Sımsıcaktı bedeni ama çok geçti. Mahallemin yüzde 70’ini kaybettim. Komşularımı, arkadaşlarımı... Nefes alıyor muyum? Evet. Ama yaşıyor muyum, orası meçhul. Tarihi, kültür kokan sokakları, medeniyetlerin dostça yaşadığı memleketim artık gri, kanlı bir şehir.

Bu 11 şehirde kimi işine gidecekti; kimi dostlarıyla, ailesiyle planlar yapmıştı belki. Çocuklarımız yarıyıl tatilinden sonra sabah okula gidecekti. Çantaları, formaları hazırdı. Çoğu sonsuz uykusuna o gün daldı.

Yaşadığımız felaketten sonra ailemle birlikte Ankara’ya geldik. Acımız tazeyken bilmem kaçıncı sınıf insan statüsüne konulduk. İki ay boyunca bir ev ararken aldığımız cevap, “Depremzedelere ev yok. Onlar ödeyemez” oldu.

Hayalimdi, memur olup bir şehre atanmak. Dönecek bir evim vardı o zaman. Evime de hayallerime de yıkım kararı çıktı. Tek şükür sebebim, eşime ve çocuklarıma bir şey olmaması. Ama bu acı, ölene kadar kalbimde derin bir yara... Keşke bu bir kâbus olsa, uyansam. Ama artık korkunç gerçeği kabul etmek zorundayız.

Yaşamayan bilemez. Tek dileğim bunu anlamanız ve bu gerçeği yaşamamanız. Bu vesile ile yanımızda duran herkese sonsuz teşekkürler.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
‘Savaşla yurdumdan, depremle evimden oldum’

‘Başta, depremzede olduğumuz için herkes bize kapılarını çok rahat açarken artık durum değişmişti. H...

Depremzede miyiz devletzede mi?

‘Bayramdan bayrama şeker gören çocuklar vardı ya eskiden. Bizimkisi de o misal, seçimden seçime uzat...

Narin depremin de yaşamın da yaralarını kadınlarla...

Narin depremin ağır hasarlar bıraktığı Adıyaman’da 3 çocuğuyla hayata tutunmaya çalışıyor. Öyle bir...