Mamak Belediyesi emekçileri ile görüşmeler: Ne çok yorulduk, hele de kadınlar!
Henüz gerçekleşmemiş taleplerimiz, hayata dair kaygılarımız hatta hayal kırıklıklarımız olsa da ilk halka olarak kendimize güveniyoruz. Başlangıç için hiç de az değil.
Mamak Belediyesi’nde kadın emekçilerin en önemli üç talebini öğrenmek için görüşmeler yaparken, onların “Erkek arkadaşların da ne düşündüğünü öğrenelim” önerisiyle kapsamı genişletiyoruz. Kadınlarla ve de erkeklerle en önemli taleplerini, en çok kime güvendiklerini ve hayal kırıklıklarını konuşmaya başlıyoruz. Görüşmeler iki haftayı buluyor, 54 kadın ve 18 erkek arkadaşımızın kimiyle tek tek kimi ile oda oda, servis servis birlikte sohbetler ediyoruz. Görüşmeler işçi, memur, şirket işçisi; Hak-İş, KESK, Memur-Sen üyesi, temizlik işçisi, bordür işçisi, odacı, sekreter, güvenlik görevlisi, memur, mühendis, avukat, hemen her alandan arkadaşımızın ilgisi ile sürüyor ve sürecek. Tek bir arkadaşımız bile sohbeti reddetmediği gibi gereksiz de bulmadı, olabildiğince paylaşma arzusunda oldu. İlk kez tanıştığım, odasına ilk kez girdiğim insanlardan bile yaşadığı şiddeti, hissettiği yoksunlukları açıkça tarifleyenler oldu. Bu paylaşma isteğinin ne kadar önemli olduğunun altını çizmek isterim.

‘BİRİ TALEPLERİMİZİ Mİ SORUYOR?’ ŞAŞKINLIĞI
Görüşmelerin tamamı üzerine bir değerlendirme yapacak olursak, “talep” denildiğinde bunu insanların çoğunlukla dilek ya da hayal gibi algıladıkları görüldü. Biz de o vakit hayallerini, dileklerini sorduğumuzda “Şimdi kabul olacak mı?” diye soranlar dahi çıktı. Konuşmak istediğimiz bütün arkadaşlar önce “Nasıl yani birisi neden bizi ve taleplerimizi soruyor ki?” şaşkınlığıyla karşılayıp sonra içtenlikle cevaplar verdiler.
Erkek arkadaşlar taleplerini hızla ve somut sıraladılar. Yaşı, eğitimi ve mesleği farklılıklar gösterse de genellikle erkekler “para, huzur, sağlık, kariyer, araba, bütün teknolojik yenilenmelere sahip olmak, yurt dışında yaşamak, insanca yaşanacak bir ülke, geçim zorluğunun ortadan kalkması, adalet” derken, genç olanlar “aşk”, çocuklu olanlar “çocuklarıma iyi bir gelecek” dediler. Kız çocuğu olan erkeklerin yer yer kadın cinayetleri ve şiddetten duydukları kaygı da dile geldi. Ancak görüşmelerde genellikle paranın en önemli sorun olduğu, para varsa sağlık, huzur hatta aşkın zaten olacağı konuşuluyordu.
Kadınların “Hiç düşünmedim” diye başlayıp dakikalarca düşünerek verdikleri yanıtlarında ise kendilerine dair kişisel değil genel talepler çıkardıklarını gördük. Sadece üç kadın (birinin ata binmek, buz pateni yapmak, haftada bir kampa gitmek, bir diğerinin her şeyi bilebilmeyi istemek, bir başkasının ise görevde yükselmek ve başarılı olmak) kişisel düzeyde isteklerini söyledi.

‘SADECE KENDİME GÜVENİRİM’
En çok kime güvendikleri sorusuna kadın olsun erkek olsun emekçiler genellikle “Hiç kimseye güvenmem sadece kendime güvenirim” cevabını verirken daha sonra “En çok anneme güvenirim, anne, babama güvenirim” cevapları verildi. Sadece bir kadın ve bir erkek emekçi “Eşime güvenirim”, bir başka erkek emekçi ise “Çocuklarıma güvenirim” cevabını verdiler. İnsanların kendine güvenmesi olumlu bir şey olmasına rağmen “Kimseye güvenmem kardeşime bile” cevapları güvensizlik halinin ne kadar egemen olduğunu düşündürdü. Ayrıca kime güvendikleri sorusu kişiyi çağrıştırdığından sendika, hükümet, yerel iktidar, muhalefetin durumu gibi değerlendirmelere değil yakın çevreye bakarak cevapların verildiğini de eklemek gerekir.
“İşyerindeki arkadaşların birliğine güveniyor musunuz?” sorusu karşısında, “Elbette güvenirim” diyenlerin birkaç kişi olduğu, çoğunluğun artık birbirlerine güvenmenin zorlaştığını söylediği görüldü.

KADINLAR ÖNCE ‘YAŞAMAK’ İSTİYOR!
Kadın emekçiler erkeklere göre çok çeşitli talepler sıraladılar. Öne çıkan ve çarpıcı olanlarını paylaşmak istiyorum: “Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, liyakat, geçim zorluğunun giderilmesi, güvenceli çalışma, fırsat eşitliği, demokratik bir ülke, düşünce ve fikir özgürlüğü, sağlık, huzur, mutlu olmak” isteklerini erkek arkadaşların kimileri de ifade etmiş olmakla birlikte sadece kadınlar, “Hayatta kalmak, ayakta durmak” diyorlardı.
“Huzur istiyorum” diyen kadınlara “Huzurun neden kaçıyor?” diye sorduğumuzda en fazla kadın cinayetleri ve artan şiddetten kaynaklı kendi hayatları, kızları, yakınları, arkadaşları adına kaygılı, huzursuz yaşadıklarını anlattılar. Geçim zorluğu nedeniyle huzursuzluk ikinci sırada anlatıldı.

 ‘SEVİNEMİYOR, ŞAŞIRAMIYOR, ÜZÜLEMİYORUM’
“En büyük hayal kırıklığınız nedir?” sorusuna genelde “Hayat bizim için hep hayal kırıklığı hangisini anlatayım?” yönünde ortaklaşan cevaplar geldi. Geri kalan önemli bir kısmı da “Kimseden ve hayattan bir beklentim de dolayısıyla hayal kırıklığım da yok” yanıtını verdi.
Erkek emekçiler hayal kırıklıklarını “İstediğim eğitimi alamamak, erken evlenmek, yurt dışında yaşayamamak, daha iyi koşullarda bir ülkede olmayışım” biçiminde ifade ederken, kadınlar genellikle “Evliliğim, eşim, çocuklarım, kardeşim, yakın arkadaşım hayal kırıklığı” dediler.
Bir kadın kamu emekçisi “Artık bir süredir duygularımı hissetmiyorum” diye başladı söze: “Artık hiçbir şeye şaşkınlık, sevinç, üzüntü gibi tepkiler veremiyorum. Evde, işte, ailede, memlekette her şey hayal kırıklığı. Umudumuzu kırdılar yeniden umutlanmak için biz olmayı başarmalıyız.”

‘AH KEŞKE AMA ZOR Kİ’
Sevgi görmek, saygı görmek, kadın olduğu için engellenme, hor görülme, şiddet, cinsiyetçi söylemlerle karşılaşmayı istememek, 8 Mart’ın tatil olması, çalışma yaşamının kadınları, anneliklerini gözetecek şekilde kolaylaştırılması, boşanma halinde aile yardımını çocuklu kadınların alabilmesi, özgür olmak, istediğini giymek ve istediği zaman sokağa çıkmak gibi belki çok sıradan istekler kadınlar için “Ah keşke, o kadar zor ki” kıvamında dile getirildi.
TEK KADINLAR BAKIM YÜKÜ TOPLUMSALLAŞTIRILSIN İSTEDİ
Yine sadece kadınlar çocukların bakımı için “İşyerinde ve semtlerde kreş, etüt, yaz okulu, yaşlılar için bakımevleri, artan elektrik ve su ve temel gıda zamları karşısında ücretsiz çamaşırhaneler, fırın ve yemekhaneler açılmalı” dediler. Erkek emekçiler cinsiyetçi iş bölümünün mevcut hali gereğinden olacak çocuk, hasta, yaşlı bakımı, maliyeti, yorgunluğu gibi sorunlardan hiç söz etmediler.
KADINLAR ÖNCE KENDİNDEN VAZGEÇTİ
Kadın emekçilerde görülen en önemli yoksunluklardan biri pandemi ve geçim sıkıntısı ile kendilerinden ve küçük de olsa kişisel ihtiyaçlarından vazgeçmek zorunda kaldıkları, içe döndükleri, sosyal, kültürel faaliyetlerden uzaklığın kendi ifadeleri ile onları kuruttuğu, bu nedenle sinema, tiyatro, gezi vb. yollarla da yan yana gelme isteğinin arttığı biçimindeydi.
“16 lira olmuş bir oje onu dahi almıyorum” dedi genç bir kadın. “Oysa eskisi gibi arkadaşlarımla gezmeye gitmek istiyorum, çok yalnızlaşıyoruz, çok bunalıyorum” dedi sonra iç geçirerek.
 ‘ÜZERİMDE SON 1 YILDIR BİR KAMYON VAR GİBİ’
Başka öne çıkan şey ise “yorgunluk.” “Daha az yorulmak istiyorum” diyen kadınlara en çok nerede yorulduklarını sorduğumuzda “Evde, işyerinde, bu ülkede her şey beni yoruyor” diye yanıtlar aldık. Yaklaşık on kadın “Bir dağ başında kendimi duyarak, düşünerek yaşamak istiyorum. Soba tütsün bir parça yiyecek olsun yeter. Kimseyi de istemiyorum. Hiçbir yerde dinlenemiyorum” biçiminde ifade ettiler yorgunluklarını. Yıllardır iki çocuğu ile ayakta kalma mücadelesi veren bir temizlik işçisi kadın artan zamlarla ağırlaşan geçim zorluğunu “Bir yıldır üstümde bir kamyon var gibi hissediyorum, çok yorgunum” diye anlattı.
Bütün bunlardan sonra edindiğim kısaca izlenimim şudur ki çok yorulduk, çok bunaldık, çokça sorun ve endişe var ama kendimize güveniyoruz; ilk adım olarak oldukça büyük bir şey bu. Ve birbirimize ihtiyacımız var, bakın hemen soranla ne çok paylaşıyoruz. Daha fazlasını yapabiliriz.

Görsel: Freepik


İlgili haberler
Mamak Ege Mahallesi’nde Ekmek ve Gül buluşması: Ha...

Ege Mahallesi’nde Ekmek ve Gül buluşmaları çerçevesinde Avukat İlke Işık ile bir araya gelen kadınla...

Belediye işçisi kadınlardan 25 Kasım sözü: ‘Övgüle...

İzmir’de Genel-İş üyesi kadınlardan şiddete karşı örgütlü mücadele çağrısı: Örgütlenirsek neler olur...

İzmir Büyükşehir Belediye işçisi kadınlar: Kararı...

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan kadın emekçiler, Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesinden ç...