Kriz 3 yaşındaki çocuğu bırakıp çalışmak zorunda kalmak demek
Plastik fabrikasında çalışan işçi Aygül, yaşadığı zorlukları anlatıyor: 4 çocuğuna zaman ayıramama, ihtiyaçlarını karşılayamama bir dertken sürekli koşturması onu uykusuz günlere mahkum ediyor.

Aygül 32 yaşında, evli, 4 çocuğu var. Kocaeli Dilovası’nda bir plastik fabrikasında çalışıyor. Eşi de kendisi gibi işçi. Üç çocuğun okula gittiği 6 nüfuslu eve ayda yaklaşık 4 bin 500 lira para giriyor. Kredi borçları, geçim harcamaları ve çocukların okul giderleri derken o para yetmiyor. Aygül, geçimlerini sağlayabilmek için sürekli borca girdiklerini anlatıyor: “Bir karttan para çekip diğerine yatırıyoruz, başka türlü geçinemiyoruz.”

Sadece geçim değil, çalışma koşulları da oldukça zorluyor Aygül’ü. 8-4 vardiyası yüzünden küçük çocuğunu annesine bırakmak zorunda kalıyor, yine çocuklar yüzünden çok zorlanıyor: “İş çıkışı anneme gidip çocuğu alıyorum, ev işlerini yapıp öbür çocuklarımla ilgileniyorum. Akşam otobüsle tekrar anneme geçiyorum, orada kalıyoruz. Çocuğum evde olmadığı için huysuzlanıyor, geç yatıyor ve sabah tekrar otobüse binip servis durağıma gidiyorum. Diğer vardiyalarda da içim rahat etmiyor. Ortaokula giden kızım küçük kardeşine bakıyor. Çok yoruluyor, dersine de odaklanamıyor. Bazen pazarları da mesaiye kalıyorum. Mesai de olunca kendime zaten hiç zaman kalmıyor. Ama eksik günleri tamamlamak için mesaiye gitmek zorunda kalıyorum.”

17 yaşında çalışmaya başlayan Aygül şöyle özetliyor yaşamını; “3 yıl tekstilde çalıştım, evlenince çalışmaya bir süre ara verdim. Çocuklarla ilgilendim. Borçlar, masraflar derken bulaşıkçılık, çaycılık arada da serviste hosteslik yaptım. Bir süre 3 ay işsiz kaldım, sonra da şu an çalıştığım fabrikaya girdim.”

Krizin etkilerini ise şöyle anlatıyor; “İşyerine ilk girdiğimde işler daha rahattı. Zaman geçtikçe, hele şu kriz dönemi başladığından beri işler ağırlaştı. Kriz bizim için daha az markete gitmek, gidince de elinde 3 parça şeyle dönmek, geçim derdimizin artması ve çocukların istediklerini alamamak demek. Kriz 3 yaşındaki çocuğu bırakıp çalışmak zorunda kalmak demek. Kriz var diye patron daha az işçiye daha çok iş yaptırmaya çalışıyor. Bir taraftan kriz var diyerek bizden bir şeyler kesmenin ve daha çok iş yaptırmanın peşindeler, diğer taraftan yeni makineler alıyorlar.”

EN AZINDAN ÇOCUKLARIM DAHA RAHAT YAŞASIN
Aygül, krizin sorumlusu olarak devletin başındakileri görüyor. Bir yandan da bu durumlara karşı işyerinde ses çıkarmanın daha da zorlaştığını söylüyor, “Herkes çalışmaya mecbur, borcu var, o yüzden çok ses çıkaramıyoruz. Mesela hastalanıp izin aldığım için usta vardiyamı değiştirdi. O hafta çocuğuma söz vermiştim, karne günü yanında olacaktım. Vardiya değişince gidemedim, çocuğum çok üzüldü. Çocuklarıma hasret kalıyorum, işyerinde eskisinden daha çok yorulduğum için ev işlerini yapmak daha da zor oluyor, çocuklarla ilgilenmek zaman geçirmek de öyle. Kendimi bu yüzden çok yetersiz ve kötü hissediyorum. Çünkü karne günü sadece ben okulda olamadım. Bu beni çok üzüyor.”

Aygül bu tempoda günde en çok 6 saat uyuyabiliyor; “Bazen 3-4 saatlik uykuyla işe gittiğim oluyor. Bu böyle devam edemez, bir şeyler değişmeli. En azından benim çocuklarım daha rahat yaşamalı” diyerek tamamlıyor sözlerini.

İlgili haberler
Gerçekleri bir bir haykıracağız

İktidar, kadının değiştirici ve dönüştürücü gücünü bildiğinden her türlü manipülasyonla haklarımızı...

Krizi sermayenin krizine çevirelim!

Dışarı gezmelerinden feragat edip ev ziyaretlerine giderken birbirine patates soğan alan kadınlar......

Seçeneğimiz; birlik ve mücadele

Ev toplantılarından birisini de Derince’nin Esentepe mahallesinde gerçekleştirdik. Bağımsız aday Rey...