Korona bugün var yarın yok, ama kadınlar hep var!
Bu zorlu günlerde de sonrasında da hayatlarımıza sahip çıkmak ancak birbirimizle dayanışarak gerçekleşecek.

Koronavirüsle ilgili bilgimiz, toplumsal ve küresel deneyimlerimiz arttıkça yaşadığımız panik ve anksiyetelerimiz de bir o kadar derinleşiyor. Herkesin sağlığını ciddi anlamda tehdit eden bu salgın sadece akciğerlerimize verdiği zarardan ötürü mü tehlikeli sizce?

Koronanın bugün sadece bedensel sağlığımızı tehdit ettiğini düşünmek onu yüzeysel ele almak olur. Karambole yaşadığımız bu süreçte bütün bu karmaşanın ortasında kaynayıp giden bir gerçeği daha ortaya koymanın sorumluluğunu hissediyorum içimde. Kadın, kadının dünü, bugünü, yarını… Dünden bugüne fazlasıyla fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddete maruz kalan kadınlar maalesef bugün de şiddet görmeye devam ediyor; hatta misliyle.

KADINLAR DAHA STRESLİ VE KAYGILI
Özellikle çocuğundan uzakta saatlerce ve soluksuz çalışan sağlık personeli kadınlar bir yandan hayat kurtarırken bir yandan da enfekte olmamak için çaba harcıyor. Sosyal izolasyon koşullarına rağmen çalışmak zorunda olan tüm kadınlar da yine hastalığa yakalanmadan bu süreci atlatabilmek için çaba sarf ediyor. Bunu elbette kadın erkek hepimiz düşünüyoruz ama özellikle kadının düşünmesinin sebebi, ataerkinin tüm yönleriyle kadının üzerine yıktığı bir sorumluluk olarak duran “çocuk bakımı”.Çocuğu olan emekçi bir kadın bu nedenle çabasını maksimum seviyeye çıkarmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla kadın çalışırken erkeğe göre daha stresli ve kaygı düzeyi yüksek şekilde çalışıyor. Okulların kapanmasıyla çocuğun evde kalmak zorunda olması, eve gittiğinde ev işlerini bir görev olarak çoğunlukla tek başına yapmaya devam ediyor olması, işini kaybetme tehlikesiyle ekonomik çöküntü yaşama stresi de cabası. Öte yandan şiddet eğilimli bir kocanın veya babanın varlığı da şiddetin katsayısını arttıran ve görmezden gelinemeyecek kadar yoğun karşılaştığımız bir diğer sorun. Hele de çiftler sosyal izolasyon şartlarına uyup evinde, sürekli birlikte ve yüz yüze kalıyorsa… Kaldı ki sosyal izolasyon önlemlerinin alındığı 15 gün içinde erkekler tarafından 12’si evinde olmak üzere 18 kadın katledildi bile! Peki, kadın mülteciler? Evini, barkını terk etmiş, hiçbir güvencesi olmadan yaşam mücadelesi veren, bu koşullarda yaşamını, bedenini, psikolojisini, kucağındaki çocuğunu korumaya çalışan kadınlar? Yoksa onlar için alınan önlemler de kocası tarafından katledilen kadınlar için alınan önlemler kadar mı gerçekçi?

DAYANIŞMAKTAN BAŞKA ÇAREMİZ YOK
Ne kadar süreceğini kestiremediğimiz bir süre boyunca kadınların yaşadığı ve çok yüksek ihtimalle yaşayacağı şiddetin görmezden gelinmesine izin mi vereceğiz?Elbette hayır!
Korona günleri de geçecek, bir süre sonra her şey eski halini almaya başlayacak, hayat akacak. Zaten korona salgını öncesinde de acı deneyimler yaşadığımız kadına yönelik şiddet sorunu, salgından sonra belki daha da artmış olacak. İşte tam da bu noktada kadının ataerkil sistemde, daha fazla ötekileştirilmemesi ve şiddete uğramaması için bir şeye ihtiyacımız olacak: Her birimizin kadın dayanışmasında bir özne olması! Kadın olarak hepimiz bu şiddete bir şekilde yaşamımız boyunca maruz kaldık ve birbirimizi en çok biz anlarız. Bu zorlu günlerde de sonrasında da hayatlarımıza sahip çıkmak ancak birbirimizle dayanışarak gerçekleşecektir. Gelecekten umutlu olmak; birbirimizin varlığına ve desteğine inanmaktan ve kadına yönelik şiddet sorununun çözülmesi için birlikte mücadele etmekten geçecek!

İlgili haberler
Korona günlerinde evde çocukla hayat: Zorluklar, k...

İzolasyonla birlikte önemli sorunlardan bir tanesi çocukların akranlarıyla bir arada olamaması. Ayrı...

Çalışmam yaşamamdan daha önemliymiş

Eğer ben bu ülkenin bir vatandaşıysam, bu ülkede çalışıyorsam, vergimi veriyorsam, benim yaşama hakk...

Çalışan kadınlar evdeki çocukları ne yapsın?

Ücretli izin talep eden işçi kadınlar çalışmak zorunda kalırken çocuklarını ya evde tek başlarına bı...