‘Korkularımız değiştirme gücümüzün önüne geçmesin’
‘Geçtiğimiz yıllarda da enflasyon miktarında defalarca zam yapıldı. O zaman enflasyon ücret artışları yüzünden artmadı. Şimdi ne değişti?’

Evin yükünden ve ekonomik koşullardan uzun süren bayram tatilinde memleketine, tatile gidemeyen kadınlar çoluk çocuk herkesin evde olduğu 9 günün ardından kendini parka atmış. Ellerinde bir bardak çayı, kahvesi ile bizi ağırlayan onlarca kadının derdini, memleket gündemine dair düşüncelerini sizlere aktarmaya çalışacağım.

Parklarda yüz yüze geldiğimiz onlarca kadının her birinin asıl derdi durmak bilmeksizin temel tüketime gelen zamlar. Bir kısmı emekli ama zorunda oldukları için çalışıyor, bir kısmı evin yükü altında sıkışıp kalmış, bir kısmı iş-ev arasında mekik dokuyup “Dinlenecek 5 dakikaya razıyım” diyen kadınlar. Her birinin dilinde “Pazara, markete zam gelmesin. Asgari ücrete de zam gelmesin” sözü var. Sohbetlerimiz biraz ilerlediğinde döküveriyorlar içlerini: “Bıktık geçinemiyoruz. Tencere nasıl kaynayacak? Çocukların isteklerine nasıl yetelim?”

Yasemin emekli maaşı ve çalışan kızının maaşı ile zar zor geçindiklerini söylüyor: “Yetmez ama asgari ücret en az 25 bin lira olsa emekli maaşı da biraz artar, iyi kötü geçiniriz en azından.” Daha sonra “Onu da vermeyecekler, seçime kadar dişimizi sıkarsak değiştireceğiz hayatımızı” diyerek umutlarını seçime bıraktığını ifade ediyor.

‘ÇÖZÜM BİZDE AMA GÜVENİMİZ YOK’

Ayla özel gereksinimli çocuğu olan bir kadın. Çocuğunun bakımı ve eğitiminden kaynaklı çalışamıyor. Evde sadece eşinin çalıştığını söyleyen Ayla, “En büyük olanağım kirada oturmuyor oluşumuz, kirada otursam geçinemezdik” diyor. “Hayat pahalı, her şey pahalı. İki çocuğum okula gidiyor. Asgari ücrete zam gelmeden her şeye zam geliyor. Hepsi yansımıyor ekranlara. Her şeyin farkındayız ama maalesef bizler sesimizi çıkaramıyoruz. Boyun büküyoruz. Alışmışız boyun eğmeye. Şöyle bir ayağa kalksak şöyle bir silkelensek" diyerek aslında birçok kadının sözcükleri arasına sıkıştırdığı çözüme ve kaygılara işaret ediyor: “Çözüm bizde ama gücümüz yok, birbirimize güvenimiz yok, korkularımız değiştirme gücümüzün önüne geçiyor.” Kadınların kendilerine bile söylemekten geri durduklarını Ayla bütün kadınlar adına öfkeli bir şekilde dile getiriyor. “En düşük kira 12 bin lira, en kötü bodrum katlar bile. Faturalar çok geliyor. Kaşığın ucu ile verip kolumuz ile geri alıyorlar. Markete 3-4 bin lira harcıyoruz. Domatesin kilosu bile 30-40 lira olmuş” diye ekliyor.

‘NEYDEN TASARRUF EDELİM?’

“Ücret artışlarının enflasyonu arttırdığını söylüyorlar. Elbette böyle değil. Türkiye neden üretemiyor, her şeyi dolar ile alıyoruz? Neden fabrikalarımız satıldı, kapatıldı?” diyen kadınlara patronların ve iktidarın “Ücretlere zam yaparsak enflasyon artacak. Bu dönemi atlatmak için tasarruf yapmak zorundayız” dediklerini hatırlatıyorum. Kadınlar yanıtlıyor: “Neyin tasarrufu? Tasarruf yapacak neyimiz kaldı?”

Nermin “kemer sıkma, tasarruf” önerilerine tepki gösteriyor: “Neden hep bize tasarruf? Bu memlekette zenginler için neden tasarruf yok? Ülkemiz büyüyor diyorlar. Büyüyen patronlar. Büyüyen patronların serveti oluyor. Biz işçilere, kadınlara geldiğinde evin yükü, mutfağın yükü, iş koşullarının ağırlığı, ucuza çalışmak büyüyor.”

Nermin’in bahsettiklerinin bir örneğini Tülin ile yaptığımız sohbetten verebiliriz: “Benim çocuğumun sabah giderken iş saati belli ama çıkış saati belli değil. Angarya işleri yaptırıyorlar ve mesai ücreti de yok. Öyle bir alıştırdılar ki bizleri, söyleneni yapmazsak işsiz kalırım korkusu ile her şeyi yaparken buluyoruz kendimizi. Ben torunuma bakıyorum. Çocuğun isteklerini almaya kalksam akşama kadar en az 100 lira harcıyoruz. Küçük bir su olmuş 8-10 lira. Küçük bir çikolata 30-40 lira. Eskiden 100 liraya pazara gider o para ile poşetleri doldurup gelirdik. Eskiden dediğim iki sene önce. İki senede Merkez Bankasının rezervlerini komple boşalttılar. Ülkemizde üretimin bitirilmesi, her şeyin dolar ile alınıyor olması bizim bu halde olmamızın sebebi.”

Fatoş’un da Tülin’e yaptığı ek ve sorduğu bir soruyla bitirelim: “Ülkemizde enflasyon ilk defa olmuyor. Önceki enflasyonlarda hayat bu kadar pahalı olmamıştı. Dışa bağımlı bir ülke haline geldik, ekonomik sorunlarımızın başında bu var. Enflasyon sadece bizim ülkemizde mi var? Ekonomisi iyi olan ülkelerde de enflasyon var. Oralarda ekonomi bu kadar kötü değil. Geçtiğimiz yıllarda da enflasyon miktarında defalarca zam yapıldı. O zaman enflasyon ücret artışları yüzünden artmadı. Şimdi ne değişti?”

Fotoğraf: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı

İlgili haberler
Taleplerimizle gürleyeceğiz şimşeğin tepesine

Dergimizin Temmuz sayısı, işçi ve emekçi kadınların Şimşek programının karşısında yaşadıklarını anla...

Tek gayemiz hayatta kalmak

‘Bu yüzden çoğu zaman o karanlık caddelerden geçerken ürpeririz. Biliriz ki bu karanlık birimizi yut...

Ekmek ve Gül dergisi Temmuz 2024 sayısı

Bu şimşeklerden bir bereket geleceği yoktur. O halde bu bereketi kadınlar, şimşeklerin üstünde 'temm...