Kartal Belediyesi’nde taşeron şirket bünyesinde çalışan ve kadro aldatmacasına karşı mücadele eden erkek işçilerin eşleriyle görüştük. “Gerçek bir kadro” talebiyle sürdürülen mücadeleye destek veren kadınlar, taşeron sistemine tamamen son verilmesini istiyor.

Taşeronun kölelikle eş değer olduğunu düşünen Tülay, “Açlık, zulüm, emek hırsızlığı denince aklıma taşeron geliyor. Bütün insanların bu kölelik düzenine karşı çıkması gerekir” dedi.

İşçi emeklisi Sümeyya, “gerçek bir kadro beklentisiyle nasıl bir hataya düştüklerini geç fark ettiğini” ifade ederek, “Kadro bekleyen eşim ve arkadaşları kadro alamadıkları gibi en doğal haklarının yani sendikalaşma haklarının dahi önüne taş koyulmaya başlandı. Bu taşerona kadro söyleminin aslında neyi amaçladığını daha net anladık” diye konuştu. Sümeyya şöyle devam etti: “Belediyede çalışan işçiler sendikaya üye olmamaları için yönetim tarafından tehdit edilmişti ve işçiler birbirine düşürülmeye çalışılarak bunun önüne geçebileceklerini sandılar. Fakat bu yıldırma politikaları tutmadı. Eşim ve diğer taşeron işçileri birliğin gücünü gösterdi ve en doğal hakları olan sendikalaşma haklarını kazandılar. İşçinin topyekün mücadeleden başka bir şansı olmadığını kendi işçi olduğum dönemden tecrübe etmiş biri olarak eşim ve onun gibi mücadele eden işçilerin her zaman destekçisi oldum ve olmaya devam edeceğim.”

Eşi belediyede işe başladıktan 6 ay sonra yasanın çıktığını söyleyen Sakine de bir işçi. İşçilerin kadro beklerken “al sana sözleşme, ister kabul et ister kabul etme bunu imzalayacaksın” dayatmasıyla karşılaştıklarını aktaran Sakine, bütün bunların düzelmesi için tek çarenin örgütlenmek olduğunu söyledi; “İşçiler kendi öz güçlerinin farkına varmalı ve sonuna kadar mücadele etmelidir.”