İki çeşit yemek bile lükse giriyor!
Bu yaşıma kadar birkaç kez kriz gördüm. Ama böylesini ilk defa görüyorum. Şu an ülkemizde ne tarım ne hayvancılık yapılabiliyor. Bir de ülkede kriz yok deyip yalancılıkla suçluyorlar.

Merhaba Ekmek ve Gül okurları,

Ben Dilek Meriç, 43 yaşındayım. Öncesinde sürekli çalışan bir tekstil işçisiydim, ama şimdi ev ve işsizlik üzerine mastır yapmakta olan bir kadınım.

Benim çocukluğumda babam rahatlıkla iki çocuklu ailesine bakabiliyordu, çok şükür geçinebiliyorduk. Şimdi yaşadığım hayata baktığımda; bir kızım var lise çağında. Eşim emekli ama ülkemizdeki çoğu emekli gibi emekliliğinin tadını çıkaramıyor; hayat şartları yüzünden ikinci bir işte çalışıyor.

Bana gelince, iş bulup evime katkıda bulunmak istiyorum, ama bir türlü bulamıyorum. Çünkü her iş başvurusuna gittiğimde Suriyeli, Özbekistanlı gibi yabancı uyruklu işçileri tercih ediyorlar. Nedenine gelince patronlar ucuz işgücünü tercih ediyorlar. Çünkü ben sigorta ve asgari ücret istiyorum en azından. Ama yabancı uyruklu işçiler öyle değil. Onlar da benim gibi çalışıp ailelerine bakmak zorunda. Peki, bu durumda ben mi suçluyum, onlar mı? Yoksa bizi bu duruma getiren iktidar mı?

Ülkelerindeki yanlış politikaların ve hiçbir zaman halkın lehine olmayan siyasi kararların bedelini yine halk ödüyor. Şu anda bizim ülkemizde olduğu gibi.

Gel gelelim kriz meselesine... Bu yaşıma kadar birkaç kez kriz gördüm. Ama böylesini ilk defa görüyorum. Şu an ülkemizde ne tarım ne hayvancılık yapılabiliyor. Bir de ülkede kriz yok deyip yalancılıkla suçluyorlar. Hatta utanmadan çıkıp asgari ücretin yettiğini söyleyip adeta bizimle dalga geçiyorlar. Çünkü onların tuzu kuru.

Ben bugün 10 liraya aldığım peynirin kilosunu iki gün sonra 15 liradan almak zorunda kalıyorum. Daha uygununu bulabilmek için market market gezmek zorunda kalıyorum. Geçen gün bir kilo dolmalık biber için dört market gezdim. Hepsi sözleşmiş gibi kilosunu 6 TL’den satıyor. Ben bunu neden yaşamak zorunda kalıyorum?Çünkü bu iktidarın halkın refahını düşünmek gibi bir derdi yok. Tek dertleri kendi refahları. Zengin yine zengin, fakir daha fakir. Ben ve benim gibi ev hanımları da akşama ne pişireceğiz diye kara kara düşünüyoruz. İki çeşit yemek yapmak bile hayal oldu, lükse giriyor. Demem o ki bu kriz zenginleri ve iktidarı değil her zamanki gibi fakirleri vurdu. 

Kriz en önce kadınları vuruyor. Nedenine gelince evdeki sorumluluk kadında çünkü. O yüzden biz kadınlar olarak, öncelikle de işçi ve emekçi kadınlar olarak, bilinçlenmeli ve örgütlenmeliyiz.

Saygılarımla

İlgili haberler
‘İki satırlık adamları musallat etmeyelim ömrümüze...

“İki satırlık adamları ömrümüze musallat etmemek” için satırlarca yazdığımız direnç hikayelerimize v...

Ne yoksulluk, ne sömürü, ne şiddet...

Bugün kadınların kendi hayatları üzerinde her türlü şiddetten azade olarak karar verebilme mücadeles...

Mafyaya, devlete, medyaya rağmen evlenmeyeceğim!

Viola’nın İtalya’da köhne namus anlayışına attığı ilk tokat bugün kadın haklarını en ileri boyuta ta...