“…Sizleri de kadın-erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sürekli kılan bu sosyo-ekonomik sistemde bir kadın olarak susması söylenen kadınların sesini kampüslerden en gür şekilde duyurmaya ve ataerkil kodları üniversiteden uzaklaştırmaya çağırıyoruz…”
Hacettepeli kadınlar olarak bu çağrıyla yeni dönemde Kadın Çalışmaları Topluluğunun tanışma toplantılarını düzenledik; üniversiteye yeni başlayan ve topluluğumuzla tanışmak isteyen kadınlarla bir araya geldik. Okuldaki bürokrasi ve başkaca engeller yüzünden düzenleyemediğimiz toplantılarımızı, farklı küçük gruplar halinde kafelerde yapmak zorunda kaldık. Bir araya geldiğimiz kadınlarla önce tanıştık, sonra “Neden Kadın Çalışmaları Topluluğu?” sorusunu tartıştık. Birçoğumuz aslında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hayatımızdaki yansımalarına müdahale etmek ya da onu daha iyi analiz edip tartışmak için bir aradaydık. İlk kez katılan bir arkadaşımızın “Ben zaten kadın mücadelesinin içindeydim ama tek başıma etkin olamadığımı fark ettim. Üniversiteyi kazanınca da bir şeyler yapmanın gerekli olduğunu düşündüm” sözleriyle bir arada olmanın önemini bir kez daha anladık.
Birbirimizi daha iyi tanıyıp sohbeti ilerlettikten sonra, topluluğun kuruluş süresinden ve bu zamana kadar yaptığımız etkinliklerden bahsettik. Geçen sene, kendimizin yazıp oynadığı “Laterna” oyununda ulaştığımız insanları ve aldığımız tepkileri paylaştık. Yeni bir oyunla sahnede olmayı planlarken, haftalık çıkarmayı düşündüğümüz küçük broşürlerimizin, kendimizi ve çevremizi geliştireceğimiz okuma grupları ve atölyelerin konuları hakkında görüşlerimizi aktarmaya başladık bile. Oluşturduğumuz görev dağılımı listeleri hepimizin bir şeyler yapmak için ne kadar istekli olduğunu gösteriyordu.
Her bir araya geldiğimizde, ülkenin gündeminde olanları, yaşadığımız eşitsizlikleri tartışabildiğimiz ortamlar yaratmak, konuşmak istediğimizi fark ettik. Tanışma toplantıları da bunlardan biriydi. Hayatımıza müdahalelerin bir yenisi olan müftülük yasasını hep birlikte tartıştık ve bazılarımızın bu yasanın içeriğine dair net bilgiler edinmediğini gördük. Birlikte tartışacağımız, karşı çıkacağımız konular günden güne artarken şimdi de boşanmalardaki arabuluculuk meselesi karşımıza çıktı. Devletin aile kurumuyla olan ilişkisini ve daha birçok konuyu üniversitede topluluk olarak bir araya geldiğimiz kadınlarla konuşmaya, yaptığımız etkinliklerle farklı sesler çıkarmaya, karşı çıkmaya devam edeceğiz.
İlgili haberler
Üniversiteye hoşgeldiniz!
Üniversiteye yerleştirme sonuçları açıklandı. Bir üniversiteye yerleşenler mutlu... Bu mutluluğu boz...
Ekim Devrimi’nden güç alarak mücadeleye!
Gençlik Yaz kampı Kadın Çalışmaları Atölyesi kadın sorununa dair pek çok tartışma yürüttü demiştik....
Çocuklarınızı bu kitaplardan uzak tutun
Çocuğun ‘Anne ben nasıl oldum? sorusuna ‘leylekler getirdi’ cevabından daha vahim Pedagog Ali Çankır...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.