Kendi hayatında var olma mücadelesi veren; emeği için, özgür ve onurlu bir yaşam için direnen tüm kadınlara merhaba!
Niyetimde başka şeyler yazmak vardı. Ama kısa bir süre önce katıldığım bir seminerde on binlerce yıl önce kadınların tarihin seyrini nasıl etkilediğine ilişkin yeni bilgiler edindim, fikrim değişti. Yanımdaki arkadaşın kulağına eğilip “On binlerce yıl öncesinde kadın bu kadar etkiliyken, yaşamın ve toplumun temel unsuru iken; medeniyetin, bilimin ve teknolojinin insan beynini zorladığı bu çağda kadının düştüğü duruma bak. Nasıl bu hale geldik?” demekten kendimi alamadım.
Bugün bilimin, sanatın, tıbbın ve teknolojinin temelini oluşturan buluş ve yaratımlarda kadınların bilgisi ve emeği temel oluşturmuş. Tarımı başlatan, ilk teknolojik aletleri bulan, mevsimlerin ve ayların döngüsünü ilk kavrayan kadınlar, bugün hayatımızdaki birçok edinimin temeli kadının binlerce yıllık kavrayışından gelmesine rağmen; bugün kadınlar recm ediliyor, burkaya mahkûm ediliyor, şiddet görüyor, savaşlarda ganimet oluyor, en çok ezilen, en çok sömürülen oluyor! Binlerce yıl topluma şifacılık eden, toplumsal yaşama kaynaklık eden kadınlar şimdi yaşamın kıyısına itilen, sözü geçmeyen, eve hapsedilen yetmezmiş gibi kırıma uğratılan kesim olmuş durumda. Tarihi kayıt altına alanların erkekler oluşu hiç tesadüf değil, size de öyle gelmiyor mu?
Bugün de kadınların nasıl yaşayacağından tut, ne giyip giymeyeceğine, nasıl davranacağına, nasıl güleceğine karar verenler nedense hep erkekler. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve kadının hayatına müdahale erkekler tarafından, toplumun gözü önünde, devlet gözetiminde ve dini referansları arkalayarak yapılıyor.
Ve bütün gece bu soru kafamda döndü durdu. Hangi ara bu hale geldik? Biz kadınlar geçmişte bize ait olan, bizden alınan ve gasp edilen temel insani haklarımız için mücadele ediyoruz bugün.
Tarih de gösteriyor ki eşit ve özgür bir yaşam mümkün. Halkların ve cinslerin eşitliğini, bireylerin özgürlüğünü esas alan demokratik ve paylaşımcı bir yaşam mümkünse, onu kurmak için de mücadele hepimizin boynunun borcu. Bulunduğumuz her yerde, her alanda; evde, işte sokakta yanı başımızdaki kadınlara omuz vermek, sesine ses katmak, yüreğinin yanına yüreğini koymakla başlayabiliriz. Kadınlar on binlerce yıllık bir tarih yaratmış, beş bin yıllık hatayı mı düzeltemeyecek?
Biz kadınlar ekmek de istiyoruz gül de… Çalışmak da istiyoruz, halaya durup türkü söylemek de… Sözümüzü de söyleriz, kahkahamızı da atarız ağız dolusu… Zulme karşı omuz da veririz, dans edip şarkı da söyleriz… Mücadele ettikçe özgürleşen, özgürleştikçe güzelleşen tüm kadınlara selam olsun!
İlgili haberler
Temizlikçi bir kadının kaleminden ‘kendileri’
Susanne Neumann 36 yıl temizlik işçiliği yapmış, şimdi ise kanser tedavisi görüyor. Bu arada boş dur...
GÜNÜN PORTRESİ: Çocuk eğitiminde çığır açan kadın...
İtalya’nın ilk kadın doktoru, kadın hakları için mücadele etti, çocukların eğitiminde uyguladığı yen...
Ekim Devrimi’nin kadın portreleri
Emeği, özverisi, çalışkanlığı ve militanlığı hayranlık uyandıracak devrimin kadın karakterlerinden K...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.