Hayatınız kimsenin insafına kalmasın
Geçirdiği iş kazası sonucu yaşamı altüst olan ve eşi iş kazasında can veren iki kadın anlatıyor: ‘Yaşadıklarımızın sebebi olan patrona güvenmek yerine en baştan hakkımı aramalıymışım.’

Bir fabrikada sekiz yıl çalıştım. İki çocuğum var, ben çalışırken çocuklarıma annem baktı. Fabrikanın mutfağındaki yemek tüpünün patlaması sonucu ağır yaralandım. Bütün vücudum, ellerim, yüzüm birinci derece yanık oldu. Aylarca komada kaldım. Herkes benden umudu kesmiş. O zaman çocuklarım çok küçüktü, ortalıkta kaldılar.

Kazadan 4 ay sonra kendime geldim, tedavim çok uzun sürdü. Yüzüme, elime yamalar yapıldı. Uzun süre aynaya bile hiç bakmadım. Eve gelip bütün cesaretimi toplayıp aynanın karşısına geçtim, sonrası facia... Hayata küstüm, yıllarca dışarı çıkmadım.

İşyerine dava açmak istedim ama patronlar “Davayı kazanamazsın, biz sana emekli oluncaya kadar bakarız” dediler. Haklarımı bilmiyordum, kabul ettim. Uzun süre sigortamı ve maaşımı yatırdılar. 2008 krizinde habersiz beni işten çıkarttılar. Patronlarla konuşmaya gittim, “Artık iyi görünüyorsun, git çalış” dediler. Ağlaya ağlaya eve geldim. Ev kira, iki çocukla ben ne yapacağım? Ellerimi ve sağlığımı kazadan dolayı kaybettim. Yeniden bir fabrikada çalışamıyorum. Çocuk bakma işine girmek istedim ama yüzümün haline bakan çocuklar korkuyordu. Ev temizliği işine de sağlığım el vermiyordu.

Yan tarafıma taşınan bir komşum işçi haklarından haberdardı, bana “dava aç” dedi. Beni bir avukata götürdü. Dava açtım ve kazandım. Halen devam eden davalarım var. Her şeyden önce hakkımı aramak bana çok iyi geldi. Zamanında dava açmadım diye pişmanım, hatta bu yüzden şahit bulmakta bile zorlandım. Çünkü kaza sonrası iş arkadaşlarım “dava aç” demişlerdi ama ben “Patronlarım iyi insanlar, onlar bana bakacaklar” diye kabul etmemiştim. Ne kadar hata yaptığımı anladım. Bütün hayatımı bir anda değiştiren insanlara güvenmek yerine en baştan hakkımı aramalıymışım.

Umarım kimsenin başına böyle bir şey gelmez ama eğer gelirse kesin hakkınızı arayın. Hayatınız kimsenin insafına kalmasın.

Tuzla - İstanbul

Kan parasına ikna ettiler

Yeni evlendiğimizde eşim de ben de fabrikada çalışıyorduk. Ben hamile kalınca işten çıktım. Tek maaşla geçinemeyince eşim de fabrikayı bırakıp tersanede çalışmaya başladı. Taşeron bir yakınımız vardı, işi ayarladı. Tersanede 8 yıl boyacıydı olarak çalıştı.

Aynı anda hem boya hem de kaynak yapılırken gaz sıkışması sonucu patlama oldu. Eşim ve yanındaki iki işçi arkadaşı öldüler.

Diğer iki aile ile birlikte biz de dava açmak için bir avukata gittik. Ama hem taşeron hem de tersanenin sahibi bize baskı yaptılar. Aileler de kan parası ödenmesine razı oldu. “Dava uzun sürer, kazanamazsınız” dediler davadan vazgeçtik. 100 bin liraya razı olduk.

Aradan tam 6 yıl geçti, çocuklarım babasız kaldı. Taşeron dediğim adam servetine servet kattı, ama benim çocuklarım sürünüyor. Taşeron davadan vazgeçmemiz için evimizden çıkmıyordu, her gün eli kolu dolu gelip çocukları ziyaret ediyordu. Kan parasını verip imzaları aldıktan sonra yüzümüze bile bakmadılar.

Oğlum 15 yaşında hukuk okuyacağım diye hırslandı ve bana da çok öfkeli dava açmadığım için.

Tuzla – İSTANBUL



İlgili haberler
Kopan iki parmaktan doğan azim

Çalıştığı fabrikada iş kazası geçiren ve pres makinesine 2 parmağını kaptıran Hafize Uşak yaşadığı k...

İş cinayetleri ve kazalarına karşı: Yolumuz engel...

İş cinayetlerine ve iş kazalarına karşı kadınların yürüyeceği yol engellerle dolu. Ancak, kadın işçi...

Gülerek tükenmek mi, mücadeleyle gülmek mi

Hizmet sektöründe kadınların işyerlerinde ani bir ölüm değil de, sürece yayılmış bir ölümle karşı ka...