Hayatımız kimsenin keyfine kalmasın
Metal işçisi kadınların referandum tartışmasına asgari ücret, kıdem tazminatı tartışmaları eşlik ediyor: "Geç kalmadan, şimdi bir şey yapmak lazım."

Referanduma sayılı günler kala yakınımızda bulunan bir metal fabrikasındaki kadın işçilerle buluştuk. Görüştüğümüz işçiler, Seher ve Kudret, “hayır” diyecekler. Ancak fabrikalarında ‘evet’ diyen işçiler de olduğunu belirtiyorlar. Seher kendi hayır gerekçesini şöyle açıklıyor: “Seçilen kişinin keyfi kararlar verebilecek yetkisi var. Anayasa Mahkemesinin onu denetleyebileceğini söylüyorlar ama onu da kendisi seçiyor. Her şeyin yetkisinin tek adamda toplandığı bir sistemi istemiyorum.” Kudret de “Zaten şu an OHAL’e dayanarak her istediğini yapıyor. Evet çıkarsa resmiyete geçecek. İnsanlar rejimi değiştiremez, yapsaydı bu zamana kadar yapardı, diyor. Ama bunu yavaş yavaş yaptılar ve evet çıkarsa daha da kötü olacak” diye konuşuyor. İşyerinde ‘evet’ diyeceğini bildikleri işçilerin bu konuda “sessiz” kalmayı tercih ettiklerini, ısrar edince “Bazı benimsemediğimiz şeyler var, ama yine de evet diyoruz” dediklerini aktarıyorlar. Herkesin hem fikir olduğu ekonomik gidişatın kötü olduğu konusunda bile “1923’lerde dolar ekonomimize girdiği için ekonomide dışa bağımlı olduk ve bu ancak 2023’te anlaşmalar sona erince çözülebilecek” dediklerini söyleyen Kudret, şöyle devam ediyor: “Asgari ücretle çalışıyoruz, yetişmiyor, pazar pahalı diyoruz. ‘Ama herkesin elinde cep telefonu var. 80’lerde tüp kuyrukları vardı, şimdi kimse kuyrukta beklemiyor. Ekonomi kötü olsa böyle mi olur’ diyorlar.”

‘BUNDAN SONRASI İÇİN ENDİŞELİYİZ’
Referandumdan sonra durumun iyi olacağına dair bir beklentisi yok Kudret’in. “15 yıldır asgari ücretin durumunu görüyoruz. Yarın öbür gün tazminatımız ne olacak bundan endişeliyim. İşyerindeki iş durumumuzda bir sıkıntı yok şimdilik. Ama bundan sonra nasıl devam edecek endişeliyiz” diyor. Sendikaların siyasetin bu kadar dışında durmasını da doğru bulmuyorlar. Beklentilerini “Bizi susturacaklarına, kendileri de konuşsun, haklarımızı savunsun istiyoruz” diyerek ifade ediyorlar.

TEK SESLİLİK VAR
Kudret, medyadaki tek sesliliği ve hayır diyenler üzerindeki baskıları da eleştiriyor: “Eskiden televizyonlar da Hükümet ve muhalefet liderleri aynı programlarda oturup tartışırlardı. Şimdi çıkmıyorlar, bunun üzerinden de kutuplaşmayı had safhada tutuyorlar. Sanki ilk kez iktidara geleceklermiş gibi vaatlerde bulunuluyor. Terörle mücadele diyorlar ama bombalar patlıyor, insanlar ölüyor. ‘Hayır’ diyenlere terörist denmesi kadar saçma bir şey olamaz. Yani hem iki tercih konuyor, hem de seçme hakkı tanımıyor. Hollanda’ya otobüsümüzü almadılar diye veryansın ediyorlar, ama kendi ülkemizde hayır çalışması yürütenlerin otobüsleri mahallelere sokulmuyor.”

KADINLARA ÇAĞRI
Çevrelerinde sandığa gitmeyecek fazla kimse olmadığını, ama kararsızlar olduğunu belirterek, “Aslında onlar da evetçi bize karşı kararsız olduklarını söylüyor gibiler” diyorlar. İşyerlerinde kararsız olanların genelde 25 yaş altı erkekler olduğunu söyleyen Seher ve Kudret, “Hayır diyen kadınlar ise çok kararlı. Kadınlara gerçekten çok iş düşüyor. Kadınlara bazen kızıyoruz, haklarını bilmeleri lazım. Tamamen eve kapatılacak kadınlar. Geç kalmadan, şimdi bir şeyler yapmak lazım” diyor.