Sema, ilk kez dikiş makinesinin başına geçtiğinde dokuz yaşındaydı. Okul tatillerinde, halasının oğlu ve kızıyla birlikte çalışırdı. Masaya yetişemezdi; ayaklarının altına tuğla koyarlardı. Elleriyle tuttuğu kalıp, neredeyse kendi boyundaydı. Uzun, yetişkin elbiseleri dikerlerdi; çocuk elleriyle kadın elbiseleri.
Ama o masalarda sadece kumaş dikilmezdi; korku, yorgunluk, sessizlik de dikilirdi dikiş aralarına.
“Patron tekme atardı, tokat atardı” diyor Sema. “En ufak bir hatamızda dayağı yerdik. Bobinleri kafamıza fırlatırlardı. Kendinden zayıf olan herkese şiddet uygulardı.”
Beşinci sınıfı bitirmiş, okula devam etmek istemiş. “Babamdan istedim, beni okula gönder dedim. ‘Paramız yok,’ dedi. Ama tek neden para değildi. Kız çocuğu okumaz diyorlardı.”
O günlerde öğle yemeklerinden sonra demir tabldotları yıkamak da onun işiydi. “Üstüm başım ıslanırdı, eve gidip değiştirirdim. Kuzenlerim ip atlayıp top oynarken ben çalışırdım. Onlar benim içimde hep bir ukte olarak kaldı.”
Çocuk yaşta 48 saat mesai
Bazen iş yetişsin diye sabaha kadar çalışırlarmış. “Sabah yedide işe girerdik, iki gün sonra çıkardık. Şimdi düşünüyorum da, nasıl dayanmışız bilmiyorum. O günlerin acısı şimdi çıkıyor” diyor.
Sema, geçmişini anlatırken sık sık bugüne dönüyor. Kendi çocukları için başka bir hayat istiyor. “Ben çocuklarımın okumasını istiyorum. Okumazlarsa ne yapayım? En fazla 18 yaşına kadar evde tutabilirim. Sonra işe girecekler zaten” diyor. MESEM’i örnek veriyor, “Veliler de oraya bu yüzden başvuruyor. Çünkü artık hiçbir işe okumadan alınmıyorlar. Ama eğitimi öyle zorlaştırdılar ki sanki bizim çocuklarımız doktor, mühendis, avukat olmasın istiyorlar. İşçi olsun istiyorlar.”
Kendi gençliğinde çıraklık olduğunu söylüyor: “Bizim zamanımızda çocuklar çırak olarak yetişirdi. Şimdi çocuklar MESEM’le hem okula gidiyor hem çalışıyor ama yine eziliyorlar. Sınıflar kalabalık, eğitim niteliksiz. Başarısız olunca ‘gitsin işçilik yapsın’ diye gönderiyoruz. Devlet görmüyor mu? Görüyor ama müdahale etmiyor. Çocuklarımızın eğitim sorununu çözmek istemiyorlar. Filler tepiniyor, biz karıncalar eziliyoruz.”
Bir yandan hayatın yükü, bir yandan geçim derdi. “Cumhurbaşkanı diyor ki ‘eşlerinizi çalıştırmayın, üç çocuk yapın.’ Pardon, hangi parayla üç çocuk yapıyoruz? Eşim 30 bin lira maaş alıyor, 20 bini kiraya gidiyor. Kalan 10 bin lirayla nasıl geçinelim? Pandemiden sonra her şey daha da kötüleşti. Sürekli koşturuyoruz, ailecek bir şey yapmaya zamanımız yok.”
‘Para o çocukların canından daha mı kıymetliydi?’
Söz, Dilovası’nda çıkan yangına geliyor. “Üçü çocuk, altı kişi yanarak öldü. O ailelerin ocağına ateş düştü. Önlem alınamaz mıydı? Elbette alınabilirdi. İş güvenliği olsaydı o çocuklar ölmezdi. Ama kimse denetim yapmıyor. İş güvenliği için harcanacak para, o çocukların canından daha mı kıymetliydi? Bu olay, devletten ve atölye sahibinden kaynaklandı.” Sema, “O çocukların annelerinin yerinde olmak istemezdim” diyor.
Küçük yaşta çalıştırılmış, şiddet görmüş, çocukluğunu ip atlayan kuzenlerinin arkasından izleyerek geçirmiş bir kadının hikayesi bu.
Bugün hâlâ aynı masalarda çocuklar dikiş tutturuyor. Sema ise şunu söylüyor: “Filler tepiniyor, biz karıncalar eziliyoruz. Olan hep bizim gibi garibanlara oluyor.”
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Özay Tekstil’den Dilovası’na: Kadın emeğiyle büyüyen sömürü, ölümlerle sürüyor
'Geçmişte yaşanan birçok örnek patron sınıfının ve onun devletinin sömürü uğruna kadınların ve çocukların hayatından nasıl vazgeçebildiğini açıklıkla ortaya koyuyor.'
Dilovası’da patlamadan kurtulan Ayten Aras: ‘Sigortamız yoktu, on iki saat çalışıyorduk’
Dilovası'ndaki katliamdan şans eseri kurtulan işçi Ayten Aras anlattı: "Dört yıldır çalışıyorum, günlük 800 lira alıyordum. Kimisi 600-700 lira alıyordu. En fazla 1000 lira alan vardı."
Esenyalı'da kadınlar Dilovası’ndaki iş cinayetine karşı ses yükseltti: 'Güvenceli çalışmak istiyoruz'
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden kadınlar, Dilovası'nda bir parfüm deposunda yaşanan patlamayla hayatını kaybeden 6 kadın işçi için basın açıklaması düzenledi.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
























