Gersan’da kadın işçilerle İstanbul Sözleşmesi sohbeti
Gersan Sanayi Sitesinde bir imalathanede buluştuğumuz işçi kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ne dair sorularını yöneltirken, kadınların korumasız bırakılmasına karşı çözüm önerilerini de dile getiriyor.

Kadınların tüm itirazlarına rağmen bir gecede tek bir kişinin kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına kadınların öfkesi büyük. Evde, sokakta, işyerinde İstanbul Sözleşmesi’ni konuşuyoruz. Bizler de Gersan Sanayi Sitesinde bulunan bir imalathanede çalışan kadın işçiler ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı üzerine tartıştık. İşçilerin mola saatlerinde yaptığımız buluşmaya Avukat Sinejan Kut da katıldı. Sözleşme’nin dikkat çektiği noktalara ve maddelerinin neler olduğuna dair yapılan bilgilendirmenin ardından, sohbetimize işçiler soruları ve yorumlarıyla katıldı.

6284 SAYILI YASA KADINLARI KORUMAYA YETMEYECEK Mİ?

İşçilerden bazıları 6284 sayılı Yasa’yla İstanbul Sözleşmesi’nin ilişkisine dikkat çekerken, “Sözleşmeden çekilmek neden bu kadar sorun oluyor?” sorusunu yöneltti. Yasanın sözleşmeye dayanarak düzenlendiğini belirten Avukat Kut, sözleşmenin daha geniş kapsamlı yaptırımları olduğunu, devlete politik ve ekonomik sorumluluklar yüklediğini bu sebeple önemli olduğunu söyledi. Aynı zamanda gece yarısı kararı ile kadınların fikri alınmadan bir sözleşmeden geri çekilmeye ses çıkarılmazsa 6284 sayılı Yasa’nın da benzer bir durumla yürürlükten kaldırılmayacağının garantisi olmadığını vurguladı.

EN BÜYÜK KAYGI: ‘TABLO KÖTÜLEŞECEK’

Sözleşme’nin maddelerinde yer alan, şiddeti önlemeye dair etkin mekanizmalar kurulmasının önemi konuşulurken, Eskişehir’deki Ayşe Tuba Arslan dosyası örneği hatırlatıldı: “Sözleşme feshedilmeden önce fiili olarak uygulanmasında bile sorun yaşanıyordu. Şiddet gördüğü için 23 kez suç duyurusunda bulunan Ayşe Tuba Arslan, şehrin göbeğinde balta ile öldürüldü. Şimdi bir de feshedilmiş biz sözleşmenin ortaya çıkaracağı tablo daha da kötü olacaktır.”

‘MEDYADA TARİKATLARIN SÖZLERİ PROPAGANDA YAPILIYOR’

Kadınlardan biri, “Televizyon kanallarında sürekli eşcinsel evliliğe yol açtığı, bizim örf adetlerimize uygun olmadığı anlatılıyor. Ama maddelerine bakınca böyle bir şey yok, resmen tarikatların istediği propaganda yaptırılıyor, asıl o tarikatlardan biri çıkıp, ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyebilecek kadar fütursuzca laflar edebiliyor. Uzaya ‘Bir bayan bile’ gidebilir gibi cümleler kuruluyor, her vesileyle kadınlar aşağılıyor” diyerek bu tür yayınlar yapan medyaya tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı kararının üzerinden daha bir hafta geçmeden ondan fazla kadının ölüm haberinin gelmesiyle iktidarın yaptığı bu hamlenin erkekleri nasıl cesaretlendirdiğine dair sohbetle devam ettik. Bir kadın “Ölen bir kadının haberini duyanca ‘Ne hata yaptı da böyle oldu’ deniliyor. Kadının bir hata yapması ölmesine sebep görülüyor. Bu kadınlar siz öldürün diye mi büyüyor, yetişiyor?” diye tepki gösterdi.

‘HAYATLARIMIZ KİMSENİN VİCDANINA BIRAKILAMAZ’

Sohbetimizde “Yasa olmasa da devletin kadınları koruyacağından, vicdanlara seslenmenin önemli olduğundan” bahseden açıklamalar ile tartışmaların başka yöne çekildiği konuşuldu. “Hayatımız kimsenin vicdanına bırakılamaz, vicdanla bu yol yürünür mü?” sözleri ile bir kadın işçi tepkisini gösterdi.

“Artık sessiz olamayız. İş saatlerimiz çok yoğun fakat en azından kendi mahallemizde bir araya gelerek neler yapabiliriz? Bizden alınan bu haklarımıza nasıl sahip çıkabiliriz?” sorularıyla beraber, erkek çocukların eğitilmesi, kız çocuklarının güçlendirilmesi, kadınların çalışma hayatında yer alması gibi çözüm önerileri sundu kimi kadınlar. Bireysel önlemlerin elbette kıymetli olduğu ama yetersiz kalacağı konusunda tartışmalarımız sonucunda bir mutabakat elde ettik. Kadınlar olarak bir araya gelmenin, birlikte hareket etmenin, bulunduğumuz her alanda örgütlenmenin korku sebebiyle sinmenin de önüne geçeceğini konuştuk. Gersan’da buluştuğumuz kadınlar bu sohbetten edindiklerini başka kadınlarla da paylaşacaklar. Böyle böyle çoğalacağız. Çünkü biliyoruz ki, çoğalmazsak hayatımızı kazanamayız!

İŞYERLERİNDE ŞİDDETE VE EŞİTSİZLİĞE KARŞI DA BİR ARAÇ
İstanbul Sözleşmesi; devlete her türlü eşitsizlik ve ayrımcılığın önlenmesi konusunda yükümlülük veriyor. Yani bu işletmelerde, fabrikalarda, ofislerde, bürolarda, kadınların erkeklerden daha az ücrete çalıştırılmamaları, kadınlara yönelik cinsiyetçi uygulamalar, baskı, mobbing, aşağılamanın ortadan kaldırılması, kadınların çalışma haklarını kullanabilmeleri için gereken kreş ve emzirme odalarının açılması, kadınlara yönelik işyerindeki şiddete karşı önlemler alınması, şiddet ortaya çıktığında zararın tazmin edilmesi, bunları önlemek için açık seçik politikalar ortaya konması, işyerinde şiddet ve ayrımcılığın önlenmesindeki en önemli araç olan sendikalaşma haklarının gasp edilmemesi, sendikalaşma süreçlerinde kadınlara yönelik toplumsal ve ailevi baskıları kullanarak yıldırma operasyonları yapılmaması da Sözleşmenin gereklerinden. Bu sözleşme işçi emekçi kadınların işyerlerinde yaşadıkları şiddetle mücadele için de önemli bir araç Tam da bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nin gerçek muhataplarından biri de; sendikalar, odalar, meslek örgütleridir. Kadın-erkek bütün işçiler İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmalıdır. Sendikalar sadece merkezi basın açıklamaları ile yetinmemeli, işyerlerinde bilgilendirme toplantıları yapmalı, işçilere İstanbul Sözleşmesi’ni anlatmak için broşürler, bildiriler hazırlamalı, işyerlerinde tartışmaları işyeri temsilcileri eliyle yürütmeli ve tüm işçileri bu sözleşmeye sahip çıkmanın önemi konusunda aydınlatmalıdır.
Çünkü “eşitlik”, 8 Mart reklamlarında kadına değer verdiğini söyleyip, ilk fırsatta kadınları çalışma kamplarına kilitleyen, “şiddete karşıyız” açıklamaları yapıp, kadınları fabrikada tuvalete bile gidemeyecek hızda çalıştıran patronların değil, işçi sınıfının meselesidir!

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Ekmek ve Gül Nisan 2021 sayısı

Ekmek ve Gül'ün yeni sayısında kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına öfkelerini dile ge...

5 soruda İstanbul Sözleşmesi

Cumhurbaşkanı’nın bir gecede çekilme kararı aldığı İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin soruları 5 maddede...

Hoş geldin Menekşe!

Menekşe… 12 yaşında evlendirilmiş, altı çocuğuyla yıllarca şiddet sarmalının içinden bir çıkış aramı...