Erzurum ya da Antalya... Farkımız yok aslında...
Dilek öğretmen Erzurum’da öğretmenlik yaparken tanıştığı kadınların öyküsünü anlatıyor bir de şimdilerde tanıştığı mülteci kadınları... Bir çağrısı var: ‘Onların sorunlarına daha fazla eğilmeliyiz.’

Erzurum’da görev yaptığım yıllarda birçok kadınla ve onların sorunlarıyla karşılaştım. İkram ettiği çayı yanımızda oturup içemezdi kadınlar. Kocasına “bu, şu, o” gibi sıfatlar dışında seslenemeyen, çocuklarının canı yansa bile büyüklerinin yanında kucaklarına almayan kadınlardı onlar.

Zihinsel engelli de olsa erkek erkektir diyerek, evlendirilen, gerdeğe girmediği için eltisi tarafından ahıra bağlanıp dövülen kadınları gördüm. Sevgiyle, saygıyla yaklaşıldığında dört kolla sarılan kadınlardı onlar.
Yaşı 17’ye varmazdı hiç birinin evlenmeleri için. Muhtar ve tayfası hemen büyütür yaşını, yarım saat görüşmelerini lütuf sayar ve dini nikahla evlendirirdi onları. Hayalleri neydi, yaşamdan beklentileri neydi ve aslında ne olmak istemişlerdi hep merak ettim. Sordum da bir kaçına ama kısa bir an hüzünlenen bakışın ardından silkelenen omuzdan başka cevap alamadım onlardan.

“Ne diyelim hoca” derdi kimileri. Hepsi üretenlerdi, yaşamı, hayatı büyütenlerdi aslında.

Dört duvarın arasında dahi yaptıkları, nakışlarla büyüttükleri çocuklarla hayatın ta kendisiydiler.

Sonra tayinim çıktı, Torosların eteklerine geldim. Eskiden Erzurum ve çevresi illerini çocuk yaşta evliliklerin daha çok yaşandığı, kadınların daha fazla sorun yaşandığı yerler olarak değerlendirirdim. Oysa burada da kadınlar yine en ağır koşullarda serada, tarlada çalışıyor, kadınların insan yerine konulmadığı erken evlilikler buralarda da yaşanıyor.

Şimdi bizim buralarda, savaştan kaçarak gelen Suriyeli, Afganistanlı göçmen aileler var. Hele Suriye’den gelen kadınların sorunları çok daha fazla, anadillerini bilmediğimiz insanlarla iletişime geçmek zor. Bir de, kendileri isteyerek gelmiş gibi, çevrenin önyargıları çok fazla. Bize çok görev düşüyor, öncelikle onların kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarına daha fazla eğilmeliyiz.

Geride bıraktığım kadınların hepsini, çok öpüyor ve kocaman selamlarla kucaklıyorum onları. Hayatıma çok şey kattılar, kadın olmanın bir başka boyutunu gösterdiler bana...

İlgili haberler
8 Mart’a giderken 10 sorun 10 talep

Çalışma yaşamında karşılaştığımız 10 temel sorunu ve bu sorunlara ilişkin taleplerimizi bir araya ge...

Kadının üreme(me) hakkı

Doğum kontrol yöntemleri istenmeyen gebeliği önleyen mutlu bir cinsellik için altın anahtardır. Geli...

Kader’in çağrısı; Korkmayın!

Vahşi bir biçimde kocası tarafından katledilmeye çalışan Kader’in, içinden güçlenerek çıktığı hikaye...