‘Kadın’, dizi ve yaşam...
Kadın dizisi, toplumun sorunlarını ortaya seren, kadınlara duygusal kırıklıklarını anımsatarak ağlatan ve her hafta bunu değişik biçimlerde tekrarlayarak ağlatan, inleten arabesk bir dizi. Ama...

Sezonun başında TV ekranındaki yerini alan ‘Kadın’ dizisinin bende bıraktığı izlenimleri ve görüştüğüm kadınların kadın dizisine bakışlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ben bu dizide üç kadın figürü gördüm. İlki; adını mevsimlerin en güzeli olan bahardan alan, aynı zamanda babasının unutamadığı sevgilisinin de adı olan Bahar. Baba, hem baharın güzelliği hem de sevgisinin anısına kızına Bahar adını vermiş. Anne ise eşi için ikincil olduğunu düşündüğünden ilk sevgilinin adının kızına verilmesini hazmedemiyor. Bahar bu nedenle genelde dışlanıyor. Bahar, yoksul, çalışarak iki çocuğuyla birlikte yaşamını sürdürmeye çalışan bir kadın.
Diğer kadın ise Şirin. İkinci kız çocuk olan Şirin’e anne ve babanın ortak bulduğu isim verilmiş. Şirin şımartılmış, hatta bazı suç ve hataları anne tarafından görülmesine rağmen üzeri örtülmüş, o da hata ve suç işlemeye devam ediyor. Şirin, kişilik bozukluğu olan bir birey.

Anne ise ikincil olmayı hazmedemeyen ve bu yüzden sevgisini çocuklarına ve çevresine eşit ve adil bir şekilde paylaştıramayan, sevgisini açığa vurmaktan da korkan bir kadın.
Bir de üvey baba var; tali ve silik bir kişilik, acıma duygusunu göstermekten öteye bir şey yapamayan, güçsüz bir kişilik.
Dizi, en sevdiği arkadaşının ölümü sonrası sevmediği halde onun karısıyla evlenmek zorunda kalan adamın, ilk kocasının ikincil sevgilisi olmayı hazmedemeyen kadının, anne tarafından ötelenen büyük kızın ve yaptığı hatalar görmezden gelinerek hata yapmasının önü açılan duygusal ve psikolojik bozukluğu olan küçük kız kardeşin arasında geçen olaylar üzerine gelişiyor.

Dizi bence, bir taraftan içinde yaşadığımız toplumun ve dönemin sorunlarını ortaya sererken bir taraftan da kadınlara duygusal kırıklıklarını anımsatarak ağlatan ve her hafta bunu değişik biçimlerde tekrarlayarak, soru sordurmadan ağlatan, inleten formatta arabesk bir dizi.
Kadınları sürekli bu arabeske hapsetmek, insanları sürekli duygu kırıklığı içinde tutmak yerine daha güzel, daha insani bir dünyayı da hissettirse daha başka bir dizi olabilirdi diye düşünüyorum.

Yine de, direngen ve onurlu bir dik duruş sergileyen Bahar, birebir olmasa da benzer sorunlarla cebelleşen kadınları, işe giderken kapıyı çocuklarının üzerlerinden kilitleyerek giden anneleri, yaşadığı çevre itibariyle toplumdan dışlanmış kadınları yansıtıyor. Onların dostlukları, her şeyden önemlisi çalıştığı atölyede iş arkadaşlarının Bahar ile dayanışma içinde olması güç veriyor. Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen yine de etrafındaki dostluklardan güç alan bir kadın, Bahar. Kocasıyla yaşadığı aşkı ve sevgiyi, sonuna kadar çocuklarıyla paylaşan bir kadın.
Dizi, her ne kadar Bahar etrafında dönse de dizideki her kadının ayrı hikayesi var. Yeliz, Doktor Jale, Bahar’ın annesi, komşu Ceyda, Hevşan... (Beyoğlu’nun o keşmekeşi içinde hiç de beklenmedik bir dostluk gösteren erkek figür, Arif’i de unutmayalım.) Kadınların hepsinin hikayesinin temelinde sevgisizlik, dışlanmışlık ve bunlarla başlayıp uzayıp giden sorunları var.


KADINLAR ‘ANNELİK SORUMLULUĞU’NU HATIRLIYOR
Aslında dizi için yazılacak çok şey var. Ama zengin, villalarda yaşayan insanların yaşamlarının anlatıldığı dizilerin bu kadar yaygın olduğu bir dönemde Kadın dizisini onlardan ayrı yere koymak ve hakkını da yememek lazım diye düşünüyorum.
Kadınlarla sohbet esnasında diziyi de konuşuyoruz. Birçok dizi seyrediliyor ama Kadın dizisi üzerinde yoğunlaştırıyoruz sohbetimizi. Bahar’ın yaşadıkları ve kişiliği kadınların ilgisini çekmiş. Bahar’ın dik ve onurlu durma çabası ve ölen eşiyle olan sevgisini çocuklarına aktarması, aynı zamanda kanserle cebelleşiyor olması, çocukları için istenmediği halde annesinin evine dönmek zorunda kalması... Tüm bunlar kadınlara annelik sorumluluğunu hatırlatıyor. Kadınların hepsine “Ben de çocuklarım için her şeyi yaparım” dedirtiyor.
Ben de düşünüyorum; Bahar’a bu denli özenen kadınlar şiddete, taciz ve tecavüze uğrayan kızları, şiddete, savaşa kurban edilen oğulları için neden suskun ve duyarsız kalıyorlar!

İlgili haberler
Bitmeyen ve birbirinin aynı diziler

“Dizi izlememin nedeni genelde can sıkıntısından, yalnız kaldığımdan; belki de gerçek hayatta bulama...

GÜNÜN NOSTALJİSİ: 90’ların unutulmaz dizileri

Erkek egemen aile yapısını içeriden mizahıyla boşa düşüren bir görev üstlenen evin kızı Sıdıka. Gaye...

Yine şiddet, yine adaletsizlik!

Bursa’da evine gitmek üzere iken iki erkek tarafından şiddete maruz kalan iki kadın için kadınlar bi...