Dört duvarın dördü de güvencesiz!
'Her şey biz kadınlardan bekleniyor. Ama biz ne evde güvendeyiz ne işte ne de okulda.'

Burası yarı açık bi’ cezaevi biz kazıp tünel koşarken

Anladık ki mesaimiz başlamamış daha

Ne hâlimiz varsa şimdi başka yarışlar peşinde aç

Ve varış çizgisinde kaskatıyız bak

                                                    Çağrı Sinci

Duvarda bir yazı beliriyor karşımda. Telaşla yazıldığı o kadar belli ki. Adeta mahallenin dört bir yanında; sabahtan akşama kadar ev, iş, okul üçgeninde koşturan kadınların ellerinden dökülmüş gibi...

Tam da bu satırları yaşayan kadınların olduğu Aydınlı Mahallesi’ndeyiz. Okulların açılması ile birlikte artık kümeler halinde, okul önlerinde denk geliyoruz birbirimize. Kimimiz duvarlara yaslanıp düşünür vaziyette, kimimiz harıl harıl günün telaşını konuşur vaziyette, kimimiz ise yolları aşa aşa okul çıkış saatine yetişmeye çalışırken, nefes nefese buluyoruz birbirimizi.

3 çocuğu olan Sevgi’nin sadece eşi çalışıyormuş. Eve giren para ayda 19 bin lira olunca geçim sıkıntısı iyice başlarını sarmış. Bunun üzerine bir de okullar başlayınca çocukların kırtasiye ihtiyaçları ve günlük beslenmelerini karşılayabilmek için evlere temizliğe gitmeye başlamış. Okulda yapılan veli toplantısında istenenler Sevgi’nin sadece boynunu bükmemiş: “Çocukların okul ihtiyaçlarını hâlâ tamamlayamadık. Bir ondan, bir bundan aldık. Bir şekilde buluşturduk. Sırf çocuklarımızın okulda başı öne eğilmesin diye. Ama neden her şey bizden isteniyor? Tuvalet kağıdından yazıcı parasına kadar bizden istendi. Yetmedi, ‘Gelin, çocuklarınızın sağlığı için okulları dönüşümlü temizleyin’ dediler. Ben işte ayrı evde ayrı çalışmaktan, çocuklarımın hem annesi hem öğretmeni olmaktan vakit bulup nasıl okulu temizlemeye gideceğim? Okulların pisliğinden çocuklarımız hasta oldu, sınıfın yarısı gelmiyor. Bu şekilde çocuklarımız nasıl okuyacak? Çocuklarımızın geleceğini göremiyoruz.”

Sevgi’nin arkadaşı Yeliz ise 2 yıldır ev temizliğine gidiyormuş. Onun da eşi asgari ücret alıyor. 2 çocuğu var. Okul önünde Sevgi ile birlikte bekliyorlar çocuklarını. “Sabah erkenden kalkıp, çocuklara yedirip, hazırlayıp, okullarına bırakıyorum. Onlar okuldan çıkana kadar evlere temizliğe gidiyorum. Sonra koştur koştur onları okuldan almaya gidiyorum. Sonra yine eve gel, yedir, giydir, ödevlerini yaptır, etrafı topla. Söylerken bile yoruldum. Ama bunu her gün yaşıyorum. Zorda kalınca sırf iki kuruş daha fazla kazanmak için güvendiğim bir komşum var, ondan rica ediyorum çocukları almasını. Geçen gün, çocuklara yetişeceğim diye az kalsın temizliğe gittiğim evde kaza geçiriyordum. O an iki şey düşündüm. Burada başıma bir şey gelse çocuklar okul önünde ne yapacaklardı? Yarın çocuklar okulda ne yiyecekti? Her şey biz kadınlardan bekleniyor. Ama biz ne evde güvendeyiz ne işte ne de okulda.’’

Sohbetimiz devam ederken Canan katılıyor aramıza. “Elimizden hiç düşmeyecek mi bu sarı bezler?” diyor. “Evde elimizde bez. Bir orayı sil, bir burayı. İşe git, camdan lavaboya sil Allah sil. Bir de şimdi okulu temizleyecekmişiz. Ne gidecek zamanımız ne de yapabilecek gücümüz var. Biz çocuklarımız için gözümüzde bir gram uyku olmadan yıllarımızı geçiriyoruz. Bir zahmet şimdi de onlar alsın eline bezi, temizlesinler çocuklarımızın okullarını. ‘Bizi seçin böyle güzel olacak’ diyenlere sesleniyorum. Biz buradayız, sizi bekliyoruz. Neredesiniz?”

Görsel: Canva Pro yapay zeka görsel oluşturma aracı

İlgili haberler
Bir öğüne ve eğitime bütçe istiyoruz!

‘Eğitime ayrılan bütçe nerede? Okulları hâlâ veliler temizliyor. Hâlâ bağış adı altında emekçilerin...

Enerci değil adaletsizlik

Konu bu güzide şahısların yargılanmaları olunca, kendilerinin en öne çıkan suçları olan kara para ak...

‘Okullar devletin okulu olmaktan çıktı’

‘Sorun ne temizliği üstlenmek isteyenler de ne de karşı çıkanlar da… Sorun, yükü emekçilerin sırtına...