Dernekten içeri adım atmak kadınların hayatında ne değiştiriyor?
Hacettepe Üniversitesi öğrencileri Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği üzerinden kadın derneklerinin kadınların toplumsal yaşama katılımına etkisine dair çalışma yaptı, işte sonuçlar...

Haziran ayında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporu 2019 yılının ilk 6 ayında 214 kadın öldürüldüğünü ortaya koydu. Başka bir araştırmada ise haziran ayında en az 4 kadının tecavüze, en az 34 kadının tacize uğradığı, en az 43 kadının ise seks işçiliğine zorlandığı açıklandı. Devlet ise sorunu çözmekten çok suçluları teşvik ediyor. Aklanan tacizcilerden kadını suçlayıcı açıklamalara, ataerkilliği kutsayan söylemlerden 115 çocuğun hamile olduğunu ortaya çıkaran sosyal hizmet uzmanını cezalandırmaya kadar birçok yanlış politika, kadınları kendi mücadele yöntemlerini bulmaya ve kendi örgütlülüğünü oluşturmaya zorluyor. Gerek üniversitelerde, gerek mahallelerde, gerekse iş yerlerinde sıkça karşılaşılan taciz, istismar vakaları gibi toplumsal sorunlarla mücadele yöntemlerinden biri de kadınların oluşturduğu dernekler. Biz de Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü 3. sınıf öğrencileri olarak kadınların bu sorunlarla nasıl mücadele edebildiğini anlamak için Ankara’nın Mamak ilçesinin Tuzluçayır Mahallesi’nde bulunun Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği ile “Kadınların Toplumsal Yaşama Katılımında Derneklerin Etkisi” konulu tezimiz için görüştük ve dernekteki kadınların deneyimlerini dinledik.

BİR PANELDEN DEĞİŞTİREN BİR HAK ARAMA MÜCADELESİNE…

Görüşülen kadınların birçoğu özellikle toplumsal sorunlara karşı bilinçlenmiş ve bu bilinçlilik halini gündelik yaşamının pek çok alanına da yansıtmış. Bu yansımalara ev içi işlerin paylaşılmasına yönelik adımlar veya iş yaşamındaki hak arama mücadeleleri örnek. Kadınların psikolojik ve sosyal olarak gelişiminde dernekte düzenlenen çeşitli panellerin ve söyleşilerin büyük rolü olduğunu söyleyebiliriz. Dernek üyesi kadınlardan biri “Kendi haklarımızı bile bilmiyoruz. Ben bir işçiyim ve işçi haklarını bilmiyorum ama burada yaptığımız bir işçi panelinde haklarımı öğrenmiş oluyorum. Bu da beni bilinçlendiriyor ve rahatlatıyor...” diyerek dile getirdi bu etkiyi. Bir diğer etkili dernek faaliyetinin ise çeşitli kurslar olduğunu gördük. Erbane, tel kırma, okuma yazma gibi çokça kursa sahip dernek, kadınları doğrudan toplumsal yaşama ve üretkenliğe çekiyor. Kadınlar önceleri eve sıkışıp kaldıklarını, dernekten sonra ise değiştiğini, daha rahat sosyalleştiklerini, hobiler edindiklerini hatta iş bulduklarını belirtiyor. Bu gibi dernek faaliyetleri kadınların bilgi birikimlerini artırarak birbirilerine destek olmasını sağlamış ve sorunlarının çözümünde etkili olmuş. Sosyal desteği sadece ‘para yardımı’ olarak gören devletin şiddet, taciz, tecavüz vb. gibi sorunlarla karşılaşan kadınlara doğrudan sağlaması gereken hukuki ya da psikolojik desteklerin eksikliğini kadınlar kendilerine rol biçerek kapatmaya çalışmışlar. Görüştüğümüz bir kadın, ortak sorunlara sahip olduklarından birbirlerinin psikoloğu, avukatı olmak zorunda kaldıklarını anlattı. Anlatılanlardan devletin toplumsal sorunların giderilmesinde üstlenmesi gereken sorumlulukları kadınlara yüklediğini görüyoruz. Bu da kadınları kimi zaman yıpratabiliyor.

‘DERNEK VAR OLDUKÇA BEN DE VAR OLACAĞIM’

Tüm bu sonuçlara bakarak söyleyebiliriz ki AKP hükümetinin kadını gittikçe sınırlayıcı politikaları karşısında kadınlar Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğini nefes alacak bir yer olarak görüyorlar. Özelden genele şöyle yorumlayabiliriz. Yerel kadın örgütleri kadın mücadelesinde önemli bir yere sahip. Kadınlar derneklerde hem evin dışına çıkıp toplumsal hayata katılıyorlar hem de yaşadıkları sorunların çözümünde doğrudan söz sahibi olabiliyorlar. Bu yüzden kadınların birbiriyle dayanışacakları, paylaşacakları yerel kadın örgütlenmeleri ülke genelinde çoğalmalı. Kadınlar da yaşadığı veya gördüğü bir olay karşısında susmayarak derneklerin olanaklarından faydalanmalı ve bunu korkmadan dile getirmeli. Görüştüğümüz bir kadının ‘Dernek var oldukça ben de var olacağım...’ cümlesi bize örnek olsun. Çünkü sorunların çözümü ancak örgütlü bir mücadeleyle mümkün.

KADINLAR ÇEVRESİNİ DE DEĞİŞTİRİYOR
Kadınların kendisiyle beraber çevresini de değiştirici güce sahip olduklarını söylemekte fayda var. Birçok kadın dernekten öğrendikleri ile özellikle kocalarının, çocuklarının, arkadaşlarının kadın sorununa bakış açılarını değiştirdiklerini belirttiler. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinin yerelde de bir bilinç yarattığını ve mahalleliyi sorunlar karşısında örgütlediğini söyleyebiliriz. Mahalledeki köy dernekleriyle iletişim halinde olup zaman zaman ortak etkinlikler düzenlemesi, derneği mahallede bilinir hale getirirken bu bir güvenirlik de sağlıyor. Üyeler yerelde yaşanan kadın cinayeti, tecavüz gibi olaylarda derneğin çatısı altında eylemler, yürüyüşler örgütleyerek tepkilerini göstermiş, bildiriler dağıtmış, basın açıklaması yapmış ve dava sürecini takip etmişler. Bu gibi pratik faaliyetler hem derneğin üye sayısını artırmış hem de dernekteki üyelerin hayatını örgütlü bir mücadeleyle sürdürmenin önemini kavramalarını sağlamış. Bir kadının ‘Eskiden 8 Mart’ta sadece izleyici konumundayım. Şimdi mahalledeki kadınları 8 Mart’a örgütlemeye çalışıyorum...’ sözleri özel günlerde düzenlenen yürüyüşlerin de kadınların örgütlenmesinde önemli olduğunu gösteriyor.


İlgili haberler
‘Dernek hem soluklandığımız bir çatı hem de bir ok...

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinin kadınlara kattıklarının yanında kadınların da Derneğe katt...

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinden Ekmek v...

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği, Ekmek ve Gül ile dayanışma kahvaltısı düzenledi. Mahalleden...

Tuzluçayır’da işçi kadınlar sorunlarını konuştu, h...

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği 8 Mart’a giderken Sendika Uzmanı Onur Bakır ile işçi kadınlar...