Dernek sohbetleri: Kirayı mı, ücretlerin asgari ücrete düşmesini mi, geçimi mi düşünelim?
Son süreçte asgari ücreti belirlenmesi ve ardından işçilerin, emekçilerin yükselttiği ‘ek zam’ talebi bizim derneğin de ana gündemi. Derneğe gelen kadınlarla yaşam koşullarını koşuyoruz.

30 yıldır aynı mahallede yaşayan, tüm hayatını kurduğu mahallesinden, komşularından hayat pahalılığı yüzünden hiç bilmedikleri yerlere göç etmek zorunda kalan kadınların sayısı günden güne artıyor. Kiralar asgari ücretle eşitlendi. Evde ikinci bir çalışan yoksa ailelerin vay haline. O zaman çalıştığın fabrikada mesaiye mahkumsun. Bazı fabrikalarda bir tık asgari ücretin üstünde ücret veriliyordu. Şimdi ise asgari ücretle aynı. Patronların artık “Fazla mesai zorunlu” demelerine bile gerek yok. İşçinin başka çaresi kalmıyor.

EKMEK EV YAPIMI, YEMEK SALÇASIZ VE YAĞSIZ

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden Gülşah ile buluşuyoruz. Gülşah tekstil işçisi, bir çocuğu var. Evi kira ve ev sahibi “Ya 10 bin lira verirsin ya da çıkarsın” diyor. Gülşah son zamanlardaki ev sahibi ve kiracılar arsındaki kavgalardan korkmuş ve İstanbul’dan İzmit’e taşınmayı düşünüyor. “İşim Tuzla’da. Her gün 5 saatim yolda geçecek. Kendimi geçtim, çocuğuma hiç vakit ayıramayacağım” diyor Gülşah, geçinmek için türlü formüller üretiyor. Evde ekmek yapıyor, salça kullanmıyor ve sulu yapılan yemeklerin bazılarına yağ koymuyor.

Gülşah’ın çok severek evlendiği kocasıyla da arası bozuk. Evde ol(a)mayan her şey için birbirlerini suçluyorlarmış. Bazen büyük kavgalara çocukta tanık oluyormuş. “Kardeşimin düğünü oldu. Para taktığım için beni evden kovdu. Kardeşim huzurum bozulmasın diye taktığım parayı bana geri verdi.”

Bu sohbetin ardından Gülşah, dernekteki ikinci el kıyafetleri seçmeye başlıyor. “Biliyor musun tam 3 yıldır üzerimize hiç yeni bir şey almadık. Bu dernek olmasa çocuk çıplak kalacak” diyor. “Bütün bunların karşısında neden ek zam talep etmiyorsunuz?” sorusuna ise, “Ek zam istedik ama patron işçileri böldü. Makinecileri tek tek içeri alıp onlar işi bırakmasın diye ufak zamlar yaptı. Zammı alan sustu. Biz vasıfsız çalışanlar ortada kaldık” diyor.

GÜNDÜZ FABRİKADA AKŞAM DEPODA EK İŞTE
Günde 12 saat çalışan metal işçisi Neslihan yakın zamanda eşinden boşanmış, iki çocuğu ile yaşıyor. “Maaşlarımız hiçbir zaman vaktinde yatırılmıyor. Sürekli mesai var, fakat para yok. Mesaileri iki, üç ayda bir veriyorlar diye işten çıkıp başka bir fabrikaya girdim” diyor. Bodrum katında küçük rutubetli daireye 5 bin lira kira ödüyor. Fabrikada mesai olmadığı zaman başka bir depoya ek iş yapmaya gidiyor. Neslihan, çocukları için kendisine bağlanan nafakayı da alamıyor. Eski eş nafakayı ödememek için sürekli sorun çıkarıyor. Neslihan’ın eski çalıştığı fabrikada ek zam talebi olmuş “Biz daha maaşları gününde alamazken ek zammı vermeleri bir mucize olurdu” diyor. İki defa sendikalı olmaya çalıştıklarını ancak patronun duyup işin öncülerinin işten attığını anlatıyor. Şimdi girdiği fabrikada durum aynı. Neslihan “Ek zam şart” diyor ama “Kiminle yapacağız? Kime güveneceğiz?” diyerek kaygısını dile getiriyor.
SENDİKAYA KARŞI GÜVEN TAZELEMEK LAZIM

Yaşam koşullarının değişimi Neslihan, en başta sendikaların artık harekete geçmesi gerektiğini düşünüyor: “Sendikal bürokrasinin bu kadar arttığı bir atmosferde artık işçilerin de sendikaya güveni azalmış durumda. Her sohbette işçilere ‘sendika’ deyince ilk cümle ‘sendikacılar cebine bakıyor’ oluyor. Bu algının kırılması ve değişmesi gerekiyor.”

MAHALLEDEKİ DAYANIŞMA FABRİKAYA TAŞINIYOR

Neslihan dernekte karşılaştığı dayanışmayı çalıştığı fabrikaya nasıl taşımaya çalıştığını şöyle anlatıyor: “Ben boşandığım zaman yiyecek ekmeğim yoktu bu dernekteki kadınlar beni hiç tanımadan destek oldular, yardım ettiler. Şimdi ben de girdiğim fabrikalarda bunları anlatıyorum. Tabii bazen sorun yaşıyorum. Bir defasında bir arkadaşa dayanışmanın, birlikte hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu söyledim. O da bunların zararlı fikirler olduğunu, siyaset yaptığımı söyledi. İnsanlar o kadar bastırılmış ki hemen korkuyorlar.”

‘YENİ EVLİYİM, ÇOCUK YAPARIM DİYE İŞE ALMIYORLAR’
Gamze, henüz yeni evlenmiş genç bir kadın, pahalılık yüzünden 3 yıl nişanlı kalmışlar. Evinin kirası 10 bin lira. Eşiyle aynı fabrikada çalışırken tanışmışlar ama evlenince eşlerden birini işten çıkartmaları gerekiyormuş. Çünkü fabrika akraba çalıştırmıyormuş. “Bir seçim yaptık ben çıktım işten. Çünkü eşim benden 500 lira fazla alıyor. Tazminatımla borçların küçük bir kısmını kapattık. Uzun süredir yeni bir iş bulamıyorum. Yeni evli olduğum için çocuk yaparım diye işe almıyorlar. Şimdilik çeyizlerimi satıyorum. Annemin yıllardır yaptığı oyalı yazmaları, patikleri yeni gelin olacak kızlara satıyorum. Çeyizlerim bitince ne yapacağımı bilmiyorum” diye anlatıyor Gamze yaşadıklarını.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği: Kadınları ses çı...

Katledilen çocuklar Leyla ve Eylül için tüm kadınları ses çıkarmaya çağıran Esenyalı Kadın Dayanışma...

Tuzluçayırlı kadınlar: Hakların asgarisi, şiddetin...

Tuzluçayır’da kadınlar Tuzluçayır Kadın Dayanışma Derneği çağrısıyla bir araya gelerek şiddete, yoks...

Esenyalı Kadın Derneğine başvurular yüzde 90 arttı...

Esenyalı Kadın Derneğinin raporu yayınlandı: ‘Kocam kuma getirdi. Kavga ettiğimizde ikimizi birden...