Erdoğan-Şimşek programının yıl sonu hedef enflasyonu tutmazken asgari ücret ve kamu çerçeve protokolü görüşmeleri öncesi ücret tartışmaları işçiler açısından yoğun bir gündem olmaya devam ediyor. Uzun yıllardır sessizliğini koruyan kamu işçileri, bu yıl boyunca sendikal bürokrasiden iktidarın ücretleri baskılama politikasına kadar çeşitli iş yeri, sokak, sosyal medya eylemleriyle tepkilerini dile getirmişti. Bu eylemler sonucu Türk-İş de harekete geçmek zorunda kalmış; işe geç başlama, basın açıklamaları ve kitlesel miting gibi bir dizi eylem kararları almıştı. Kamu işçileri, geçtiğimiz yıl boyu mücadele deneyimi edinirken kuşkusuz bu birikim, önümüzdeki ocak ayında başlayacak, 700 bini aşkın kamu işçisini kapsayan 30. dönem kamu sözleşmeleri sürecine de yansıyacak. Geçtiğimiz günlerde taslak için sendikalardan işçilere gönderilen anketlere aza tamah olmayacaklarını göstererek yüzde 100’ün üzerinde zam taleplerini yazan işçiler bunun sinyallerini veriyor. Çünkü 2024 yılında ek iş yapmaya mecbur kaldıkları sefalet ücretleriyle bu yıl da karşılaşmak istemiyorlar. Ancak kamu toplu sözleşmelerinin maddelerinde yer alınması istenen talepler sadece ücretlerle sınırlı değil. Verginin sabitlenmesi, sosyal haklar, kreş, regl izni gibi hakların da sözleşmeyle garanti altına alınmasını istiyorlar.
KAMU İŞÇİSİ KADINLAR NE YAŞIYOR, NE İSTİYOR?
Ortalama ücretlerin 28-32 bin lira dolaylarında olduğu kamu işçileri çeşitli iş kollarında çalışıyor. Yüz binlerce kadın kamu işçisi de tarımdan sağlığa, aileden milli savunmaya kadar çeşitli bakanlıkların alt kademelerinde, arazilerinde, hastanelerinde, bakım evlerinde, fabrikalarında görev yapıyor.
Savunma Bakanlığına bağlı dikimevi fabrikalarında çalışan kadınları Türk-Harb-İş eylemlerinde sık gördük. Buralarda kadın işçilerin sıklıkla aldıkları ücretlerle geçinemedikleri için işten sonra ya da hafta sonları atölyelerde parça başı tekstil işçiliği yaptıklarını anlattı. Kamu işçilerinin eylemleri süresince; bir sedye kadar bile değer görmediklerini, vergi kesintilerinin bellerini büktüklerini söyleyen, evlere temizliğe gitmek zorunda kalan sağlık işçisi kadınları dinledik. Tarım ve Aile Bakanlığına bağlı çalışan kadın işçilerin durumu da farklı değil. Tarım Bakanlığında çalışan bir kadın işçi, “Tarlaya giden kadın kamu işçisi kadınlar emeğinin karşılığını alamıyor. Aldığımız ücretin yarısı vergiye gidiyor. Eşinden, ailesinden ayrı yaşamak zorunda kalan arkadaşlarımız var çünkü tayin hakkı yok. Net ücretimiz 30 bin lira. Ben çocuğuma tek başıma bakıyorum, kiram 18 bin lira. Tek başına ailelerine bakan kamu işçisi kadınlar için yaşamak imkansız. Sosyal yardımlarımız elimizden alındı, yakacak ve giyecek yardımı kaldırıldı. Kiraların 20 bine dayandığını, çocukların masraflarını düşünce kamu işçisi ancak 60 bin liralık ücretlerle geçinebilir. Regl iken tarlaya gidip çalışmak külfet. Regl izni de sözleşmemizde yer alsın istiyoruz” diyor.
KREŞ AÇMAKLA YÜKÜMLÜ BAKANLIĞIN İŞÇİSİNE KREŞ YOK
Aile Bakanlığına bağlı Sevgi Evlerinde bakım işçisi olarak çalışan bir kadın işçi ise, “Kreş açmakla yükümlü bakanlık, kendi işçilerine bile kreş hakkı tanımıyor. Doğum iznimiz, süt iznimiz memurlardan çok daha az. Memur çocukları ile işçi çocukları eşit olsun istiyoruz. Sürekli çocuğu nereye bırakacağız kaygısı yaşamak istemiyoruz. Bu yüzden işimizi bırakmak zorunda kalmak istemiyoruz. Çocuklarımızı komşuya bırakmak istemiyoruz. Vardiyalarımız 12-24 saat arasında değişiyor, gidiş gelişler de kadınlar için çok daha zor oluyor. Servis desteği yok. Sabah karanlığında işe gitmek, gece karanlığında işten dönmek bizim için tehlikeli. İlla birinin başına bir şey mi gelmesi gerekiyor? Bir yandan ekmek mücadelesi verirken bir yandan da yaşama mücadelesi veriyoruz işte. Şu an 29 bin bandında ücret alıyoruz, bu ücretle nasıl geçinelim? En azından 50 bin lira olsun ücretlerimiz. Yeterli değil ama yine de biraz rahatlarız. Sendikalar kadınların sorunlarını dikkate alarak sözleşme maddelerini oluşturmalı. Ancak kadınların yaşadıkları görülmüyor” diyor.
HAREKETİN İÇİNDE ÖĞRENMEK
Kamu işçileri uzun zamandır sorunlarını çeşitli yollarla dile getiriyor. Ancak hem ücretlerin güvenilir olmayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyonuna göre belirlenmesini istememenin hem de diğer genel ve özgün talepleri için işçiler; sermaye, hükümet ve sendikal bürokrasi iş birliğiyle içine itildikleri çalışma ve yaşam koşullarına yaptığı meydan okumayı daha örgütlü hale getirmek zorunda.
Dinmek bilmeyen sermaye saldırganlığının örgütlülüğüne karşı, kamu işçileri gücü oranında karşılık verse de bunun ötesine geçmek, örgütlülüğü sağlam temellere oturtmakla mümkün. Aksi halde hükümet ekonomi programlarını dayatmayı sürdürecek.
Bugün “Yaptık da ne oldu, olmuyor” umutsuzluğuna savrulan çok sayıda kamu işçisine de rastlıyoruz. Ancak pek çok şeyin olduğu, arşınlanan yolda görülüyor. Uzun yılların sessizliğini yırtmak, sendikal bürokrasinin farkına varmak, çıkış yolu için bir arayış halinde olmak, irili ufaklı eylemler sonucunda Türk-İş’i harekete geçirmeye zorlamak, kimi şube başkalarının istifasının sağlanması “olmuyor işte” algısını çürüten gelişmelerdi. Yol uzun, meşakkatli ve henüz bitmedi. Kamu işçisi bu yıl üzerindeki sessizlik örtüsünü kaldırdı. Şimdi o örtüyü kendilerine örtenlerin başına geçirmek, umutsuzluğa savrulmadan doğrulmak işçinin kendi azminde ve ısrarında saklı. “Talepler daha ileriye nasıl taşınacak, daha çok yan yana gelmenin yöntemlerini nasıl genişletebiliriz, bu mücadelenin öznesi nasıl olacağız, önümüzde duvar olan sendikacılara rağmen işçilerin gücünü nasıl göstereceğiz, bu sorulara yanıt veren yayınları nasıl yaygınlaştıracağız” gibi soruların cevaplarını aramak gerekiyor. Beklemek, hayıflanıp köşeye çekilmek değil; hareketin içinde öğrenilecek bir yol bu. Kendi geleceğini belirlemek bu hareketin sürekliliğine bağlıysa şayet, o hareketin içinde yol almak gerekiyor. Buraya kadar arşınlanan yol; dahasının da ancak işçilerin mücadele ısrarıyla mümkün olacağını gösteriyor.
Fotoğraf: Hilal Tok/ Evrensel
İlgili haberler
Dünya’da kamu işçileri ve kamu emekçileri 'kemer s...
Pek çok ülkede 'kemer sıkma' adı altında kadınların yoğun çalıştığı kamu sektöründe ücretler düşük t...
Kamu emekçileri 'Geçinemiyoruz' mitinginde bir ara...
KESK tarafından Tandoğan Meydanında gerçekleşecek "Geçinemiyoruz" mitingi için toplandı: İnsanca bir...
Tasarruf bahane, kamuda esnek çalışmayla hak gaspl...
Tasarruf, OVP, kalkınma planları... Kamu emekçisi kadınlar iktidarın geleneğini sürdürdüğü; 80'lerde...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.