“Faiz neden, enflasyon sonuç” da dese iktidar ya da tam tersini “faizleri yükseltip, enflasyonu düşüreceğiz” de dese işçi ve emekçiler için sonuç değişmiyor. Yoksulluk ve sömürü katmerleşiyor. Patronların kârları yüzde 400 katlanırken, emekçilerin kazancı bir boğazı doyurmaya yetmiyor. Bu değişmeyen sonucun altında ise en çok kadınlar kalıyor. “Yeni” programıyla AKP iktidarı, çalışma yaşamında aile ile uyumlu bir konfor alanı sunma makyajıyla kadınlara güvencesizlik ve düşük ücret anlamına gelen daha esnek, kısmı, uzaktan, yarı zamanlı çalışma uygulamalarını sunuyor. Yoksulluğun katmerlenmesiyle arşa varan ev içi yüklerin baş sorumlusu olarak kadınları konumlandırıyor.
Sonuç olarak ürettiği pantolonu hayatında bir kez bile alıp giyememiş, bütün boş zamanını yaşamak için çalışmaya ayıran işçi ve emekçi kadınların, üniversitede okumak için düşük ücretlere çalışmak zorunda kalan genç kadınların sayısı artıyor. İyice gericileşen ve paralı hale gelen eğitim sistemi nedeniyle eğitimden koparılan liseli, havasına, suyuna, toprağına göz konulan, göz koyanların yanında kölece çalışmaya mahkum edilen köylü kadınların sayıları giderek artıyor. Nasıl geçineceğim? Ne yiyip, ne içeceğim? Okula nasıl gideceğim? Bu dertlerle birlikte şiddet de tırmanıyor.
SERMAYEYE KÂR, GERİCİLİĞE ZEMİN VARSA HAK DA VAR!
Bu politikaların bir parçası olarak makbul ve itaatkar kadın yaratmak üzere yoksulluğun etrafı dini tarikatlarla kuşatılırken, kadınların eşitlik ve şiddetten koruma adına ne kadar hakları varsa bir bir hedefe koyuyor AKP. Seçme seçilme, örgütlenme hakları, eğitim ve sağlık haklarına ancak sermayeye kâr sağladığı ve kendi gerici emellerine uygun olduğu sürece izin veriliyor. Kendisine oy verdiği sürece oyun geçerli sayıldığı, verilen ücreti, kölelik koşullarını kabul ettiği sürece çalışabilen, patronun güdümünde bir sendikaysa örgütlenmesine müsaade edildiği bir tablo bize sunulan. Yoksulluğa, şiddette katlandığı, sosyal yardımlara muhtaçlığı kabullendiği sürece varlığının kabul edildiği ve bütün bunları fıtrat, kader, ilahi bir emir olarak gören tarikatlarda yan yana geldiği sürece örgütlenme, dayanışmanın uygun görüldüğü bir kadın tasarrufu bu.
Bu tasarrufla düne rahmet okutacak hızda kadınların hayatını zapturapt altına almak için elinden geleni arkasına koymuyor. Ve biz Lawrence’da, Lyon’da, Meşhed’de, New York’ta, Şikago’da, Petersburg’daki işçi kadınların bir asrı aşkın süre önce yaşadığı aynı gerçeklikle 2024 yılı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe hazırlanıyoruz. Yani yeni diye sunulanın tarihi epey eski… Ama bizim bugünü de içinde barındıran mücadele tarihimizde öyle!
8 MART BİZİM GÜNÜMÜZ
2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda (Kopenhag, 1910) alınan tarihi karar doğrultusunda 19 Mart 1911’de dünyanın birçok ülkesinde ilk kez düzenlenen uluslararası kadınlar gününde “Kadınlara Oy Hakkı!” sloganıyla bir milyondan fazla kadın sokaklara çıkıp tüm kadınlar için sosyal ve siyasal hak eşitliği talep etti.
Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde 19 Mart tarihinin seçilmesinin bir nedeni de, 1848 devrimi sırasında yaşanan ve çok sayıda kadın işçinin katıldığı, can verdiği olayları anmaktı. Böylelikle uluslararası kadınlar gününün dayandığı mücadele geleneği de vurgulanmış olacaktı.
Rusya’da 8 Mart 1917, işçi kadınların tarihi bir güne imza atmasıyla gerçekleşti. Tekstil işçisi kadınlar Bolşeviklerin Petrograd Komitesi’nin Uluslararası Kadınlar Günü’nde açlığa, savaşa ve Çarlığa karşı sokağa çıkma çağrısına uydular. 8 Mart’ta fabrikaların ve atölyelerin çoğunluğunda grev ilan edildi. Sokağa dökülenler sadece işçi kadınlar değildi, açlık ve sefaletle boğuşan emekçi kadınlar da “ekmek” talebiyle gösterilere katılıyordu. Fabrika ve atölyelerin önüne giden emekçi kadınlar erkek işçileri çıkarıp yanlarına katıyorlardı. Çarlığın Petrograd’ı saran grev ve gösteri hareketini polis gücüyle bastırma girişimi, hareketin Çarlığa karşı günlerce süren açık bir mücadeleye dönüşmesine yol açtı. Böylelikle Çarlığın yıkılması ve büyük sosyalist Ekim Devrimi’ne giden yolda işçi ve emekçi kadınlar tarihsel bir rol oynadılar.
Komünist kadın hareketinin örgüt, taktik ve ilkelerinin temellendiren 9-15 Haziran 1921’de başta Aleksandra Kollontai olmak üzere Sovyet kadınların ve Clara Zetkin’in önderliğinde toplanan Moskova İkinci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı oldu. Uluslararası Kadınlar Günü’nün dünyanın tüm ülkelerinde tek bir ortak günde kutlanma kararı bu konferansta alındı. Tarih olarak, 1917’de Petersburglu kadın proleterlerin Şubat devriminin ilk kıvılcımını çaktığı tarihi gün, 8 Mart belirlendi. Böylelikle Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yılın 8 Mart’ında kutlanmaya başladı.
VARILACAK YOLUMUZ; TUTUNACAK MÜCADELEMİZ VAR!
Emekçi kadınların mücadele tarihi bugünün sanki hiç değişmeyecekmiş gibi gelen sorunlarına, başka türlüsü mümkün değilmiş gibi gelen çalışma ve yaşama koşullarına karşı deneyim ve birikimlerle dolu. Sonuç olarak işçi ve emekçi kadınların varılacak daha çok yolu olsa da tutunacak dalı var!
İNSANCA YAŞAM İÇİN
Evdeki tek çalışan olsa dahi düşük ücretler ve kötü çalışma koşullarına karşı sendika seçme özgürlüğünden vazgeçmeyen Özak işçisi kadınların kararlılığı ve örgütlü birliğine ve bu tutumun işçi kadınlar açısından ne kadar önemli olduğunu bilen kadınların omzuna koyduğu kaban ile dayanışmasına tutunacağız. “6 ayın, 6 yıl gibi gelmediği” insanca çalışma ve yaşama koşulları için yoksulluk sınırı üzerinde ücretler, sendika seçme hakkı ve günde 7, haftada 35 saat iş günü taleplerimiz için mücadeleyi yükselteceğiz.
İŞÇİ SENDİKALARI İÇİN
OECD ülkeleri arasında Türkiye’de kayıtlı çalışan her 100 kadın işçiden yalnızca 10’u sendikalı, yüzde 35 seviyelerinde olan kayıt dışı istihdam da dahil edildiğinde kadınların gerçek sendikalaşma oranı yüzde 6.2. Ancak sadece sendikalaşmak yetmiyor, sadece patronlara karşı değil, patronla birlik olup hakkını arayan kadın işçiyi işten attıran sendikal bürokrasiye karşı da mücadele edip, sendikaları işçilerin kendi örgütleri haline getireceğiz.
YEMEK HAKKI İÇİN
Barınamadığı için kaydını yaptıramayan üniversiteli genç kadınların isyanı, vergilerimiz özel okullara ve yurtlara peşkeş çekilirken içinden haşere çıkan yurt yemeklerine karşı yemekhane boykotları örgütleyen, bakımı yapılmadığı için asansör faciasında can veren Zeren için sokaklara dökülen binlerce üniversiteli genç kadının “yeter” diyen çığlığını örgütlülüğümüzle büyüteceğiz. Çocukların sağlıklı beslenme hakkı için bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek kampanyasını ilmek ilmek örgütleyen kadınların mücadelesinden tutunacak, parasız, bilimsel, ana dilde, laik eğitim için isyanımızı örgütlü mücadeleye dönüştüreceğiz.
BİLİMSEL EĞİTİM İÇİN
ÇEDES gibi protokollerle okulları medreseye çevirmeye çalışanlara, Diyanetin fetvalarıyla belirlenen gerici müfredata karşı, bu çocuklar ne yapacak sorusunun cevabını bilimsel ve laik eğitim için okul okul, semt semt imza toplayan, dilekçeler hazırlayan, eylem ve mitingler örgütleyen, gerçekten laik ve eşit bir yaşam için mücadele eden kadınların biriktirdiklerinde arayacağız.
GÜVENLİ YAŞAM İÇİN
6 Şubat depremlerinde hamile kadınların bile işe çağrıldığı, bir yandan birçok emekçi kadının işsizlik ve yoksullukla cebelleştiği iki yüzlülüğe karşı sadece kendi için değil, kilometrelerce uzaktaki kız kardeşlerinin talepleri için de örgütlenen kadınların iradesini, cesaretini kuşanacağız. Sağlıklı konutlarda barınma hakkı, güvenli kentler, güvenceli yaşam için dayanışmayı da mücadeleyi de yükselteceğiz. Tarım alanlarını, sulak arazileri, ormanları maden şirketlerinin talanına açanlara karşı, Akbelen’de ağaçlar kesilmesin diye nöbet tutan köylü kadınların mücadelesinden öğreneceğiz.
HEPİMİZİN GELECEĞİ İÇİN
81 yerde değil 181 yerde de örgütleseler aile şuralarını, nafaka hakkından da eşitlik hakkından da vazgeçmeyen kadınların sesini çoğaltacağız. Tıpkı soyadı hakkını kazandığımız gibi bir gece ansızın kaybettiğimiz haklarımızı da yeniden kazanacağımız bilinciyle daha kalıcı örgütler kurmak üzere harekete geçeceğiz. Seçim kampanyalarında LGBTİ karşıtlığıyla nefreti örgütleyenlerin, ayrımcı politikalarının karşısında eşit yurttaşlık hakkı için kenetlenen, bütün şoven ırkçı propagandaya karşı göçmen kız kardeşlerinin elini bırakmayan kadınların bu politikalara karşı sokakları dolduran öfkesine güveneceğiz.
ULUSLARARASI DAYANIŞMAMIZ İÇİN
Ortadoğu’daki gericiliğe, Filistin’deki katliamlara karşı, tüm dünyada sokaklara çıkan kadınların verdiği güçle enternasyonal dayanışmadan vazgeçmeyeceğiz.
EİŞİT BİR YAŞAM İÇİN
Agrobay’da işçi kadınları kapı önüne koyan sermayenin girişimci kadın yıldızlarıyla, işçi kadınların mücadelesini aynı potada eritmeye çalışanların süslü sözlerine karşı eşit, özgür, insanca yaşam koşullarını değiştirmek üzere daha ileriden tutum alacağız.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYLE 8 MART’A
8 Mart Dünya emekçi kadınlar günü yaklaşırken yoksulluk ve eşitsizlikleri yeniden üreten, şiddetti tırmandıran sömürü çarkına çomak sokacak ve gittikçe o çarkı kırıp dağıtacak birlikleri kurmak için mücadelemiz var. Bu mücadeleyi örgütlemek için atacağımız adımların dayanağı olan birikimimiz var. Her gün mücadeleyle yazılan birikimi, eşit özgür şiddetsiz bir hayatı kurmak üzere büyüteceğimiz bir 8 Mart’ı örgütlemek üzere de sorumluluklarımız var.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Petrograd’dan bugüne bu düzene ‘yeter’ diyoruz!
Bugün bizler de Petrograd’daki işçiler gibi ‘Sömürüye, yoksulluğa, savaşa, şiddete ve yıkıma artık y...
Deprem ve ranta karşı kentte eşitlik için mücadele...
Yaşanabilir kentler, kentte yaşayanların ihtiyaçlarını temel alan yerel yönetimler ile mümkün olacak...
İktidar yıllardır neredeydi?
‘Bütün boş alanlarına AVM ve yüksek katlı lüks binalar diktiniz. Bizlere deprem zamanında toplanacak...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.