Başkaldıran kadınlara: Bir sevda iki yürek, Behice Dinçer…
Yazmak zordu Behice için, ancak o engelleri aşıp yazmaya karar verdi: 35 yıl sakladığım şeylerin bugün acısını çıkarıyorum ve kadınlar yazabiliyor demek istiyorum.’

 “Bilir misin; ayakta donan parmak acısını,

Ya tarlada batan dikenli yere oraktan yana duyulan acıyı?

Boynunda su ceremesi karnında bebenin teprenişiyle acı çeken kadınlarımızı?”

 Behice Dinçer ilk kitabı Bir Sevda İki Yürek’e bu dizelerle başlıyor. Kitap içeriğinde genellikle kadınlık hallerini barındıran kırk sekiz şiirden oluşuyor. Ancak kitaptaki şiirlerin arasında gezinirken yalnızca kadınlara ve kadınlık hallerine rastlamıyorsunuz aşka, barışa, Yaşar Kemal’e de rastlıyorsunuz.

Behice Dinçer 1966 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde dünyaya gelen şu an hayatını Van’da sürdüren bir şair. Dinçer, şairlik kimliği dışında emekli memurluk, annelik, köşe yazarlığı gibi kimliklere de sahip. Edebiyat dünyasına dahil olmak Dinçer için plansız bir şekilde gerçekleşiyor. Yazdıklarını son yıllarda toparladığını söyleyen Dinçer “Önceki yıllarda yazdıklarımı yırtıp atardım. Yazdıklarımla alay edileceği, bir şeyler yazmanın kadının haddine olmadığı gibi kaygılar barındırıyordum. Önceden yazdıklarımı yırtıp atmasaydım iyi bir romancı olabilirdim.” diyor. Dinçer’in önceki yıllarda kafasını meşgul eden bu soruların Türkiye genelindeki kadınlara mı yoksa bu coğrafyanın kadınlarına mı özgü olduğunu sorduğumuzda cevabı “İkisi de” oluyor. “Genelde kadınlar başkaldırışı yazıyor. Bunu sadece fikirsel bir özgürlük arayışı olarak değil yaşamsal özgürlük arayışı olarak düşünün. Bu tarifimde kadınların eşine, topluma hatta çocuğuna bile bir başkaldırışı söz konusu.” Dinçer yazarlık serüveninin başlangıç tarihini 2016 yılı olarak not düşüyor. 2016 yılından sonra sosyal medya aracılığıyla yazdıklarını insanlarla paylaşmaya başlıyor ve yazdıklarını okuyan insanların ona olumlu geri dönüşler yapması sayesinde yazdıklarına her gün yenisini ekliyor ve ekledikçe kendine yeni alanlar açmaya başlıyor. ‘Toprağın Suçu Ne?’ isimli yazısıyla Van Ekspres haber sitesine başvuruyor ve bu yazısıyla Dinçer köşe yazarı olarak da karşımıza çıkmaya başlıyor. Şu an ise yazılarını Ötekilerin Gündemi haber sitesinde yazmaya devam ediyor.

 Yazdıkları konusunda ilham aldığı bir edebiyatçının olup olmadığını sorduğumuz Dinçer “Yazdıklarım ruhuma ait ama Mehmed Uzun’un kitaplarını okumayı seviyorum. Ayrıca Yaşar Kemal’e hayranımdır. İnce Memed benim için çok önemli bir eser. Benim yazdıklarım noktasında esin kaynağım gözlemlerim.” diyor.

Yeniden kitaba döndüğümüzde kitabın adının neden Bir Sevda İki Yürek olduğunu soruyoruz ve “Bir sevda coğrafyaya olan sevdayı tanımlıyor iki yürek ise benim ve okuyucumun yüreğinin bir noktada buluşmasını tarif ediyor.” cevabını alıyoruz. Kitabın kapağını açtığımızda karşımıza kitabın “Eril egemen zihniyete başkaldıran tüm kadınlara” ithaf edildiğini ve kitaptaki şiirlerde genellikle kadınlar ve kadınlık hallerinin anlatıldığı şiirlerin ön planda olduğunu görüyoruz. Bunu neyin tetiklediğini sorduğumuzda “Bir kitapla şair ya da yazar olunmuyor. Ben şu an emekleme sürecindeyim ve emekliyorsam ayağa kalkmak zorundayım. Otuz beş yıl sakladığım şeylerin bugün acısını çıkarıyorum ve kadınlar yazabiliyor demek istiyorum. Coğrafyamızda kadına karşı o kadar zalimce kurallar var ki biraz güneşi gördüğün an özgürlüğün tadını çıkarmaya çalışıyorsun ve benim şu an yapmaya çalıştığım bu diyebilirim. Özellikle kadınları yazmamın sebebi benden sonra yazacak kadınlara ya da kız çocuklarına örnek olmak istemem. Çünkü ben yazma sürecim sırasında çevremden çok fazla tepki aldım. Ancak kitabım çıktıktan sonra insanlar beni ciddiye almaya başladı. Öncesinde yazdıklarıma değil cinsiyetime yönelik yorumlar alıyordum. Bunda yaşadığım coğrafyada erkeklerin kadınları yazar olarak kabul edememesi etkili. Erkekler kadının uyanışını kabul edemiyorlar.” diyor.

 Edebiyat alanında bundan sonrası için planlarının neler olduğunu sorduğumuz Dinçer en büyük hayalinin roman yazarı olmak olduğunu dile getiriyor. İkinci şiir kitabını basmaya hazırlandığını söyleyen Dinçer ardından bir deneme kitabı da kaleme alacağını söylüyor.

 “Yazdıklarımda ağırlıklı olarak kadını anlatsam da bunu yaşamdan bağımsız yapmamaya çalışıyorum. Yazdıklarımın içinde doğa da gündelik bir olay da var. Örneğin ters lale ve Hakkari’nin örf ve adetlerini severek yazıyorum.” diyerek sözlerini bitiriyor.

BİRAZ GÜNEŞİ GÖRMEK…

Kitabın adının neden Bir Sevda İki Yürek olduğunu soruyoruz ve “Bir sevda coğrafyaya olan sevdayı tanımlıyor iki yürek ise benim ve okuyucumun yüreğinin bir noktada buluşmasını tarif ediyor.” cevabını alıyoruz. Kitabın kapağını açtığımızda karşımıza kitabın “Eril egemen zihniyete başkaldıran tüm kadınlara” ithaf edildiğini ve kitaptaki şiirlerde genellikle kadınlar ve kadınlık hallerinin anlatıldığı şiirlerin ön planda olduğunu görüyoruz. Bunu neyin tetiklediğini sorduğumuzda “Bir kitapla şair ya da yazar olunmuyor. Ben şu an emekleme sürecindeyim ve emekliyorsam ayağa kalkmak zorundayım. Otuz beş yıl sakladığım şeylerin bugün acısını çıkarıyorum ve kadınlar yazabiliyor demek istiyorum. Coğrafyamızda kadına karşı o kadar zalimce kurallar var ki biraz güneşi gördüğün an özgürlüğün tadını çıkarmaya çalışıyorsun ve benim şu an yapmaya çalıştığım bu diyebilirim. Özellikle kadınları yazmamın sebebi benden sonra yazacak kadınlara ya da kız çocuklarına örnek olmak istemem. Çünkü ben yazma sürecim sırasında çevremden çok fazla tepki aldım. Ancak kitabım çıktıktan sonra insanlar beni ciddiye almaya başladı. Öncesinde yazdıklarıma değil cinsiyetime yönelik yorumlar alıyordum. Bunda yaşadığım coğrafyada erkeklerin kadınları yazar olarak kabul edememesi etkili. Erkekler kadının uyanışını kabul edemiyorlar” diyor.

Fotoğraf: Behice Dinçer arşivi

İlgili haberler
Sınırların Ötesinde: Eşitsizlik sınır tanımıyor

Eşit ücret hakkı için açılan davalar, bir gecede kapanan fabrikalar, darbeyle artan şiddet… İngilter...

Ekmek ve Gül Nisan 2021 sayısı

Ekmek ve Gül'ün yeni sayısında kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına öfkelerini dile ge...

Birlik olup, haklarımızı sonuna kadar savunmalıyız...

‘Biz Dicle Ekmek ve Gül’den kadınlar olarak bu toplumda varız söz sahibiyiz. İstanbul Sözleşmesi’nde...