Sarılıyor ve asla kıpırdamıyorlar. Ta ki ağaçları kesmek isteyenler vazgeçene kadar...
Hindistan’da kadınlar ormanlarına nasıl sahip çıktı? Kadınların egemen olduğu bu hareket su başlarında, köy yollarında ve pazarlarda yürütülen tartışmalarla can buldu.

Hindistan’da, köyünü çevreleyen ağaçları korumaya çalışırken ölen Amrita Devi isimli bir kız çocuğu hakkında eski bir efsane vardır. Hikayeye göre oduncular, bölge Mihracesinin yeni kalesi için gereken odunu elde etmek için köylülerin ağaçlarını kesmeye gelmişler. Amrita, köylülerle birlikte ağaçlara sarılarak kendini siper etmiş. Hikayenin bazı versiyonlarında köylülerin bu büyük çabası ağaçların yok edilmesini engellerken, bazı versiyonlarında ise Amrita cesur girişimi sonucunda hayatını kaybeder.

Bu hikaye, Hindistan'da 1970'lerde benzer nitelikte büyük protesto hareketleri başlatan ve çoğunluğunu kırsal kesimden kadınların oluşturduğu eylemlere ilham kaynağı oldu.
Kırsal kesimdeki kadınlar için çevrenin korunması, ekonomik olarak hayatta kalmak için çok önemli. Gıda ve yakacağı toplayan, suyu çıkartan asıl olarak kadınlar olduğundan, ormansızlaşma, çölleşme ve su kirliliğini tersine çevirmede de kadınlar başı çekiyordu. Himalaya’nın dağ eteklerinde zorluklara göğüs gererek yaşayan ve ormanları hayvanları için yiyecek, yakacak ve yem kaynağı olarak kullanan kadınlar, özellikle ciddi bir mücadele ile karşı karşıyalardı.

Genç bir yükselti tabakası olarak erozyona maruz kalan Himalayaların, suyun emilmesini ve sellerin önlenmesini sağlamak için bu dik yamaçlardaki ormana ihtiyacı vardır. Himalaya ormanlarının çoraklaşması bir asırdan fazla zamandır devam etmektedir. 1960'larda, Hindistan'ın ulusal ekonomik kalkınma çabası, döviz kazanmak amacıyla daha fazla odun ihraç etmek için ağaçların kesilmesine sebep oldu. Tepenin arazisinin aşınması, tepelerin aşağısındaki nehirlerde toprak kayması, sel ve heyelana neden oldu. Bitkiler ve evler de yok oldu ve kadınlar, yakıt, yem ve su ihtiyaçlarını karşılamak için daha uzağa yürümek zorunda kaldılar. Neticede, Hindistan'ın ormansızlaştırma politikalarının başlıca kurbanları kadınlardı. Bu zarar verici ormansızlaştırma politikasına karşı “Chipko” denilen hareket doğdu. Hintçe’de sarılmak anlamına gelen “Chipko”, protestocuların kesilmek üzere işaretlenmiş ağaç gövdelerine kollarıyla sarılıp hareket etmeyi reddeden yöntemlerini ifade eder.

Kadınların harekete katılımı 1973'te spor eşyaları satacak olan bir mağaza için, bir müteahhide devlet tarafından 3000 ağaç kesmesi hakkının verildiği ücra bir tepe kasabasına kadar gider. Bu arazi zaten tehlikeli bir şekilde çoraklaştırılmıştı. Oduncuların köye geleceği tarih planlandığında, erkekler köyden çekilerek kadınları evdeki işleriyle yalnız bıraktılar. Oduncular görünür görünmez 50 yaşlarında dul bir kadın olan köyün lideri alarm çalıp 27 kadını toplayarak ormana koştu. Kadınlar, ormancılara ormanın kendilerinin "anavatanı" olduğunu söyleyip, ağaçların kesilmesinin sonuçlarını açıkladılar. Oduncular kadınlara bağırıp, onları taciz edip silahla tehdit ettiler. Kadınlar ölümü göze alarak kesilmek üzere işaretlenmiş ağaçlara sarıldı. Bu eylem işe yaramıştı! Cesareti kırılan işçiler ayrıldı, yüklenici firma geri çekildi. 1974'te civardaki kadınlar, ormanlarının kesilmesini protesto etmek için aynı ağaç sarılma tekniğini kullandılar. Ve 1977'de başka bir bölgedeki kadınlar kesilecek ağaçların etrafına “kutsal iplikler” bağladılar. Bu, Hindular için kardeşlik bağını onaylayan sembolik bir jestti. Kadınlar hayatlarına mal olsa bile ağaçların kurtarılacağını ilan ettiler.


Chipko hareketi içerisinde yer alan kadınlar ormansızlaştırmayı tartışırken 

1980’de Chipko hareketi fikri çoğunlukla kadınlar tarafından su başlarında, köy yollarında ve pazarlarda yürütülen tartışmalarla yayıldı. Kadınlar artık kendilerini güçsüz hissetmiyorlardı; onları destekleyebilecek bir toplumsal hareket ve eylemler vardı.
Bir gün müteahhit şöyle der:
‘’Seni aptal köylü kadın, bu ormanda ne yatıyor biliyor musun?
Reçine, kereste ve böylece döviz’’
Kadınlar cevap verir:
‘’Evet, biliyoruz. Reçineyi ne yapar?
Toprak, su ve temiz hava’
Toprak, su ve temiz hava’’

Örgütlü bir çaba olarak, Chipko hareketi bazı başarılar elde etti. Kimi zaman devletin yasaklaması veya hukuk mücadelesi yoluyla moratoryum kazanmış; kimi zaman da ağaçları köy evlerine yakın alanlarda ağaç dikilmesini sağlamıştır. 1987'de Chipko hareketi, "alternatif Nobel ödülü” olarak bilinen "Geçim Hakkı Ödülü’’nü kazandı. Ormanları kurtarmak için ulusal bir çağrı haline gelen, kadınların egemen olduğu bu küçük hareket, haklı olarak kendisiyle gurur duyuyor.

* www.womeninworldhistory.com adresinden Gülcan Kılıç Ekmek ve Gül için çevirdi

İlgili haberler
Özgürlük ekmeği

Tarihe damgasını vuran ayaklanmaların sebepleri neler olmamış ki! Ekmek mesela... Uğruna saraylar de...

GÜNÜN BELLEĞİ: Barışın inşacısı kadınlar savaşın y...

Barış en çok kadınların dilindedir. Bu topraklarda da sınırların ardında da... Sırbistan, Kosova, Sr...

Kadınların oy hakkı mücadelesi

Kadınların hiçbir hakkını kazanması kolay olmadı, oy hakkını da tabii ki. Kadınlar dünyanın çeşitli...