Özgürlük ekmeği
Tarihe damgasını vuran ayaklanmaların sebepleri neler olmamış ki! Ekmek mesela... Uğruna saraylar devrilen ekmeğin öyküsü işte burada...

8 Mart dolayısıyla kadınlar bütün dünyada sokaklara çıktı. Kimi kadın cinayetlerine son verilmesi, kimi barış, kimi eşit ücret, kimiyse ekmek için... Mecazi anlamda değil, gerçekten ekmek için... Ekmek deyince belki akla ilk o mis gibi kokusu gelir ama tarih boyunca yoksul halkların karınlarını doyurabildiği tek yiyecek olan ekmeğin yokluğundan bahsedelim şimdi.

MISIR’DA EKMEĞİN DİĞER ADI YAŞAM
Mart ayının başında Mısırlı kadınları sokağa döken de bu yokluk. Hükümet ekonomik kriz gerekçesiyle yoksullara yapılan ekmek yardımını azalttı ve ekmek fiyatındaki devlet desteğini çekti. Bunun üzerine “Yemek İstiyoruz, Ekmek İstiyoruz” sloganıyla halk birkaç şehirde eylem yaptı. Bu, buğday ithalatının çok yüksek olduğu Mısır’da yaşanan ilk ekmek krizi değil. 1977’de yakıt, ekmek ve başka tüketim mallarının fiyatları artırılınca halk ayaklanmıştı ve iki gün süren bu ayaklanma sırasında birçok lüks konak yağmalanmış, devlet daireleri işgal edilmişti. Ayaklanmanın sebebi olan IMF ve Dünya Bankasının dayattığı ekonomik politikaları uygulayan ve yoksulların ekmeğini çalan o zamanki cumhurbaşkanı Enver Sedat ise “hırsızların isyanı” diyerek halkla dalga geçmişti. 2007-08 yıllarında da buğday fiyatlarının artmasıyla ekmeğe yine zam geldi. Aynı zamanda işsizlik de arttığı için birçok kişi ancak devletin ekmek yardımı ile evine ekmek götürebiliyordu. Devlet destekli un karaborsaya düşünce, insanlar en önemli yiyeceklerini alamaz oldular ve yine bir ayaklanma patlak verdi. Eylemler sırasında birkaç kişi yaşamını yitirdi. Daha sonra 2011’de Hüsnü Mübarek’in devrilmesine yol açan Arap Baharı ayaklanmalarında atılan “Ekmek, Özgürlük, Adalet” sloganında da görüldüğü gibi en öncelikli talepti ekmek. Ekmek, Mısır’da o kadar hayatı ki ekmek anlamına gelen “aish” kelimesi aynı zamanda “yaşam” demek.

EKMEK BULAMADILAR SARAYI DEVİRDİLER

Ekmek yokluğunda çıkan ayaklanmaların biri de Fransa’da. Fransa’daki yoksul halk için de en önemli besin kaynağı ekmekti. Öyle ki kralın bir diğer adı ‘Krallığın baş fırıncısı’ idi. Yani kral halkın yiyeceğini sağlamak zorundaydı. 1774’te liberal ekonomist ve Maliye Bakanı Anne Robert Jacques Turgot’un ‘bırakınız yapsınlar’ anlayışıyla tahıl ticaretinin kontrolünü kaldırmış ve fiyatından malzeme kullanımına kadar her şeyi tüccarların keyfine bırakmıştı. Bununla birlikte bir de bazı bölgeleri kıtlık vurunca un karaborsaya düşmüştü ve fiyatı artmıştı. Buna karşı 1775 Nisanından Mayıs ayına kadar süren eylemler askeri birliklerle ve buğday fiyatlarının kontrolünün sağlanmaya başlanmasıyla ancak durdurulabilmişti. Toplumsal ayaklanmalardan korkan yönetim, tahıl piyasasına herkese yetecek kadar ve kaliteli ekmek yapılması için bir dizi yaptırım getirmişti. “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” sloganıyla simgeleşen Fransız Devrimi’nin başladığı yıl olan 1789’da ise çocuklarının karnını doyurmak için ekmek bulamayan çoğunluğu pazarcı kadınlar ayaklanmıştı. Tarihe ‘Kadınların Yürüyüşü’ olarak geçen bu ayaklanmada kadınlar politik reformlar isteyen devrimcilerin de desteğiyle şehrin cephaneliğini yağmalayıp Versailles Sarayı’nı işgal etmişler ve kral, ailesi ve kralın yaverlerini önlerine katıp Paris’e götürmüşlerdi. Bu ayaklanmadan üç yıl sonra cumhuriyet ilan edilerek kral ve kraliçe giyotinle idam edildi.


EKMEĞİ BÖLÜŞMEK, İKTİDARI PAYLAŞMAK
Rusya’da da işçi ve köylü kadınların 8 Mart 1917’de açlık ve yoksulluğa karşı sokağa dökülmesi, Ekim Devrimi’nin fitilini ateşledi. Çarlık Rusya’sında çok düşük ücretlerle çalışan işçilerin yaşama ve çalışma koşulları 1. Dünya Savaşı sırasında daha da kötüleşmişti. Ekmek, gazyağı gibi günlük ihtiyaçlara ulaşmak bile büyük bir sorun haline gelmişti. Birbiri ardı sıra grevlerin ve ekmek isyanlarının yaşandığı başkentte Bolşeviklerin kadınları Uluslararası Kadın Günü’nde talepleri için sokağa çağırmasıyla on binlerce kadın 8 Mart 1917’de (eski takvime göre 23 Şubat’ta) Petrograd meydanını doldurdu. Talepleri yine aynıydı; Kahrolsun açlık! Ekmek istiyoruz! Her geçen gün daha da fazla işçi iş bıraktı, talepler daha da politikleşmeye başladı; Kahrolsun Çar! Savaşa Hayır! Çar’a hizmet eden askerler bile taraf değiştirip halka katıldığında, Çar tahttan edildi ve geçici bir hükümet kuruldu. Bu geçici hükümet de işçilerin ve tüm ezilenlerin derdine deva olmadı.1917 Ekimine gelindiğinde, sokak sokak, fabrika fabrika, kent kent Sovyetler halinde örgütlenen işçi ve köylüler, Bolşevik Partinin önderliğinde geçici hükümeti devirerek iktidarı ele geçirdi.


İşte Petrograd'da sokaklara dökülen kadın işçilerin Ekim Devrimi'nin fitilini ateşleyen o ekmek mücadelesinden bir görüntü. Sesi yok. Ama bağırışları kulaklarımızda: Ekmek istiyoruz!

Bundan 100 yıl önce, işçileri, kadınları, yoksul halkı ekmeği bölüşecekleri, iktidarı paylaşacakları sosyalist bir düzen kurmaya götüren sadece kadınların ekmek ayaklanması değildi elbette. İnsanın insan tarafından sömürüsünü ortadan kaldırmak için komünistlerin işçiler ve ezilen kitleler içinde yıllarca yürüttükleri istikrarlı çalışmalarıyla, işçi ve emekçilerin kendi iktidarlarını yaratma inancı ve güvenini kazandıran politik bilinci edinmeleriyle oldu bu. Komünist parti önderliğindeki proletarya diktatörlüğü hükümeti, kadınların eşitsizliğine dair eskiden kalma bütün yasaları bir hamlede kaldırıp kadın ile erkeğin yasal eşitliğini ilan etti. Kısa sürede de anayasal güvence altına aldı. Böylece, tarihte ilk kez, kadının politik, ekonomik ve hukuksal tam hak eşitliği ilan edilmiş oldu. Asıl mücadele kadının toplumsal alanda gerçek eşitliğini kazanması için verildi. Çarlık altında evlerine ekmek dahi götüremeyen kadınlar, ancak sosyalizmde özgürlük ekmeğini tattılar.

Fotoğraf: Nadya Spetnitskaya/Unsplash

İlgili haberler
Kadın dayanışması bir tık daha yakın!

Bir haber sitesi olmaktan öte, kadın kadına dertlerimizi paylaşacağımız, sizinle güçlenecek bu mecra...

İş için, ekmek için, gelecek için...

Adana'nın yoksul mahallelerinden Hanedan Mahallesi'nde hayır bildirisi dağıtırken tanıştığımız Aslı'...