Bir sağlık emekçisinin referanduma bakışı
Sağlık emekçisi bir kızkardeşimiz sesleniyor, kulak verelim: Anayasa değişikliğinde benim taleplerim var mı? Yok. E o zaman...

Ben bir sağlık emekçisiyim. Hastanede çalışıyorum. İşe metrobüsle gidip geliyorum. Metrobüsten indiğim yerde hem evetçileri hem de hayırcıları referandum çalışması yaparken görüyorum. Peki, sağlık çalışanı olarak kendi cephemden referandumu nasıl görüyorum?
25 yıldır hemşire olarak çalışıyorum. Şu anda 3.5 yaşında ve 7.5 yaşında olan iki çocuğum var. Bakıma muhtaç oldukları için, sırf gece nöbeti tutmamak için ameliyathanede çalışıyorum. Zor olmuyor mu, oluyor. Boyun fıtığı var, bel fıtığı var. Ameliyathanede ‘icap nöbeti’ tutuyorduk. En son Sağlık Bakanlığı tarafından ‘uzman doktorlar dışındaki çalışanlara icap ücreti ödenmeyecek’ diyerek icaplar kaldırıldı. Hastane idaresi de “Acil serviste hemşire açığı var” diyerek bizi acil nöbetine koydu.
Şimdi düşünüyorum, çocuğumu ne yapsam? Yanımda götürsem olmaz. Hastanede kreş de yok. Eşim özelde çalışıyor, uygun değil... Sinirim bozuluyor.
Ben işe ilk başladığımda 20 yıl çalışınca emekli olabiliyorduk, sonra bunu değiştirdiler, kademeli olarak da artırdılar. 25 yıl önce çalışma koşullarımız daha insaniydi. 8 saat çalışıyorduk. Şimdi 9 saat çalıştırıp 8 saat gösteriyorlar. Ancak sendikal olarak örgütleyebildiğimiz işyerlerinde 8 saat çalışıyoruz. 20 yıl çalışan nöbetten çıkartılıyordu, şu anda 25 yıllık çalışan bile nöbete konuluyor. İki kişinin yapması gereken işi bir kişi yapıyor.
Peki, ben ne istiyorum? İnsanca çalışmak, YAŞIMA VE YILIMA UYGUN ÇALIŞMAK istiyorum. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu değiştirip, insanları esnek, iş güvencesiz sözleşmeli çalıştırmak istiyorlar. Ben buna karşı çıkıyorum.
Anayasa değişikliği teklifinin maddelerine bakıyorum. Benim bu taleplerimi karşılayan bir madde var mı? Emekçinin taleplerini karşılayan bir değişiklik yok. O nedenle de ‘Hayır’ diyorum. Emekçiler haklarını ancak mücadeleyle kazanır.



Sıradaki haber
Özgürlük ekmeği