1913 yılında Jena’da yapılan Sosyal Demokrat Parti (SPD) kongresinde bir erkek delege, “Kadınlara parmağınızı uzatırsanız kolunuzu koparırlar, bu türden ayrıcalıklara son verelim” demekteydi. Çoğu sosyal demokrat delege de kadın ve erkek işçilerin birliğine zarar vereceği düşüncesiyle kadınlara yönelik kitle örgütlerine, kadınlara özgü dergiye ve kadınlar günü kutlamalarına karşı çıkmaktaydılar. Bunların arasında önemli sayıda kadın da vardı. Verilen değişiklik önergeleri arasında partinin kadınlara yönelik yayın organı Die Gleichheit’in dili eleştirilerek kadınların anlayacağı dilden popüler bir dil kullanılması gerektiğinin yanı sıra günlük basının bu konuda yeterli olacağı da yer almaktaydı. Clara Zetkin ise, kadın mücadelesinin en geniş kadın kitlelerini kendi deneyleri doğrultusunda işçi sınıfı hareketine bağlamanın ancak onların özgül sorunlarına ve taleplerine sahip çıkmakla birlikte onları kapitalist sömürüye karşı mücadeleye çekmekle gerçekleşeceğini savundu. Clara Zetkin’e göre günlük basın bu konudaki görevleri yerine getiremezdi. Kadınların evlerinden, sokaklarından, işyerlerinden, toplumsal hayattan sorun ve mücadelelerini anlatan haber ve yazıların yanı sıra ideolojik olarak da eğitilmeleri de amaçlanmalı, sosyal demokrat hareketin tarihi, düşünce yaşamı ve hedefleri sade bir dille anlatılmalıydı. Genç kadınların kazanılması için kadın örgütü gençlik örgütüne daha fazla entegre edilmeliydi. Clara Zetkin’in 14-20 Eylül 1913’teki parti kongresindeki bu konuya ilişkin konuşması şöyleydi:
Kadın ve erkek yoldaşlar! “Gleichheit/Eşitlik” dergisinin biçimlendirilmesiyle ilgili önergelere dair bazı açıklamalar yapmak istiyorum. Sadece bu önergelerde değil başka yer ve zamanlarda da bu derginin popüler biçimlendirilmesine dair istekler dile getirildi. Bu talepte birbirinden farklı eğilimler birleşiyor ve bana göre bunlardan sadece biri özel ilgi hak ediyor. Bazı popülerleşme çağrılarının popüler olana, halka özgü olana dair son derece yanlış bir anlayışa dayandığını benden daha iyi bilen yoktur. Halka özgülükten, yetersiz bir Almancayla aktarılan net olmayan, sığ düşünceler anlaşılmaktadır. (Hiddetli itirazlar) Az sabredin. Şunu söylüyorum: Bazıları popülerliği böyle tasavvur ediyor. Derginin baş editörü olarak bunun çokça örneğinin olduğunu ve yeterince sıklıkla tarafıma gönderildiğini söyleyebilirim. Her editör bahsettiğim çarpık kavrayışın varlığını doğrulayacaktır. Ancak şimdiki popülerlik çağrısının derin ve önemli bir ihtiyaçtan kaynaklandığını da biliyorum. Koşullar eskiye göre değişti. Eskiden Die Gleichheit/Eşitlik sadece, genel hareket içinde belli bir eğitim almış olan yoldaşlarımızın yayın organıydı. Bu eğitilmiş seçkinleri bir arada tutmak ve eğitimlerini ilerletmek “Gleichheit”ın öncelikli göreviydi. Ama tam da bu yüzlerce, artık binlere ulaşan kadın yoldaşın fedakâr ve duyarlı çabaları, proleter kadın hareketimize nispeten kısa zamanda, sezgisel olarak tüm yürekleriyle bizimle olan proleter kadınların akın etmesini sağladı. Tüm yaşam şartları sonucu, kadın cinsiyetinin mensupları olarak taşıdıkları, sosyal ve politik eşitsizlikler aracılığıyla ayakta tutulan atadan kalma zihinsel şekillenişleri sonucu bu kadınlar, henüz görüşlerimizin ABC’sini tanımamaktalar. Ve şimdi, son derece haklı olarak, kendilerine bu ABC’nin öğretilmesine ihtiyaç duyuyorlar. (Çok doğru!)
Bu günlük ihtiyacı karşılayacak en uygun yerin günlük basın olduğu düşünülebilir. Ama öyle değil ve olması belki de mümkün değil. Partinin çalışma alanları çeşitli yönlerde genişlediği ve zenginleştiği ölçüde günlük basınımızın yerine getirmekle yükümlü olduğu günlük görevlerinin kapsamı da büyüyor. Buna ek olarak, Scheidemann’ın doğru olarak vurguladığı gibi belki de günlük basınımız sosyal demokrat düşüncelerin yeni çevrelere yayan bir organdan ziyade, fazlasıyla, eğitilmiş yoldaşlarımızın bir organı durumunda. “Gleichheit”ın gelecekte yerine getirmesi gereken görevlerden biri budur. Sayfalarının bir kısmını, hiç eğitim görmeden aramıza katılmış olan ve öncelikle görüşlerimizin, düşüncelerimizin temel unsurlarını öğrenmesi gereken kadın yoldaşlarımıza ayırmalıdır. Yani, [eski] kadın yoldaşlarımız yarın öbür gün bizlerin yerine geçecek olan bu yoldaşlarımız için, “Gleichheit”ın bir kısmından feragat etmek zorundalar ki gerekli makalelere yer açılabilsin. Derginin geri kalan kısmının içeriği ve niteliğinde ise herhangi bir değişiklik olmayacak. Bu arada, şuna dikkat çekmek isterim: “Gleichheit”ta eleştirilen sözüm ona popüler olmayan yazım tarzının genel olarak parti basınımızın yazım tarzından hiçbir farkı yok. Zira bizde yazanlar orada yazanlarla aynı kadın ve erkek kadrolarımızdır. Ama şunu da ekleyebilirim: Partimizin muhtemelen başka hiçbir organı, proletaryanın uyanan kesimleri arasında “Gleichheit”ınki kadar çok sayıda muhabire sahip değil. Elime sosyalist fikirlerimizi anlatan iyi, popüler makaleler geçse, bunları süzme bir kötülük ve aptallık içinde reddeder miyim sizce? Onları bir değil iki elimle öperek yayımlardım. (Kahkahalar) Bekleyip duruyorum ama ne yazık ki böyle makaleler elime çok nadiren geçiyor. Görüşüme göre, teorilerimize heyecan ve ilgi duymaya henüz başlamış yoldaşlarımıza fikirlerimizi benimsetmek istiyorsak, bunu ilk elden sosyalist teoriler üzerine makaleler yoluyla yapmamalıyız. Uzunca bir süre bu konuya kafa yorduktan sonra, sosyal demokrasinin tarihi üzerine bir makale dizisiyle başlamanın çok daha yerinde olacağı kanısına vardım. Zira, genç yoldaşların geniş kesimlerinin, özellikle de kadın yoldaşların parti tarihimize oldukça yabancı olduğunu fark ettim; birkaç ay önce partimizin 40. yıldönümü bunu bir kez daha göstermiş oldu.
Kendi kendime dedim ki, eğer partinin tarihini ayrı ayrı makalelerde –tabii ki sade bir şekilde– işlersem, öğrenme ihtiyacında olan yeni başlayanlara, fikir dünyamızın önemli temel sorularıyla somut, kolay anlaşılır bir şekilde tanışma fırsatı verilmiş olur. Yani, sosyal demokrasi tarihine bir giriş, tam da saflarımıza yeni erişmiş çevrelerin partimizin düşünsel hayatına, partimizin eylemine ilgisini de uyandıracaktır.
Sonuç olarak o sıradan proleter kadınlara yabancı olan, basınımızın yazım tarzından çok ele aldığı meselelerdir. Ve bu konulara ilgi duymalarını sağlayabilecek ilk adımın somut bir tarihsel anlatım olacağına inanıyorum. Fakat bu planı uygulamaya kalkarsam, kadın yoldaşlar, dergide ajitasyon haberleri vb. için kendilerine ayrılmış mevcut alanın bir parça daralacağı gerçeğini kabullenmeleri gerekir. Günlük basınımızın artık her yerinde çıkan olağan ajitasyon haberlerini kastediyorum. Kadın yoldaşlarımızın çocuk koruma komisyonlarındaki, yerel yönetim kurumlarındaki vb. faaliyetler hakkındaki haberlerini, kısacası kadın yoldaşlarımızın birçok alanda yürüttükleri büyük pratik çalışmanın tablosunu sunan ve bu çalışmaya teşvik eden haberlerin kısıtlanmasından bahsetmiyorum. Zaman zaman, şu anda “Gleichheit”ta çıkan türden kimi makaleyi yayımlamaktan feragat etmek zorunda kalabilirim. Özellikle sosyo-politik içerikli olanları, çünkü bu alan, eğitmen ya da ajitatör olarak geniş kitleler içinde çalışma yürüten ileri düzeydeki yoldaşların anlayacağı tarzda günlük basınımızda zaten kapsamlı bir şekilde işlenmektedir. Umarım söz konusu ihtiyacı karşılamak üzere bu yol ve yöntem konusunda hemfikir oluruz.
Daha ilerisi için, belki de birleştirilip broşür olarak da yayınlanabilecek başka makale dizileri de tasarladım. Diğer açıklamalarımla bağlantılı olarak, genel anlamda geniş kitlelere yönelik, temel ilkelerimize dair bir ajitasyon yazınından yoksun oluşumuzun, erkek ve kadın yoldaşlarımızın ilk eğitimini daha da güçleştirdiğini söylemek istiyorum. “Hedeflerimiz”, “Kahrolsun Sosyal Demokrasi’, ve “Koruma ve Savunma Üzerine” gibi eski broşürler, kuşkusuz halkın anlayacağı şekilde yazılmış popüler broşürlerdir, fakat kısmen proletaryanın çoktan geride bıraktığı koşul ve sorunlara değindiği için güncel ve çekici değil.
Şimdi de “Gleichheit/Eşitlik”in Çocuk Eki’nin kitap olarak yayımlanması isteğine değineyim. İş yazı kuruluna kalsa, bu isteği derhal yerine getirir. “Gleichheit”ın yazı kurulunun, partinin çıkarları gerektirdiğinde emeğini hiçbir zaman esirgemediği bilinir. Ne var ki benim ardımda yayınevi var ve Dietz yoldaş, “Gleichheit”in önceki çocuk kitabıyla ilgili pek de olumlu deneyimleri olmadığını söylüyor. Baskıyı tüketmesi o kadar uzun sürmüş ki –huzur vermeyen bir sıkboğazcı olarak yapılması için yıllardır sıkıştırıp durduğum–yeni bir baskı için isteği de kalmamış. Dietz yoldaş, yayınevinin, çocuk eki için bir cilt kapağını –tıpkı ana dergi için olduğu gibi– cüzi bir fiyata basmanın talebi karşılayacağını düşünüyor. Her anne, ek sayfalarını biriktirip bu cilt kapağına yerleştirebilir ve bu şekilde çocukları için güzel bir kitap elde etmiş olur.
Aslında dikkat çekmek istediğim kimi başka konu olsa da bu kadar açıklamayla yetinmek zorundayım. Mesela kadın hareketimizi gençlik hareketiyle daha fazla entegre etme ihtiyacına değinmek isterdim. Bu sabah burada dile getirilen taleplerin en iyi çözüm yolu budur. (Coşkulu alkışlar)
İlgili haberler
GÜNÜN SÖZÜ: Clara Zetkin'den
5 Temmuz 1857'de dünyaya adımını attı Clara Zetkin. Yaşamı boyu emekçi kadınların kurtuluşu, işçi ka...
Clara Zetkin: ‘Hayatın olduğu yerde savaşmak istiy...
Yaşamını emekçi kadınların kurtuluşu, işçi kadınların sınıf mücadelesine katılması için çalışarak ge...
Clara Zetkin: Kadınların kurtuluşu için mücadeleyi...
Marksizmin inanmış ve davaya ömrünü adamış eylemcisi, düşünürü ve yazarı... Bugünün ışığı...
Clara Zetkin’in düşündürdükleri
Genç bir kadın işçi ilk defa Clara Zetkin okudu. Sorularını ve yanıtlarını paylaştı: Susmayacak sömü...
Clara Zetkin’in savaşa dair kadınlara seslenişi...
Clara Zetkin yüz yıl öncesinden bugüne seslenerek soruyor: “Sizi böylesine korkunç acılara sürükleye...
Ölümünün 87. yılında Clara Zetkin mücadelemizde ya...
'Clara Zetkin’in sözleri günümüze hala ışık tutuyor: Pandemi, sermayenin boyunduruğundan kurtulmadan...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.