Masallarda Simgedili Çözümleme atölyeleriyle sayısız eğitimci ve masal meraklısına yol gösteren Tuvana Gülcan’ın kaleme aldığı “Ne Anlatsak? Eğitimciler İçin Masal Rehberi / 5-6 Yaş”, eğitimciler ve çocuklarla verimli zaman geçirmek isteyen herkes için bir el kitabı olmaya aday.
Öğretmenlerin ihtiyaçlarına göre uyarlanarak yeniden yazılan klasikleşmiş masalları bir araya getiren bu kitap "Çocuklara Sorular", "Dil Pekiştirme" ve Etkinlik Önerileri" bölümleriyle de eğitimcilerin sınıf ortamında kullanabileceği benzersiz bir kaynak.
“Ne Anlatsak?” ele alınan masalların tarihsel niteliklerini incelerken masalların neden önemli olduğunu irdeliyor. Yazarın atölyelerinde kullandığı teknikleri, öğretmenlerden ve çocuklardan aldığı geri bildirimleri sunarken, masalların sınıf ortamında ne şekillerde değerlendirilebileceğini gösteriyor.
Masal Dinlemek
Masal aslında her şeyden önce ses demek. Masal okunmaktan ziyade dinlenir. Biri anlatır, diğerleri dinler. Kısalığı, dili, yapısı buna uygundur. Ses bizim anne karnından itibaren en etkin olan duyumuz. Sese karşı olan hassasiyetimiz, yaşımız ilerledikçe diğer duyularımızın (özellikle görmenin) sürekli uyarılmasıyla geri planda kalmaya başlıyor. Masal o hassasiyeti yeniden yeniden yaşayacağımız mahrem bir alan. Masalları profesyonel bir anlatıcıya ya da seslendirme sanatçısına okutarak kaydetmek, evde, sınıfta çocuklara kayıttan dinletmek mümkün. Öğretmen de bir on dakika nefes alır, o da bir masal dinler. Ama ben öğretmenlerin kendi içlerinden geldiği gibi okumalarının yerini hiçbir şeyin tutmayacağını düşünüyorum. Evde, sınıfta, çocuğun mahremiyet alanı içinde, belki ağır aksak, belki yalan yanlış ama samimiyetle yüksek sesle okuma bağ kurmak için büyük fırsat... Masallar yetişkinlerle çocuklar birbirleriyle rüyadaymışçasına, güven içinde bağ kurabilsinler diye var. Hiç romantize etmiyorum, çok ilkel bir aşinalık duygusundan bahsediyorum. Hiçbir çocuk mükemmellik, kusursuzluk hayali kurmaz, her çocuk yakınlık ve güven hayali kurar. Bana hayatında yediğin en güzel şey neydi diye sorsalar, hiç tereddütsüz anneannemin çoban salatası derim, Paris’in en iyi restoranında yediğim deniz ürünlü çorba değil. O muhteşem çorbayı yerken bayılmıştım, hatırlatılınca hatırlarım, ama ille bir şeye aş ereceksem o çoban salatasına aş ererim, çünkü anneannem yapmıştır. O nedenle, öğretmen çocuklara kendisi masal okumalı diyorum.
İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Ay’daki keçi ya da anı yaşamak
Çocukların sınırsız hayal gücüne güvenen Ay’daki Keçi ya da Anı Yaşamak, Ay’da yaşayan bir keçi kada...
GÜNÜN KİTABI: Yıldızlar Arası Sindirella
Yıldızlar Arası Sindirella’nın, prenses olmaktan çok daha başka hayalleri var ama bu Prens’le tanışa...
GÜNÜN KİTABI: Gezegen Willi
Down sendromlu bir çocuğun annesi olan yazar Birte Müller, Gezegen Willi’de başka bir dünyadan geldi...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.