Sinema, bowling, buz pateni hayali...
Gençlere ‘çıkın gezin’ demek kolay. Ancak bu maddi yükünü kim sağlayacak?

Bugün sizlere bir lise öğrencisi olarak arkadaşlarımla oturup konuştuğum şeylerden bahsetmek istiyorum. Tabii ki ilk sırada hepinizin tahmin edebileceği gibi gelecek kaygısı sonrasında ekonomik kriz, eğitim sistemindeki sıkıntılar, aile baskısı konuların başında geliyor. Ve bunlara bağlı gelişen psikolojik rahatsızlıklar ve kaygı bozukluğu. Aslında bakarsanız önceden 17 yaşında bir gencin tek hayali sanırım iyi bir meslek edinmek ve iyi bir işte çalışabilmekti. Hemşire, doktor, öğretmen olabilmekti. Şimdi bunların hiçbiri yetmiyor. Geleceğimizin bir garantisi olmadığı için eğitimden uzaklaşan birçok arkadaşımız var. Ülkede yaşanan bütün olaylar öncelikle gençleri etkiliyor. Çünkü istediğimiz mesleklerin çoğu bir gelecek vaat etmiyor, yeterli maaş verilmiyor, çalışma saatleri verilen maaşlarla uyuşmuyor. “Biz bir aileyiz” diyerek az paraya çok iş yaptırılıyor. Çoğu iş yerinde etik, ahlak söz konusu değil. Hali hazırda böyle olunca gençler de çalışmaktan, hayal kurmaktan dahi uzaklaşıyorlar. Ülkede yaşanan ekonomik sıkıntı gençlerin sosyal olarak hayatlarını yaşamalarına da engel oluyor.

Bugün asgari ücretle çalışan bir ailede yaşayan gencin sinemaya gitmesi, bowling oynaması, buz patenine gitmesi neredeyse imkansız. Bunlar onun için bir lüks. Gençlere “Çıkın gezin” demek kolay. Ancak bu maddi yükünü kim sağlayacak?

Eğitimin gün geçtikçe ticarileşmesi, eğitimi kalitesini de gittikçe düşürüyor. Bundan 10-15 yıl önce yurt dışına gitme hayali olan gençlerin oranıyla şimdikini karşılaştırırsak şu an çok daha fazla gencin yurt dışına gidip, orada çalışmak gibi bir hayali var. Ne yazık ki bu hayaller yurt dışında mühendis olmak, doktor olmak, avukat olmak değil. Türkiye'deki gençler yurt dışında garson olmayı Türkiye'de bir mühendis olmaya tercih ediyorlar. Ayrıca Türkiye'den yurt dışına çok fazla beyin göçü var. Yani ülkemize yarar sağlayabilecek birçok insan yurt dışına çalışmalar yapmaya gidiyor ve bu ülkenin gelişimini olumsuz etkiliyor. Oturup bunları konuştuğumuzda ne kadar da stresli, zor bir hayatımız olduğunu fark ediyoruz. Halbuki bu stresi yaşamak zorunda değiliz, ayrıca sosyal olarak gelişemeyen bireyler olarak içimize kapanıyoruz. Birçok psikolojik rahatsızlıkla cebelleşiyoruz. Umutsuzluk bizim en büyük problemimiz. İçinde umut ışığı olmayan insan ne başarabilir ki? Gençlerin içindeki umudu öldürdükleri için bugün çok küçük yaşlarda çok büyük şeyleri düşünmek zorunda kalıyoruz. 

Fotoğraf: Pexels